30 Mart 2018 tarihinden bu yana, yani tam 16 aydır sürüyor « Büyük Dönüş Yüyürüşü » Filistin’de.
Ellerinde sadece sapanlar ve bayraklar olan halka İsrail askerleri her türlü silahla saldırıyor. Bu güne kadar 200’den fazla kişi katledildi, 19 bini aşkın kişi yaralandı, bunlardan 100’ü bacak ya da kolunu kaybetti.
Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı direnişin sembolü olan Toprak Günü’nün 42. yılında başladı bu eylem. İsrail işgal güçlerinin abluka altındaki Gazze Şeridi sınırında her cuma günü düzenleniyor.
70 yıldır Filistinli mültecilerin kendi toprağına geri dönüş hakkını engelleyen işgal devletinin sınırlarına kitlesel yürüyüşler gerçekleşiyor Filistin halkı.
Bu direniş kendi içinde bir çok zafer kapsıyor aslında. İlk olarak, etkisiz Filistin devletine bir meydan okuma adeta. Ayrıca Filistin halkı bu direnişiyle hiç bir ‘müzakere’ ve ‘uluslararası görüşmeden’ beklentilerinin olmadığını, topraklarını o topraklar üzerinde direnerek kazanacaklarını çok iyi biliyorlar. Bu direniş ayrıca farklı siyasi çevrelerden tüm Filistinlileri bir araya getirdiği için de korkutuyor İsrail’i.
İntifada deneyimlerinden daha da güçlenen Gazze halkı aylardır sürdürdüğü bu direnişi komiteler ile örgütlenme yaparak ayakta tutuyor. İnsanların sınıra taşınması için komiteler kuruluyor, nöbet çadırları için, yaralıları tedavi için, hastanelere taşımak için ve hatta lastik toplama komiteleri kuruluyor.
Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü kendi içinde kahramanlarını yaratıyor.
Direnişin simgelerinden biri, daha önce iki bacağını kaybeden ve tekerlikli sandalye üzerinde Filistin bayrağı ile eylemlere katılan İbrahim Ebu Süreyya oldu. Bir keskin nişancı tarafından katledilmişti.
Filistinli direnişçiler « dört duvar arasında ağır bir ölümü beklemeyeceğiz, sonsuza dek sürse de eylemlerimizi sürdüreceğiz » diyorlar.