1 Mayıs’ı Taksim değil Kadıköy’de “kutlama” kararı alan sendika kurumlar arasında olan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu gelen haklı tepkilere cevap verdi.
Taksim emekçilerin kanının aktığı alandır ve akıtılan bu kanla Taksim Alanı olmuştur. 50 yılı aşkın süredir oligarşinin TAKSİM korkusu asıl olarak halklardan, devrimden olan korkusunun açık ifadesidir. Halkımızın ve tüm devrimcilerin TAKSİM ısrarı ise devrim ve sosyalizm ısrarıdır. Bu ısrar, Taksim’e çıkma iddiasına sahip olup olmama, devrime ve sosyalizme inanıp inanmama meselesidir. Taksim’de ısrar etmeyenlerin korkusu asıl olarak oligarşiden farksızdır. DEVRİM VE SOSYALİZM ’den korkunun ifadesidir.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nı Kadıköy’de kutlama karının ardından gelen eleştiriler için DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu yazılı açıklama yaptı.
İşçi sınıfının talepleri söz konusu olduğunda patronların hizmetinde olduğunu her seferinde göstererek bu anlamıyla işçi sınıfının düşmanına çalışan Çerkezoğlu “DİSK’i hedef alan düşmanca dili reddediyoruz” dedi ve “Ölü taklidi yapmıyoruz” ifadelerini kullandı. İşçilerin emekçilerin, en geniş halk kesimlerinin faşizmle olan çelişkisi derinleşiyor ve hemen tüm kitlesel eylemler Taksim’e çıkmaya hedefliyorken, 1 Mayıs’ta tarihsel olarak 1 Mayıs alanı olan Taksim alanını değil de Kadıköy’ü tercih eden bir sendikanın ölü taklidi yapmasına gerek yoktur evet; çünkü o sendika siyasi olarak ölüdür.

Her sene Taksim’e çıkma konusunda yaşanan tartışmalar ile ilgili ise “2025 yılı 1 Mayıs’ının İstanbul’da nerede kutlanması gerektiğine dair tartışmada iki görüş oluşmuştur: “Bir görüşe göre bu yıl da içinden geçtiğimiz bu süreçte, 1 Mayıs’ta polis barikatlarının önüne geçecek öncü işçiler, sokakta direnen gençlerin öncü kesimleri ile iktidarın yasakçı ve hukuksuz tutumu teşhir edilmeli ve bir irade ortaya konulmalıdır. Diğer bir görüşe göre ise 2025 yılı 1 Mayıs’ı öncesinde adalet ve demokrasi talebiyle ortaya çıkan toplam enerji; işçilerin, emekçilerin, emeklilerin bu adaletsiz düzene karşı tepkileri ile büyütülmeli, ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs’lar bu anlayış ile örgütlenmelidir. İstanbul’da da 1 Mayıslara kapatılan bir başka alan olan Kadıköy’de işçilerin bayramı gençlerin, kadınların, tüm emekçilerin en geniş katılımlı coşkusuyla büyütülmelidir.
Bizler açısından, iktidarın hukuksuz ve yasakçı tutumunda ısrar etmesi karşısında bir tercihte bulunmak zorunlu hale geldi. Yukarıda bahsettiğimiz politik hedef doğrultusunda, adalet ve demokrasi mücadelesine güçlü bir emekçi soluğu katmak adına, kitlesel katılımı daha mümkün kılacak bir meydanın tercih edilmesi noktasında geniş bir mutabakat olduğunu gördük.” dedi. “KİMİNLE MÜTABAKAT” sorusunu cevapsız bıraksa da DİSK on yıllardır işçilerin emekçilerin tarafında olmak yerine patronları, iktidarı kızdırmamayı tercih etmiştir. Mücadele yerine müzakereyi temel almıştır ve bu yüzden tarihi boyunca işçi sınıfına mücadele ederek tek bir kazanım elde etmemiştir. İşçilerin direnişleri söz konusu olduğunda ortaya çıkıp derhal bitirmenin, uzatmamanın yollarını arar DİSK.
Bugün Taksim tartışmalarında da kendi ifade ettiği gibi bir kesim bedeli ne olursa olsun Taksim’e çıkmayı ki bu halkımızın büyük çoğunluğunun talebidir bir kesim ise Taksim ağzına almamayı tercih edenlerdir. Ki bunlar ise emekçilerden tarafmış gibi görünen ve emekçilerin sırtında kambur gibi taşıdığı asalak sendikacılardan, reformist çevrelerden oluşan dar bir çevredir. Bu kesimin en bilinen pişkin yüzü ise Arzu Çerkezoğlu’dur.
Yaptığı açıklamada bir tek yerde Taksim’i kullanan Arzu Çerkezoğlu yaptıkları tercihin “politik bir tercih” olduğunu savundu. Teslimiyet de ihanet de bir politikanın sonucudur. Bu noktada Arzu Çerkezoğlu’nun tercihi on yıllardır süren DİSK politikalarının sonucudur.