Büyümeden annen sana, ölüm alacak

Bu yazı Evrensel Gazetesi’nden Alınmıştır

Bir yaşındaki Aras Bulut, iki yaşındaki Masal Işık, üç yaşındaki Aslan Miraç, dört yaşındaki Funda Peri ve beş yaşındaki Fadime Nefes… Anne yirmili yaşlarında, hurda toplayarak hayatta kalmaya, hayatta tutmaya çalışırken, peri masallarından derlediği isimler nefes olur diye umduğu çocuklarını kaybetmenin yükü ile yaşayacak artık. Yaşamak denirse adına, zira artık çocuklarının babası gibi o da hapiste. Canım Gülten Akın’ı okumazlar ya, Grup Yorum dinlerler belki. Nerede dinleyecekler, kapatılan, kapatılmasa da hapislerde çekmeyen radyo istasyonlarında, ana akım TV yayınlarında mı, belki hapse düşmeden önce… Verdikleri sözler de ancak o şiirdeki gibi: “Büyü de baban sana/ Büyü de/ Acılar alacak/ Büyü de baban sana/ Büyü de/ Yokluklar alacak/ Büyü de baban sana büyü de/ Bitmez işsizlikler açlıklar alacak/ Büyü de/ büyü de baban sana/ Baskılar işkenceler alacak/ Kelepçeler gözaltılar zindanlar alacak/ Büyü de/ Büyüyüp on yedine geldiğinde/ Büyü de baban sana/ İdamlar alacak.”

Büyüyemediler zaten, babaların alabildikleri ortada, anneleri de ancak ölüm alabildi onlara, bedeli hapislik. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 18 kez sosyal inceleme amaçlı ziyaret yapıldığını belirtiyor. Haberler evde yanarak öldüklerini söylüyor da ev dedikleri çıkma kapılardan, kullanılmış tahtalardan çatılmış bir baraka oysa. Barınma hakkına ne oldu, adında sosyal hizmetler bulunan bir bakanlık 18 kez ziyaret ettiği o barakanın barınma hakkı kapsamında olmadığını kaydetmemişse, hiç mi sorumlu sayılmaz o yanan barakada ölen çocuklardan? Hayatta kalmak, hayatta tutabilmek adına o barakadan çıkmak zorunda olan anneye çocuklarının bakımı için destek sunması gerektiğini, en azından en büyüğü beş yaşında olan çocukların evde tek başına kalamayacağını fark etmemiş olmaları mümkün değil. O zaman baba neden hapiste diye sormam gerekiyor. Asıl sorumluları biliyoruz oysa, deprem bölgesine büyük destek sunduklarını iddia edenler, mesela! Türk Tabipleri Birliği olarak Hatay’da deprem sonrası izlemlerinde büyümelerinin durduğunu saptadığımız, yakında yayımlanacak Adıyaman izleminde geçen zamanla bu sorunun daha da derinleştiğini gördüğümüz çocuklar tanığıdır o gerçek dışı iddiaların. Tıpkı 18 kez gidilip, önlenemeyen ölümler gibi. Önlenemeyen her ölüm toplumsal cinayettir, unutmayın!

Sevgili Hacer Foggo Bakanlığa yönelttiği sorularını paylaşmış:

1- Ailenin yaşadığı ev koşulları çocukların yaşaması için bırakın bir insanın yaşaması için uygun olmadığı bu kadar belli iken aileye insani koşullarda barınabilmesi için kira desteği sundunuz mu?

2- Beş çocuk için, sosyal hizmet modellerinden olan ücretsiz kreş hizmeti sundunuz mu?

3- Anneye sabit maaşlı bir iş imkanı sağlamak ve devlet yaşatır ilkesi gereği düzenli, güvenli bir yaşam için bir çabanız oldu mu?

4- Anneye ve çocuklara düzenli olarak psikolojik destek sundunuz mu?

5- Yaşadığı ev koşulları da göze alınarak çocuklara eğitim tedbiri kararı aldınız mı?

6- Sosyal Ekonomik Destek Yönetmeliği gereği en fazla iki çocuğa SED yardımı verilebilir. Okul öncesi çocuklar için verilecek tutar 4 bin 312 TL ile bu ailenin temel ihtiyaçlarını karşılaması mümkün mü?

7- Çocukların, sosyal hizmetler tarafından BAKIM TEDBİRİ uygulanması istendiği ancak ailenin istemediği için çocukların bakım tedbiri altına alınamadığı doğru mudur? Doğru ise, büyük risk altında olan çocukların bakım tedbiri altına alınması için ailelerin rızası mı gerekiyor?

8- BİSAM rakamlarına göre eylül 2024’te açlık sınırı 20 bin 478 TL, yoksulluk sınırı 70 bin 835 TL iken derin yoksullukla mücadelede sosyal hizmet politikanız bu ihtiyaçları karşılayabiliyor mu?

9- Aileye 18 sefer ev ziyaretinde bulunduğunuz söyleniyor. Hazırlanan sosyal inceleme raporlarında (SİR) aileye hangi destek modelleri önerildi? Önerilen modeller neden yaşanan ölümleri engelleyemedi?

10- Uygulanan sosyal hizmet modelleri derin yoksulluğu önleyici çözüm üretebiliyor mu?

11- Açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan aileler ile ilgili yeni bir eylem planınız var mı? Ailesinin yanında ama bakılamayan yani SED desteği verdiğiniz 200 bin çocukla ilgili yeni bir planınız var mı?

12- TÜİK rakamlarına göre yedi milyon yoksul çocuk yoksulluk ve sosyal dışlanma yaşıyor, bu sosyal hizmet politikasının iflas ettiğinin de bir göstergesi değil mi?

13- Yaşanan çocuk ölümlerinde ekonomik destek modelleriniz de sosyal hizmet modellerinizin de yetersiz kaldığını kabul etmeniz için daha kaç çocuğun ölmesi gerekiyor?

14- Yaşanan her ihmal/ölüm olaylarında iktidar olarak sorumluluk almak yerine hep “suçlu” mu arayacaksınız? Suçlu kamu kurumları dışında herkes mi?

Şebnem Korur Fincancı

Canım Hacer’in sorularına sorular katmak, bakım tedbiri altında çocukların nasıl bakıldığını sormak, o tedbire neden uymak istemediklerine işaret etmek de gerekir belki. Akın’ın büyüyünce alınacaklar dizgesinde sıralanmış hepsinin yanıtı.

Sosyal ağlarda paylaşın