Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İstanbul Barosu’nda bir basın açıklaması yaparak, tutsak üyelerinin açlık grevine başlamasının nedenlerini açıkladı.
7 Şubat’ta yapılan basın açıklamasında ÇHD Genel Başkan Yardımcısı Ümit Büyükdağ, basın açıklamasını okuyarak, açlık grevindeki tutuklu avukatların taleplerini sıraladı.
Arkasından Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından ÇHD Genel Merkez Yöneticisi Didem Baydar Ünsal da yaptığı açıklamada, neden açlık grevine gidildiğinin nedenlerini ortaya koydu. Basın toplantısında şunlar vurgulandı:
“Çaresiz değiliz; açlık grevine başlıyoruz. çünkü; Avukatlık mesleğine onur ve saygınlık kazandıran halk ve hak savunuculuğu, mesleğin özüdür. Bu özün çürütülüp; mesleğin alelade bir para kazanma aracına dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz. Avukatlık faaliyeti yargılama konusu edilemez. Bizleri “sözde” yargılayarak, tutuklayıp 159 yıl ceza vererek tüm avukatlık mesleğine gözdağı verilmektedir. Adalet özlemimiz, müvekkillerimiz yüzlerce günlük açlığıyla kamçılanıyor. Müvveklimiz Mustafa Koçak, devrimci müzik grubu Yorum üyeleri İbrahim Gökçek, Helin Bölek; adalet, adil yargılanma, kazanılmış hakları savunma amacıyla ölüm orucundalar. “Müvekkillerimizin haklı taleplerinin savunucusu olduğumuz talepleri taleplerimizdir, kabul edilsin!”
demek için açlık grevindeyiz.
Yargı mekanizması, halkı adaletsizliğe mahkûm etmenin, siyasi muhalifleri ve devrimcileri tasfiye etmenin aracı haline getirilmiştir. Halka yönelik katliamların, işçi cinayetlerinin, devletin faili olduğu suçların, idarelerin ihmalleri sonucu öngörülen, yol verilen “kazaların” yargılama oyunuyla aklandığı, suçluların cezasız bırakıldığı, suçların meşrulaştırıldığı bir “adaletsizlik kazanı” olarak kaynamaktadır “yargı”. Halkın avukatlarının tutsak edildiği, halkın savunmasız bırakıldığı bir mekanizmaya yargı denemez.
Mücadeleler sonucu elde edilmiş yargılama ilkelerinin hayata geçirildiği, savunma ve adil yargılanma hakkının gereklerinin yerine getirildiği; somut, bilimsel delillere dayalı olarak “suçun” ispat edildiği; belirli, öngörülebilir, açık, halktan yana ve halk için bir yargılama faaliyeti istiyoruz. Gizli tanık aldatmacası, itirafçılık/iftiracılık, SEGBİS dayatması, delilsiz, varsayımlara, soyut iddialara dayalı hüküm kurma, ceza yargılama ilkelerinin yok sayılması ile görünüşte bile adil olmayan yargılama oyunları son bulsun!
“Bu ‘sözde’ yargılamalarla ceza verilmiş tüm siyasi tutsakların hakları iade edilsin, yargılamalar tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılsın!”
demek için açlık grevindeyiz. İçişleri Bakanlığı, sözde “terör listeleri” yayınlayarak yargı yetkisini gasp etmekte, en temel ceza yargılama ilkesi olan “masumiyet karinesini” yok saymaktadır.