Mehmet Ali DEMİR, Welg Medya 30-12-2020
Aleviler tarih boyu yok sayıldı, hakaretlere, iftiralara, soykırımlara uğradı.
Yavuz Selim, Kanuni, Baltacı Mehmet, Kuyucu Murat tarafından.. , Koçgiri’de, Dersim’de Mustafa Kemal tarafından…
Ama yine de teslim olmadılar.. Dönmediler yolundan. Dağların doruklarına çıktılar. Dağlar ki, yolu, suyu, elektriği, okulu, doktoru da yoktu. Ama asla diz çökmedi, biat etmedi, teslim olmadı..
“Yol cümleden uludur” dedi. “Can gider yol kalır” dedi. Direndi her daim.
Fakat ne zaman ki, şehirlere, metropollere göç edildi. Yaşamları köy evlerindeki küçük Cem meydanlarından, kentlerdeki devasa Cemevlerine dönüşünce Alevilikleri de, ritüelleri de değişmeye / değiştirilmeye başladı.
Eskiden köylerde ufak Cem odalarında, Cem meydanında Türkçe konuşmayan, okuma yazması olmayan Mürşitler, Pirler, Rayberler yılda bir talibini ziyaret ederek halk mahkemesi kurar, adalet dağıtırlardı. Taliplerinin tüm sorunlarını çözer, köyün yetiminin, fakirinin, kış aylarının zorluklarını atlatması için var olandan alıp yok olana verirlerdi.
Varsa kurban, yoksa lokmalar gelirdi meydana.. Gülbankler verilir, rızalık alınır. Sonra üç telli cura / bağlamayla nefesler, deyişler okunurdu. Mürsit, Ana, Pir, Rayber ve cümle canlar Semah döner, süpürge vurulur, meydana gülbank verilip cem bağlanırdı.
Peki, ya şehire gelen Alevilik / Aleviler…
Tüm Alevilerin umut bağladığı Cemevlerinin birkaç tanesi hariç, çoğu süreç içinde asimilasyon okullarına dönüştü.
Başında Başkanlar, Yönetim kurulu üyeleri ve İmam kılıklı dedeler..
Başkanların tek amacı, “hangi belediyeden, ne kadar yardım alırım?” Çoğunu koltuk sevdası sardı. Başkanlar, “Başkanım” dendikçe egoları kabaran hindi gibi… Ne dediği, ne idüğü beli olmayan başkanlar.
Köye de yılda bir sefer kışın zor günlerinde, metrelerce karın olduğu o günlerde yapılan Cem’ler asimilasyon gereği Perşembe günler yapıldı. Öyle ya, onlar her Cuma namaz kılar.. Bizim de Cem’imiz olması lazım. Benzememiz lazım birilerine…
Sonra “Bayram Cemleri”, hatta bir çok yerde “Kur’an Kursları” açıldı..
Hacca giden dedeler, Süleyman Demirel ve Mehmet Ağarın kurdurduğu Cem Vakfı… Bir yanda İran, bir yanda Türkiye yıllarca katlederek yok edemediği Aleviliği, asimilasyonla yok etmeye çalışıyordu.
İçimizdeki Hınzır paşalarla köydeki Cem Meydanında 1 saat süren Cem, şehirlerde 4 saate uazatılır oldu. Cem, namaza döndü.
Ellere yazılıp tutuşturulan kağıtlarda Dedeler, Cemi namaza benzetmeye başladılar. Secdeler,, seccadeler, Kur’andan süreler..
Aydınlanmaya gelen canları 1.400 yıl öncesindeki karanlıklarla boğmaya başladılar. Ve buna karşı ne yazık ki, herkes “kör, sağır, dilsiz” kaldı. Koltuk için Başkanlar sustu. Aylık için, para için Dedeler sustu.
Öyle ya, “belki de devlet memurlukları da kabul olurdu.”
Artık Cem’lerde canların verdiği hak lokması yenmez oldu.
Bir de son dönemlerde başında sarık, üstünde cübbeliler çıktı.
Alevnin üç telli kutsalı sazına, bağlamasına, nefesine, deyişine laf eder oldu.
İki satır okumamış, cehalet abidesi filozoflar türedi.
Hallac’ın tek tek parmakları, kolları kesildi, ama teslim olmadı.
Nesimi’nin derisi yüzüldü, tuz basıldı yaralarına. Ama teslim olmadı.
Pir Sultan Abdal darağacına gitti. “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” dedi. Serini verdi, teslim olmadı. “Yol cümleden uludur” dedi, yol’a sahip oldu, yol’u satmadı..
Bugün, onların yolunu takip ettiğini söyleyen Türkiye ve Avrupa’da kimi Başkan, yönetici, kanaat önderleri, açıkça ihanet içindeler. Saça göre tarak atan sahtekârlarla doldu dernekler, cemevleri, kurumlar..
Ne demişti, Diyanet İşleri eski Başkanı Prof.Dr. Mehmet Nuri Yılmaz? Milliyet’e verdiği röportajda: “Bizim Alevileri asimile etmek gibi bir niyetimiz yoktur.. Müslümanların tapınağı Camidir. Alevilerin de ibadet yeri camilerdir. Cemevleri milletimizin birliğine darbe vurur”
Yenisi Ali Erbaş da “Müslümanların İbadet yeri camiydi” diyor. Onu kapıda karşılayanlar, kutsal Pir postuna oturtanlar var şimdilerde, Avrupa’da ve Türkiye’de.
Alevi İslamlar, Müslüman Aleviler “EN-EL-HAK” diyemeyenler…
Sizler kazdınız Cemevlerinin de, Aleviliğin de mezarını..
Şimdi artık başında namazı kılın.