Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda bir direniş var. Tıpkı Yüksel gibi.. Bakırköy’de her hafta bir gün meydana çıkıyor KHK ile işten atılanlar.
İşlerini istiyorlar onlar da. Onların eylem alanı, Bakırköy Özgürlük Meydanı.
Nursel Tanrıverdi ve Selvi Polat, bu meydandaki eylemin başından bu yana yükünü omuzladılar. Gün oluyor tek yapıyorlar eylemlerini.. gün oluyor, 3-5 kişi oluyorlar gün oluyor 10-15…
Direniş geçtiğimiz hafta 212. haftasına ulaştı. Bir yıl 52 haftadan oluşuyor.. Demek ki 4 yılı aşan bir direniş sözkonusu.
Dört yıllık emek.. dört yıllık ısrar.. dört yıllık kararlılık…
Meydanın Adı:
Nursel Tanrıverdi ve Selvi Polat, iki öğretmen.
KHK ile 4 yıl önce işlerinden uzaklaştırıldılar. Bu meydanda, KHK’nın iptal edilmesi ve işlerine dönmek için mücadele veriyorlar.
Eylem yaptıkları meydan, Özgürlük Meydanı diye anılsa da, orada protesto haklarını, basın açıklaması yapma haklarını “özgürce” kullanabildikleri söylenemez.
Bu ülkeyi yönetenler, özgürlükten hep korktular zaten. Bu nedenle Bakırköy Özgürlük Meydanı’nın adını da değiştirdiler aslında. 2002 yılında meydanın adı, Cumhuriyet Meydanı olarak değiştirildi, fakat halk hala eski adını kullanmaya devam ediyor.
Artık meydan için belki de en uygun isim, ne Özgürlük, ne de Cumhuriyet.
Dört yıllık direnişin ardından orası artık Direniş Meydanı diye de anılabilir.
Acizliğin Kararları!
Özgür olmayan bu özgürlük meydanında, KHK direnişcileri, dört yılda defalarca gözaltına alındılar.
Tutuklandılar. Mahkemeler onları beraat ettirdi.
Meydandaki direniş fiilen de, hukuken de kendi meşruluğunu kabul ettirdi.
Mahkeme, onların direnişi, eylemi için “yasaldır” dedi. Ama devletin yargısının kararını, devletin polisi DİNLEMEDİ, GEÇERLİ SAYMADI ve onları yine gözaltına aldı.
Direnişi kırmak için sayısız gözaltının dışında, yargı tarihine geçen kararlar alındı onlar hakkında.
Haklarında 40’ın üzerinde dava açıldı.. 18’inden beraat ettiler, ama ne davalar bitti, ne gözaltılar..
Devletin acizliğine bakın; Nursel Tanrıverdi hakkında, Bakırköy Meydanına 200 metre yaklaşmama kararı verildi.
Ne kadar acizleştiklerini, sonraki mahkeme kararında daha açık görebiliyoruz: 200 mette yaklaşmama sonuç vermeyince, tam eylem saati olan pazartesi saat 12.00 ile 14.00 arası için, “ikamet ettiği adrese bağlı polis merkezine imza verme zorunluluğu” kararı aldı. Sonuç: Direniş 4 yılı geçti, hala sürüyor.
Dayanışmanın Meydanı:
Onlar ise, “İşimizi, ekmeğimizi geri alacağız” kararlılığıyla, soğuk, yağmur, çamur, kar, sıcak demeden 4 yıldır meydandalar.
Fakat bu meydanda sadece kendi sorunlarını dile getirmediler.
Çorlu Tren Katliamı’nda katledilenlerin yakınlarının sesi oldular. Urfa adliyesi önünde oturma eylemi yapan Şenyaşar ailesi’ne ta oradan destek verdiler. Yüksel Direnişçilerinin serbest bırakılması talebini dile getirdiler. Soma da onların gündemi oldu.
8 Mart’ta emekçi kadınların, 16 Mart’da gençliğin, Newroz’da Kürt halkının sesi oldular, gününe göre, anmalar veya kutlamalar yaptılar.
Bir çok kesimden, Dev-Gençlilerden, TAYAD’lılardan, sendikalardan, yoksul mahallelerden, meslektaşlarından desteğe gelenler oldu.
İrade Savaşı Sürüyor
AKP iktidarı ve onun polisi, baskıdan, tehditten vazgeçmiyor. Direnişciler de vazgeçmiyor.
KHK’ların hiçbir meşruluğu yok. Ama direniş meşru.
Sonucu direnenlerin ısrar ve kararlılığı belirleyecek.
Direniş kazanacak!