AKP iktidarının keyfiliği sürüyor.
Zulmü büyüyor.
Zulüm büyüdükçe yiğitler çıkıyor ortaya ve siper oluyor, barikat oluyor halka.
Halka çaresiz olmadığını, zulmün güçsüzlüğünü gösteriyor. Kendini en güçlü zannettiği yerde yere çalıyor zulmü.
Adil yargılanma talebini dahi karşılayacak siyasi güce sahip değil AKP. Yönetememe krizi öylesine büyük ki kendi yasalarına dahi güvenmiyor ve adil yargılanma hakkı tanımıyor. Mahkemelere müdahale etmek bir yana, mahkemeler kararı önceden verilmiş davaların onay mercii haline getirilmiş durumda.
Sonra da bu adaletsizliğe kimse ses çıkarmasın, adaletsizliğe uğrayan dahi olsan yerine otur diyor. Önce, “ömrünü hapiste geçir” dediği Mustafa Koçak dikildi karşısına AKP zorbalığının. Gün gün erirken AKP’nin adaletsizliğini, keyfiliğini, zorbalığını duymayan kalmadı dünyada.
Mustafa gün gün erirken çok şey yaşandı. Ama en çok akıllara kazınan ve asla unutulmayacak olan Mustafa Koçak’ın anne ve babasına yaşatılan zulümdü.
Evladı haksız yere damla damla ölüme ilerlerken içlerindeki yangınla hergün bir kapıyı aşındırdı anne baba el ele vererek. Tek dertleri seslerini duyurmak evlatlarını duyurmaktı. Ama her eylemine zulmetmeye kurulmuş AKP polisi saldırdı. Bir anne babanın evlatları için çırpınmasını anlayacak asgari ahlaka sahip değildi AKP’nin polisi. Saldırdı her eylemlerinde. Ağızlarını kapattı her “oğlum ölüyor” diye haykırdığında.
Adil olmayan yargılama zulmü devam ediyor. Karşısına dikilen yiğitler de bitmiyor.
Tabii ki bugün aynı ahlaksızlık devam ediyor. Evlatlarının adil yargılanma talebi için eylem yapan ailelere AKP ahlaksızlığı saldırmakta hala. Hem de her gün! Avukat Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için yapılan her eyleme daha başlamadan saldırıyor. Polis ailelerin ağzını açmasına müsade etmiyor. AKP adaletsizliğinin duyurulmasına engel olmaya çalışıyor.
Halkın avukatlarını tüm dünyanın gözlerin önünde, hiç bir yasa, hiç bir hukuki ölçüye uymadan, hiç bir adil yargılanma hakkını tanımadan mahkum etti AKP yargısı. Adaletsizliğe karşı doğal hakları olan direnme hakkını kullanan avukatlar da Mustafa gibi “ya adalet ya ölüm” dediler. Adil yargılanma hakları verilmezse ölecekler Koçak Mustafa gibi. Bunu tüm dünya biliyor. Aileler de biliyor.
İçlerindeki yangın, evlat sevgisi, adaletsizliğe olan öfke ile alana çıkıyorlar ve her seferinde polisin saldırısı ile karşılaşıyorlar. Ve aynı ses yükseliyor, aynı çığlık; “Benim Çocuklarım Ölüyor, Bırakın Beni”