(Bir okurumuzdan gelen yazıyı yayınlıyoruz. Yazı Eda Deniz Haydaroğlu’nun direnişinin 211. gününde yazılmıştır. Bugün Eda Deniz Haydaroğlu direnişinin 215. gününde)
Bu Vakitler,
Büyük ve Güzel Şeylere Giden Yollar,
Direniş Çadırımızdan Geçiyor…
Berlin’in Tam Orta Yerinde Avrupa’nın En Uzun Soluklu Süresiz Açlık Grevinde 200’lü günleri aşan, bir Direniş Abidesi ve Kalesi…
Dile Kolay Gencecik bir beden…Bedenler…
Bir Rakamdan daha fazlası ve ötesi, Bitimsiz, Kavgamızın Sıra Neferi…
Henüz Yolculukları Tamamlanmamış Serüvenciler gibi…
Eda Deniz HAYDAROĞLU…
NERESİ OLURSA OLSUN,
BİR YERDE APAÇIK ZULÜM VARSA,
ONU İFŞA ETMELİ İNSAN.
VE KABUL ETMEMELİ BUNU.
BİLAKİS, İSYAN BAYRAĞINI ÇEKMELİ…
Faşist 129 A-B Yasasına Karşı Almanya Hapishanelerinde Tutuklu Bulunan Özgül EMRE, İhsan CİBELİK, Serkan KÜPELİ ve Hasan UNUTAN’a Özgürlük Talebiyle Başlattıkları Süresiz Açlık Grevi Direnişlerinin;
Eda Deniz: 211.
Ilgın: 160
Sevil Sevimli: 155… Günündeler..
Üç Karanfil Çiçeği, destek Açlık Grevcileri ile birlikte…Amasız, Fakatsız ve Lakinsiz,
Kararlı Bir Şekilde Adalet için Doğru Bildikleri yolda yürümeye Devam Ediyorlar…
Çünkü; Direnişçiler İçin…
Direniş Bir Şeye Bakmak Değil, Onu Bir Bütün Görmek ve Kavramaktır…
Yeri Gelir Görmekle de Kalmayıp Gördüğüne, İnandığına UMUT ile Dokunabilmektir…
Bazen de Dokunmaktan da Öteye Geçip, Dokunduğu Şeye Hayat Vermektir…
Yoldaşça, Kopmaz Bağlarla, Hayat Verdikten Sonra da Hayatı Paylaşmak, Onunla bir bütün olmak, Onu Yaşamak ve Yaşatmaktır Esas olan…
Evet Eda DENİZ Direniş Okulu Çadırında dinlenirken, uykusundan, geleceği inşa eden düşlerinden ve gün gün eriyen bedenindeki parmağından düşmekte olan YÜZÜĞÜ’nden bizlere, sizlere, hepimize sesleniyor. “211 gündür açız. Açlığa yatırdığımız bedenlerimizle onuru, adaleti savunuyoruz. İnsanlığı savunuyoruz. Biz insanlığın son kalesiyiz. Parmağımızdan düşen yüzük insanlığın son kalesi düşmesin diyedir. Eriyen, parmağımızdan yüzük düşecek kadar küçülen bedenlerimiz, yüreğimizde taşıdığımız sevdamızı büyütür.”
“İNSAN İNSANI SADECE YÜREĞİNDE DEĞİL,
YÜZÜNDE DE TAŞIRMIŞ…”
Bu bir işarettir diyor, Hedefine Kilitlenmiş.
Hayatlarımızdan ve İnançlarımızdan Ümidimizi Kesmemeli ve Korkmamalıyız…
Ve Zaman Herşeyi, Olması Gereken Yere Taşıyor…O Büyük Kadim Zafere…
Açlığın Koynundaki Eda DENİZ; Artık Hayallerimiz Suya Düşecek diye Kaygılanmıyor ve Korkmuyorum…
Çünkü;
Onlar çoktan Direnişimiz içinde düşe düşe yüzmeyi öğrendiler…
Çünkü;
Adaletsizliğin Yasalaştığı Avrupa Topraklarında Direniş bizim öncelikli Ödevimiz oldu…
Çünkü;
Bizim Direnişimiz, Sabrımız, Bilgeliğimiz,Yoldaşlığımızdandır…
Sabır Direnişimizin Eylemi,
Sabır Direnişimizin Kurmayı, Yöneticisi,
Sabır Direnişimizin Yenilmezliğidir…
Unutma
Sakın Unutma…
Bağışlama Sakın.
Sakın Düşmanını Sevme,
Sakın Susma…
Bekle Büyük Kavgayı
Bekle…
Anlıyor musun Yüreğim…
Eda DENİZ Düşlerinde anlatmaya devam ediyor…
Bizim Adalet Arayışımız, Bütün Adaletsizlikleri yenerek, sınırlarını aşarak zaferi muştulayacaktır…
Herşey Derindir ,herşey anlam yüküyle kaplıdır bizim için…
Herşey bize kendini azar azar gösterir…
İnancımızla, Sabrımızla beklemek belirleyici bir eylemdir bizim için…
Çünkü ideolojik Yenilmezliğimiz, Zaferlerimizin, karakterlerimizin bir parçasıdır.
Yaşlı Dünyamızın Avrupasının Tam Orta Yerindeki Direniş Çığlığımız, aynı zamanda Siyasi Ölüler Ordusuna da cevaptır…
Bir İnsan Ömrünü Neye Vermeli?
“İyi bir insan olacağınıza, öyle bir yere götürün ki dünyayı, iyilik beklenmesin…
İnanın bugün yenilecek olan, yarın mutlaka yenecektir…
Yazıklar olsun kurtarıcı bekleyenlere!”
Nedeni bir insan sevmeye, karar almaya ve inanmaya başlayınca, yaşamaya da başlıyor…
O yüzden Mutluluk, mesut, bahtiyar olma halleri aynı zamanda başka insanlar için de bedel ödemek ve yaşamak değil midir?
BUNU BİLİN
HİÇBİR ŞEYİN SONU YOKTUR…
BUNU DA BİLİN
BİR GÜN NASILSA
BÜTÜN ACILAR ESKİYECEK…
Eda DENİZ, Ilgın ve Sevil SEVİMLİ Direniş Çadırlarında Halkımızın hem Ögretmeni hem de öğrencileri olarak Yarattıkları okullarında, sistemlerin bütün kirine, pasına karşı hakikatle tam cepheden yüzleşerek ve savaşarak, toplumların birbirinin çaresizliklerini Umuda dönüştürerek, bir şehrin kaybolan ruhundan dile kolay açlıklıklarıyla, değer ve geleneklerimize yeni halkalar ekleyerek, hayatlarımızın ne kadar çetin, yeni ve belirsiz ve tuhaf da olsa çaresizliğin sonunun ilk sayfasında durmayarak, gülümsemeye ve koşmaya devam ediyorlar…
İşte bu gencecik insanlara bunu yaptırtan Devrim ve Sosyalizme olan inançları, İdeolojik,Tarihsel ve Siyasal Haklılıklarından aldıkları meşruluklarıdır…
Onlar bu halkın En soylu damarı, geleceğimizin halk kurmayları, rehberleridir…
Direnme Hakkı, Tüm Hakların Anasıdır…
Evet Adaletsizliği Engelleyecek Gücünüzün Olmadığı Zamanlar Olabilir.
Fakat İtiraz Etmeyi Beceremediğiniz Bir Zaman Olmamalıdır.
14 EKİM 2023..