Zehra Kurtay, gasp edilen oturum hakkı için,
oturum hakkının bir tehdit ve şqantaj aracı olarak kullanılmasına karşı,
sınırdışı edilme tehdidine karşı,
3 Temmuz’dan İtibaren Fransa’da Süresiz Açlık Grevine Başladı.
Zehra Kurtay’ın ilk açlık grevi değil bu.
İlk direnişi değil.
Onun hayatının satırbaşlarını okuduğunuzda bunu somut olarak göreceksiniz.
O hayatın akışında, bu direnişin önemini ve anlamını daha iyi göreceksiniz.

Zehra Kurtay, bir devrimci.
Kendi ülkesinde halkının mücadelesinin her alanında yer aldı. Gecekondu yoksullarının mücadelesini örgütledi.
18 Yıldır Fransa’da.
Fransa’ya gelişinde de bir gün ara vermeksizin mücadelesine devam etti.
Zehra Kurtay, 53 yaşında.
Yarım asırlık ömrünün gençliğinden bu yanaki bölümü, mücadele içinde geçti.
Fransız emperyalizmi, “Fransız topraklarını terk etme yükümlülüğü” (OQTF) kararını verdi.
“Üçüncü ülke” bulurlarsa sınırdışı edecekler.
Siyasi iltica hakkını kullandı, ama mültecileşmedi.
Vatan sevgisi ve özlemiyle yaşadı. Öyle yaşamaya devam ediyor.
Vatanından uzak olmak kuşkusuz kolay değil.
Toprağını özlüyor. Ailesini, akrabalarını göremiyor. Annesi yakın zamanda vefat etti. Cenazesine katılamadı.
“EN BÜYÜK HAYALİM DEVRİMCİ OLMAK”
Küçüklüğünde, o “doktor olacağım, mühendis olacağım” hayalleri yerine devrimci olma hayali kuran bir çocuktu. “En büyük hayalim devrimci olmaktı” diyor hayatını anlatırken.
Devrimci düşüncelerle Lise yıllarında tanıştı.
Sorgulamaya başladı: “İktidar halkımızı katliamlarla bölüyor. Ben bunları sorguluyordum. Yoksulluğu sorguluyordum. Kimsenin fikirleri yüzünden öldürülmediği, toplumsal eşitsizliklerin olmadığı bir ülke hayal ediyordum.”
Hayalini gerçekleştirdi; devrimci oldu.
Türkiye’de devrimci olmak, hayat yolunun işkencehanelerle, hapishanelerle kesişmesi demektir.
1994 yılında ilk kez gözaltına alınır ve tutuklanır. Gözaltı ve tutuklamalar, sonrasında da defalarca tekrarlanacaktır.
Bazı dönemlerde, devrim mücadelesinin basın yayın cephesinde yer aldı. Gazi Mahallesi’nde “Gazi’nin Sesi” gazetesinin çıkarılmasında çalıştı. 1998’de “Kurtuluş” gazetesinin genel yayın yönetmeni oldu. Kurtuluş gazetesi merkez bürosuna yönelik baskınlarından birinde, bir kez daha gözaltına alınıp tutuklandı.

ÖLÜM ORUCU GÖNÜLLÜSÜ ZEHRA
Faşizmin F Tipi hapishaneler saldırısı gündeme geldiğinde, o yine tutsaktı ve
Ümraniye Hapishanesi’ndeydi.
F Tipi hapishanelerin dayatılmaya çalışıldığı bu dönemde, tutsaklar, aylarca saldırıya nasıl cevap verileceğini tartışırlar.
Ölüm orucunda karar kılınır.
Zehar Kurtay da ölüm orucu gönüllülerinden biridir.
20 Ekim’de ölüm orucu gönüllülerinden biri olarak ölüm orucu bantını kuşanıp direnişe başladı.
Direnişin 60. gününde, 19 Aralık 2000’de büyük hapishaneler katliamı gerçekleştirildiğinde, saldırıyı Ümraniye Hapishanesi’nde karşıladı.
Ümraniye’de 5 tutsak katledildi.
Zehra Kurtay, katliama, saldırıya rağmen ölüm orucuna devam etti.
O bir devrimciydi, o bir direnişçiydi.
- devam edecek –