”Mahpusların haklarının ve özgürlüklerinin korunması, bu hak ve özgürlüklerin insan onuruyla ve evrensel değerlerle bağdaşır duruma gelebilmesinin sağlanması” amacıyla kurulmuş bir dernek olan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) bugün Mustafa Koçak için bir çağrı yayınladı:
Mustafa Koçak
İzmir Şakran 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda tutulan ve adil, tarafsız yargılanma hakkının temini için ölüm orucunda olan Mustafa Koçak; 3 Temmuz 2019’da açlık grevine başlamış ve açlık grevinin 97. gününde açlık grevini ölüm orucuna çevirmiştir. 4 Ekim 2017’den beri tutuklu olan Mustafa Koçak’a; 11 Temmuz 2019 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiştir.
Ölüm orucunun 254. günündeyken zorla müdahale ve işkenceye maruz kaldığı ailesi ve avukatları tarafından açıklanan Mustafa Koçak’ın, ailesiyle 29 Mart’ta yaptığı son telefon görüşmesinde bacaklarının artık hiç tutmadığı ve iyice hissizleştiği basına yansımıştır.
Bugün itibariyle (08.04.2020) Mustafa Koçak ölüm orucunun 281. günündedir. Bu süreçte Mustafa Koçak’ın sağlık durumu gittikçe kötüleşmiştir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın hazırladığı raporda; Mustafa Koçak’ın kilosunın 30’a, beden kitle endeksi ise 11,02’ye düştüğü ve sadece bu verinin bile yaşamsal tehlike boyutunda olduğu belirtilmiştir.
Türkiye hapishanelerinde son 20 yıl içinde yaşamını yitiren mahpusların bilinen sayısı 4.288’dir. Açlık grevleri ve ölüm oruçlarında yüzlerce mahpus yaşamını kalıcı sağlık sorunları ve sakatlıklarla sürdürmek zorunda kalmıştır.
Hiçbir şeyin yaşamdan daha kutsal olmadığını düşünen bizler, geçmişte yaşanan acı tecrübelerin tekrar yaşanmaması için Mustafa Koçak’ın ölüm orucu eyleminin, olası ölüm ve geri dönüşü olmayan sakatlıklar yaşanmadan önce sona erdirilmesi için gerekli insani duyarlılığın gösterilmesini ve demokratik yollarla çözüme kavuşturulması için yetkilileri göreve çağırıyoruz. Mahpusların açlık grevi sürecinde bağımsız sağlık heyetleri tarafından takip edilme talepleri yerine getirilmeli, kelepçeli muayene ve tedaviye zorlama gibi insanlık onuruna ve İstanbul Protokolüne aykırı uygulamalara derhal son verilmelidir.