8. BÖLÜM…
1980’lerin sonlarında üniversitelerde mücadele gelişiyor ve polis, her vesileyle okullara, yurtlara yerleşmeye çalışıyordu. Rektörlerin, dekanların buna dünden razı olması sonucunda, öğrenciler, 1989-1990 öğretim yılında bir çok yerde polis işgalleriyle karşı karşıya kaldılar.
İşgalin karşısına ancak militan bir tavırla çıkılabilirdi ve o milatanlık da Dev-Genç’le özdeşti. Dev-Genç’liler 1990 başında polis işgaline karşı peşpeşe eylemler gerçekleştirdiler. 1 Mart’taki bir polis saldırısına karşı, 2 Mart’ta Yıldız Üniversitesi işgal edildi. Polis saldırdı; yüzlerce insan gözaltına alındı. Onlarca Dev-Genç’li ağır işkencelerden geçirilip, tutuklandı. 5 Mart’ta gençlik Beyazıtta 1500 kişiyle polis terörüne karşı yürüdü. Polisle yine göğüs göğüse çatışıldı. Panzerler yakıldı. Polis panzerini yakanlardan biri de Ekrem Akın SAVAŞ’tı.
Hiçbir saldırı karşısında geri çekilmek yoktu. Dev-Genç’liler tüm tarihleri boyunca, böyle militanca, devrimci bir ruhla örgütlediler gençlik mücadelesini.
Tutsakları sahiplenmekten 1 Mayıs Alanı’na; Dev-Genç hayatın her alanında…
Dev-Genç bir gençlik örgütlenmesiydi, ama mücadelesini kampüsle sınırlı tutmamak, onun bir geleneğiydi. Çünkü, öğrenci gençliği kampüslere hapsetmek, öğrenci gençliğin beynini “okulla, dersle” sınırlamak, oligarşinin yıllardır yapmak istediğiydi. Dev-Genç ise oligarşinin planlarını, politikalarını bozmak demekti.
İşte bu nedenle, Dev-Genç akademik-demokratik mücadelesinin yanında yazı dizimizin önceki bölümlerinde de örneklerini aktardığımız gibi, halkın her kesiminin direnişlerinin yanında, çeşitli siyasal kampanyaların içinde yer aldı.
Bunlardan biri TAYAD’ın 1987’deki “Tutsaklara Özgürlük” kampanyasıydı. Bu kampanya doğrultusunda 6 Aralık’ta bir miting düzenlendi, ki 12 Eylül sonrasının ilk mitinglerinden biriydi. Bu mitingin bir ayırdedici özelliği de, Dev-Genç’in 12 Eylül sonrası düzenli bir kortej halinde yürüdüğü ilk miting oldu.
Düşünün, aradan yıllar geçmiş ve genç, güçlü adımlar, coşkularını birleştiren ve disipline eden bir kortejde hançerelerini parçalarcasına söylüyorlar marşlarını:
“Hey Dev-Gençli / Hey Dev-Gençli…”
Dev-Genç buydu işte; bu coşku, bu inanç, kararlılık…
1988 Şubatında Devrimci Sol Güçler Şlistin halkıyla enternasyonalist dayanışma amacıyla bir kampanya başlattı. Dev-Genç’liler, bu kampanyada da yerlerini aldılar. 17 Şubat günü Ankara’da İsrail ve ABD bayrakları yanıyordu ve tutuşturan Dev-Genç’lilerdi.
1988’de Devrimci Sol Güçler’in 1 Mayıs’ı alanlarda kutlama çağrısıyla alana çıkan 3000 kişi arasında Dev-Genç’liler de vardı.
1989 1 Mayıs’ında Taksim’e yürüyen 5 bin kişinin en önünde de Dev-Genç’liler yürüyordu. Buluthan Kangalgiller, Hamiyet Yıldızlar, Ali Efeoğlular, Soner Güller, Erol Yalçınlar, Yücel Marallar Taksim’in zaptedilmesinde en önde çatışanlardı. Hamiyet’in elinde sopa, yüzünde kafasından akan kurumuş kanlar vardı…M. Akif Dalcı’yla Efeoğlu birlikte fırlatıyorlardı taşları. Bugün 1 Mayısların meşruluğu ve Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğu kabul ettirilmişse, bunda Dev-Genç’lilerin de emeği büyüktür.
Newrozlar’ın üniversitelerde kutlanmasında da Dev-Genç’liler ilklerdendir. Dev-Genç’liler bu dönemin NETAŞ, MİGROS, İETT gibi işçi direnişleriyle dayanışma içindeydiler.
Tutsakları teslim almak için yürürlüğe konulan 1 Ağustos Genelgesi’ne karşı mücadeleye, gösterileriyle, Konya SHP işgaliyle katıldı Dev-Gençliler. 67 madencinin katledildiği Yeniçeltek katliamı’na karşı eylemleriyle, 1991 Ocak ayında Muammer AKSOY’un kontrgerilla tarafından katledilmesine karşı boykot eylemiyle, hayatın her alanındaydı.
Gençlik Merkezi Örgütlerini Yaratıyor: İlk örgütlenme İYÖ-DER…
İstanbul Öğrenci Dernekleri Platformu (İÖDP) gibi, gençliğin birliğini sağlaması beklenen derneklerin giderek işlevsizleşmesi üzerine Dev-Genç gençliğin merkezi örgütlenmelerini kurma görevini tek başına üstlenmek zorunda kaldı. İlk olarak 22 Mayıs 1990’da İstanbul gençliğinin merkezi örgütü olan İYÖ-DER kuruldu. İYÖ-DER’i, Bursa’da UL-DER, Ankara’da AYÖ-DER, Ege’de EYÖ-DER, Eskişehir’de AÜÖD, Kayseri’de KAYÜ-DER, Kütahya’da KÜYÖ-DER, Konya’da SÜ-DER ve Trabzon’da TYÖ-DER’in kuruluşu izledi. Merkezi dernekler 1990’da 6 Kasım boykotunu örgütleyerek seslerini güçlü bir biçimde duyurdular. 6 Kasım’da tüm Türkiye çapında okullarda GENEL BOYKOT örgütlendi. Daha çok öğrenciye ulaşabilmek için boykot komiteleri oluşturuldu. Yalnız İstanbul’da 100’ü aşkın komitede 1000 kadar öğrenci görev aldı. Oportünizm ve özellikle de eski DY’liler boykot çalışmalarını kırmak için 31 Ekim’de ayrı bir boykot ilan etseler de, gençlik bu çağrıya kulak asmadı. Rekabetçiliğin boykotu iflasla sonuçlandı. 6 Kasım boykotu ise büyük bir başarıydı.
40 ilde örgütlenen 6 KASIM BOYKOTU’yla, 12 Eylül sonrasında ilk defa ülke genelinde bu kadar iradi ve merkezi bir eylem gerçekleştirilmiş oldu. Böylece oligarşinin gençliği teslim alma politikalarına bir darbe daha indirilirken, gençlik Dev-Genç önderliğinde örgütleniyor ve yeniden devrimcileşmeye başlıyordu.
Gençliğin Örgütlü Gücü TÖDEF…
6 Kasım boykotu gençliğin mücadelesinin merkezileşmesinin de önünü açtı.
6 Kasım boykotları, 1990’lı yıllarda TÖDEF’in gençlik mücadelesine kazandırdığı önemli mevzilerden biridir. 6 Kasım’lar YÖK’ün teşhir edilerek, öğrenci gençliğin akademik-demokratik taleplerini dile getirildiği, gençliğin örgütlenmesinde önemli kazanımlar elde edildiği, gençliğin kitlesel biçimde harekete geçirildiği eylemler olmuştur. 6 Kasım eylemlerinin gelenekselleştirilmesi tamamıyla TÖDEF’in istikrarlı ve ısrarlı çabaları sonucunda gerçekleşmiştir.
Gençliğin dayanışmasını gerçekleştirmek için okullarda rehberlik ve dayanışma masaları açılıyor, okul açılışlarında alternatif açılışlar düzenleniyor, gençlik sistemin çizdiği sınırlar dışına çıkıyordu. İl dernekleri arasında koordinasyonun sağlanması ve ülke çapında bir merkezilik, acil bir ihtiyaç haline gelmişti. Bunun üzerine 20 ilde düzenenlenen toplantılarla federasyonlaşma düşüncesi tartışmaya açıldı. 1991 Mart’ında İstanbul, Ankara, Eskişehir, Bursa ve Diyarbakır’dan gelen temsilcilerle federasyonun geçici yönetim kurulu oluşturuldu. Geçici yönetim kurulu, Kuruluş Kurultayı için çalışmalarını başlattı. Bütün okullarda delege seçimleri yapıldı.
Kurultay 6 Nisan 1991’de toplandı. Kurultaya İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Kütahya, Trabzon, Adana, Bolu, İzmir, Kayseri’den delegeler ve Sivas, Elazığ, Malatya, Konya, Gaziantep, Isparta, Denizli, Çanakkale, Kırklareli, Ceyhan’dan temsilciler katıldı. Kurultay sonunda, Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu (TÖDEF) kuruldu. Dev-Genç’in mirası, bayrağı, şimdi TÖDEF’deydi.
TÖDEF öğrenci gençliğin tek merkezi örgütlenmesi olarak ülke çapında sayısız eylemin örgütlenmesine öncülük etti. Gençlik üzerindeki faşist baskılara ve Kürt halkına uygulanan baskılara son verilmesi için TÖDEF’in öncülüğünde, 10 Nisan 1991’de gerçekleştirilen boykot, o güne kadarki en büyük boykotlardan biriydi. Saldırılara rağmen boykot TÖDEF’in örgütlü olduğu bütün illerde ortalama % 80 başarı ile gerçekleşti. Gençlik, mücadelesini yine Dev-Genç geleneğinin önderliğinde büyütüyordu.
“Kürdistan Kürt Halkınındır” sloganıyla bir kampanya örgütleyen Dev-Genç, Newroz’da Kürt halkına yönelik katliamlara karşı da, Hasköy Lisesi ve DYP Beşiktaş İlçe Merkezi’ni işgal ederek militan eylemleriyle Kürt halkının yanında oluyordu.
Anti-Emperyalist Mücadelenin Bayraktarı Dev-Genç…
1990 Ağustos ayında Irak’ın Kuveyt’e girmesinin ardından Amerika’nın önderliğindeki tüm emperyalistlerin Körfeze askeri yığınak yapmasıyla birlikte, devrimci hareketin önderliğinde bu saldırıya karşı bir direniş örgütlendi. Halkımızın anti-emperyalist tavrını büyütmek için mahallelerde, işyerlerinde, okullarda “Emperyalist Savaşa Hayır Komiteleri” kuruldu. Dev-Genç bu kampanyada tüm gücüyle yer alarak 20 yıllık anti-emperyalist mücadele geleneğini devam ettirdi.
Dev-Genç, YÖK’e karşı 6 Kasım boykotunu, emperyalist savaşa karşı mücadeleyle birleştirirken, kampanyada Dev-Genç geleneği açısından simgesel önemi büyük farklı eylemler de gerçekleştirdi.
Amerikan savaş gemisi Saratoga’nın İstanbul’a demir atmasına karşı, 15 Ekim’de içlerinde Dev-Genç’lilerin de bulunduğu bir kitleyle “Saratoga DEFOL” sloganıyla açlık grevi örgütlendi. Yankee’ler görüldükleri yerlerde dövüldüler. Yankeeler’i Dolmabahçe’den denize döken Dev-Gençlilerin yoldaşlarıydı onlar… Dev-Gençliler, İstanbul Eminönü’nde, Ankara Ulus’ta emperyalist savaşı protesto için yolları ateşe verdiler. Bu kampanyadan kısa bir süre sonra 6 Ocak 1991’de Dev-Genç‘li Birtan ALTUNBAŞ gözaltına alınarak DAL denilen Ankara Emniyet Müdürlüğün’de işkence ile katledildi. Birtan Dev-Genç’in 80 sonrasındaki ilk şehidi olarak tarihe geçti.
Örgütlenmeyi Güçlendiren TÖDEF Kurultayları…
TÖDEF 1. Kurultayı 1991 Ekim’inde yapıldı. Kurultay, 40 ilde kurulan Gençlik Kurultayı Örgütleme Komisyonları aracılığıyla örgütlendi. Kurultay polis kuşatması altında İstanbul’da toplandı. Daha Kurultay başlamadan 300 öğrenci gözaltına alındı. Buna rağmen kurultay yapıldı ve gençlik mücadelesi için önemli kararlar alındı.
1992 Kasımında 2. Kurultay, 1997 Mayıs’ında “Nasıl bir Üniversite İstiyoruz Kurultayı” düzenlendi. İstanbul Çapa Tıp Fakültesinde düzenen “Nasıl bir Üniversite İstiyoruz Kurultayı”na 41 ilden yaklaşık 1000 öğrenci katıldı.
Kavga sürüyor, Dev-Genç çelikleşiyor…
Evet, kavga hayatın her alanında çok çeşitli biçimler alarak sürüyordu ve Dev-Genç, bütün bu çok yönlülük içinde devrimci bir gençlik örgütü olmanın gereklerini yerine getirmeye çalışıyordu. Mesela, 1992 Eylülünde devrimci harekette yaşanan darbe ihanetine karşı darbeciliği mahkum etmesi böyle bir gerekliliğin ifadesiydi. Dev-Genç bu alçaklığa doğrudan tavır aldı. Dev-Genç köklü gelenekleri sayesinde devrimci hareketi ve önderliğini sahiplenip, darbeci ihanet çetesini mahkum etmede tereddüt göstermedi.
Bu süreci izleyen bir başka önemli olay, devrimci hareketin onyıllara yayılan düşünü gerçekleştirerek partileşmesiydi. Dev-Genç, partiyi coşkuyla ve daha büyük bir iddiayla karşıladı. Devrimci hareketin 30 Mart 1994’de partileşmesinin ardından, Dev-Genç de bu süreçte örgütlenmesini partileşme sürecine uygun olarak yeniden şekillendirerek, mücadeleye hız verdi. Gençliğin önündeki en önemli görev, halk için eğitimin yapıldığı özgür bir ülke için savaşı büyütmekti artık.
Halkın ve gençliğinin mücadelesinin yükselmesi oligarşinin saldırılarını artırdı. Gençliğin devimcileşmesinin önü kesmek isteyen oligarşi infaz ve kayıp politikalarını devreye soktu. Gençliğin mücadelesinin örgütlenmesinde büyük emeği olan önder kadrolar katledilmeye başlandı.
4 Mayıs 1992’de Soner GÜL, Hüsamettin YAMAN İstanbul’da gözaltına alınarak kaybedildiler. 6 Ekim 1992’de Ayhan EFEOĞLU gözaltına alınarak, kaybedildi. Ardından Ali EFEOĞLU kaybedildi. Dev-Genç kayıplara karşı kampanyalar örgütledi.
Uğur Yaşar KILIÇ, Şengül YILDIRAN 1993’de 1 Mayıs’a hazırlanırken katledildiler. 26 Kasım 93’te Dev-Genç yöneticilerinden Erol YALÇIN ve Selma DOĞAN, İstanbul Hasköy’de katledildiler. İsmail BAHÇECİ 24 Aralık 1994’de gözaltında kaybedildi.
Dev-Genç’in özellikle Doğu’da örgütlenmesi, oligarşinin bir başka tahammülsüzlük noktasıydı. İşte bu gelişmeyi engellemek için oligarşi, 12 Ocak1995’te Diyarbakır’da 4 TÖDEF’li ReŞk HOROZ, Reyhan Havva İPEK, Hüseyin, DENİZ, Selim YEŞİLOVA’yı katletti.
— devam edecek —