19 aralık 2000 yılında ülkemiz hapishanelerinde en kanlı katliamı gerçekleştirildi. 28 devrimcinin en vahşi yöntemlerle öldürüldüğü katliamı “hayata dönüş operasyonu” olarak adlandırdılar. “Hayata Dönüş Operasyonu” sırasında Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanı olan Ali Aydın, Bayrampaşa Hapishanesi’ne 19 Aralık 2000’de “Tufan” planı kapsamında gerçekleştirilen katliamla ilgili davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatıyla ikinci kez ifade verdi. Emekli asker Ali Aydın, ifadesinde katliamın sorumlularını sıralayarak, “Bir numara Bülent Ecevit, iki numara Sadettin Tantan, üç numara Hikmet Sami Türk, dört numara da Aytaç Yalman’dır” dedi.
Avukatlardan Güçlü Sevimli Bianet’e yaptığı açıklamada, “Ali Aydın’ın verdiği ifadelerden, operasyonla ilgili karar alma süreçlerinde önemli rol aldığı belli, dava kapsamında tanık olarak dinlendi ancak ifadesinden, belge ve bilgilerden bu kişinin tanık değil sanık olması gerektiği çok açık” dedi.
Avukat Sevimli, Bayrampaşa Cezaevindeki “Hayata Dönüş” operasyonu kapsamında erler ve bazı rütbelilerin yargılandığını ama üst düzey askerler ve dönemin bakanları ile bürokratlarının yargılama süreçlerinin dışında tutulduğunu belirtti:
“Ali Aydın’ın ifadelerinden, hukuki sorumluluğu çok daha fazla olan kişilerin üst düzey askerler, generaller, dönemin bakanları ve ceza ve tekvifevleri müdürü olduğu çok net ortaya çıkıyor.
“Yıllardır da bunun altını çizmeye çalışıyoruz. Bazı rütbelilere dava açıldı ancak üst düzey generaller, bakanlar, bürokratların da yargılama süreçlerine dahil olması gerekir, sanık olmaları gerekir.
“Tanık olarak ifade veren Aydın’ın beyanlarından bu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Karar alma sürecinden operasyonun yürütülüşüne kadar kriz masasındaki operasyon emir ve talimatları bu kişilerin verdiği anlaşılıyor. Bu kişilerin, Ali Aydın da dahil sanık olmaları gerekir.”
Ali Aydın’ın verdiği ifadede şu çarpıcı noktayı itiraf etti : “Her birimin ayrı komutanı vardı ama illa bir numara diye sorulacaksa merhum Bülent Ecevit, iki numara İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, üç numara Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, dört numara da Aytaç Yalman’dır. Operasyon sorumluları bunlardır. O dönem Jandarma Genel Komutanımız Aytaç Yalman’dı.”
Evet her birinin ayrı komutanı vardı.
En tepedeki isim Ecevit’in de MGK’nın da emir aldığı yerler vardı. ABD ve AB emperyalizmiydi bu. O dönemin siyasetinin, askerinin, polisinin, emir aldığı yer neresi idiyse bugün hala aynı : ABD ve AB emperyalizmi ! Zaten o yüzden katliamın siyasi kararını alanlardan, kurmaylarına, komutanlarından, askerlerine kimse cezalandırılmamıştır. Aksine hepsi ödüllendirilmiştir. Örneğin Ali Fuat Ertorun, HSYK’den Yargıtay üyeliğine kadar terfiler aldı. Saadettin Tantan ceza almadığı gibi elindeki kanla parti kurarak siyaset yapmaya devam ediyor. Operasyon öncesi katliamı yapacak olanlara ‘Kılıcınız keskin olsun’ diyen Ecevit kahramanmış gibi sunuluyor…
Görüldüğü üzere 19 aralık katliamından sadece 57. Hükümet değil bu katliamın zeminin oluşturan, halkı bilgilendirmeyen, yanlış bilgilendiren devletin kanlı basını da sorumludur. STÖ adı altında kurulmuş emperyalizmin fonlarından beslenen kurumlar da sorumludur. Evet halkımızın en yiğit en yürekli devrimcileri emperyalizmin ülkemizi daha rahat sömürebilmesi için hayata geçirilmiş katliamın üzerinden 21 yıl geçti. ANCAK ACISI VE YARATTIĞI ÖFKE ZAMANLA BÜYÜDÜ BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR. Katillerinin de kabusu haline gelmiş katliamın hesabını verecekleri günün korkusu ile birbirlerini satıyorlar. Halk evlatlarının katillerini bekleyen akibeti türkülerinde anlatır : Sorarlar bir gün sorarlar…
Ali Aydın’ın anlattıklarının eksiği vardır fazlası yoktur. İfadelerinden bazı başlıklar şöyle ;
- “Kriz merkezine geliyordu. Ben de oradaydım. Bilgilerin ve raporların geldiği yerde biz vardık, biz derken Jandarma Genel Komutanlığı personeli, ayrıca Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı personelleri vardı.”
- Genel müdahale emri İçişleri Bakanlığı tarafından verildi, Jandarma Genel Komutanlığı da zaten İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Kriz merkezinde görevliydim, kriz merkezinde ben vardım. İçişleri bakanlığından, adalet bakanlığından ve sağlık bakanlığından daire başkanlığı seviyesinde kriz merkezine katılım olmuştur.
- “Hayata dönüş operasyonları bu kriz merkezinden yönetildi. Ben kriz merkezindeki toplantıların hepsine katıldım. Kriz merkezi dediğimiz şey 20 ceza evinde aynı anda yapılan operasyonların anlık bildiriminin yapıldığı yerdir.
“Her ilde başka plan adı vardı”
- Ali Aydın, Sadettin Tantan imzalı tek bir plan olduğunu, Tufan, Bora, Atmaca gibi planların illerce hazırlanan alt planlar olduğunu söyledi.
Tantan imzalı harekat planında, “STÖ’ler ve medya nezdinde girişimlerde bulunularak kamuoyu yaratılması için psikolojik harekat faaliyetlerine ağırlık verilmeli” yazıyordu.
Ali Aydın bu ifadeleri şöyle açıkladı:
“Operasyondan önce ve sonra medya nezdinde herhangi bir psikolojik hareket faaliyeti yapılmadı. Psikolojik hareket faaliyetlerinden kasıt basını bilgilendirmedir. Vatandaşın bilmesi gerekir saklayacak bir şey olmadığından medyaya ve kamuoyuna açıklama ihtiyacı duyduk. Bu durum hukukun, anayasanın ve yasaların dışına çıkmak değildir.”
Görüldüğü üzere 19 aralık katliamından sadece 57. Hükümet değil bu katliamın zeminin oluşturan, halkı bilgilendirmeyen, yanlış bilgilendiren devletin kanlı basını da sorumludur. STÖ adı altında kurulmuş emperyalizmin fonlarından beslenen kurumlar da sorumludur. Evet halkımızın en yiğit en yürekli devrimcileri emperyalizmin ülkemizi daha rahat sömürebilmesi için hayata geçirilmiş katliamın üzerinden 21 yıl geçti. ANCAK ACISI VE YARATTIĞI ÖFKE ZAMANLA BÜYÜDÜ BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR. Katillerinin de kabusu haline gelmiş katliamın hesabını verecekleri günün korkusu ile birbirlerini satıyorlar. Halkımız evlatlarının katillerini bekleyen akibeti türkülerinde anlatırlar : Sorarlar bir gün sorarlar…