Yargılandığı davadan ‘ev hapsi’ ile tahliye edilen Ayten Öztürk, hapishane kapısında gözaltına alındı. 23 saat gözaltının ardından çıkarıldığı mahkemede tekrar serbest bırakıldı. Polis ikinci kez serbest bırakılan Ayten Öztürk’ü 2 gün sonra tekrar gözaltına aldı. Bir gün gözaltında kaldıktan sonra yine mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Avukat Şeraldı, yaşanan göz altıların yeni suçlamalar çıkarmak için yapıldığını söyledi.
2008 yılında Okmeydanı’nda bir çocuğu istismar ettiği tespit edilen S.C isimli şahıs, yerel halk tarafından darp edildikten bir gün sonra yaşamını yitirdi. Geçtiğimiz hafta mahkemesi olan ve serbest bırakıldıktan sonra bir hafta içinde iki defa gözaltına alınan Ayten Öztürk, bu dosyadan yargılanıyordu.
Tutuklanmadan önce 2018 yılında Lübnan Beyrut havaalanından Türkiye’ye getirilen Öztürk’ten altı ay boyunca haber alınamadı. O dönem “Ayten Öztürk nerede” sloganıyla kampanya başlatılmıştı. Ağustos 2018’de gece yarısı Ankara’da bir tarlaya bırakılan Öztürk, üç gün sonra da resmi şekilde gözaltına alınıp, tutuklandı ve Sincan Cezaevi’ne gönderildi.
‘6 AY, YARIM YIL, BİR MEVSİM, İŞKENCE GÖRDÜM’
İlk mahkemede Öztürk, Ankara’da resmi bir devlet dairesinin bodrum katında altı ay işkence gördüğünü söyledi. Ayten, cezaevinden gönderdiği bir mektupta yaşadıklarını anlatarak; serbest bırakılıp, tekrar gözaltına alındığı duruşma için şu sözlerle destek istemişti: “Tam altı ay, yarım yıl, bir mevsim boyunca işkence gördüm. Bedenimde 898 yara tespit edildi. Üç yıldır somut hiçbir gerekçe olmadığı halde tutukluyum. Duvarların içine benimle birlikte gömülmek istenen işkence gerçeğidir, adalettir. Adaletsizliği ortadan kaldırmak için herkesten destek bekliyorum.”
Ayten Öztürk’ün yazdığı mektup
‘SUÇU, KALDIRIMDAN İZLEMEK’
.Öztürk’ün Avukatı Seda Şaraldı Ş.C’nin ölümüyle doğrudan ilgisi olmadığını belirtti. “2008 yılında Okmeydanı’nda halk, bir çocuk tecavüzcüsünü linç etti, o kişi de bir gün sonra öldü. Bu dosyada bir itirafçı sanık var. Bu olaya katıldığı kesinleşen ve dosyadaki tüm sanıklar hakkında beyanda bulundu. Başka da tanık, delil yok. Orada olmayanlar için dahi orada olduğunu söylüyor. Bu itirafçı sanık, tecavüzcü halk tarafından linç edilirken Ayten’in karşı kaldırımdan olayı izlediğini söyledi. Ayten hakkında suçlama dövülen kişiyi karşı kaldırımda izlemekken Ayten; kasten öldürmeye azmettirme ve anayasal düzeni ihlal suçlamasından iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı, ev hapsi kararıyla tahliye oldu” dedi.
HAPİSHANEDEN ÇIKAMADAN TEKRAR GÖZALTI
Öztürk, 10 Haziran’da ev hapsi ile tahliye edildikten sonra henüz hapishaneden çıkmadan yine bu dosya nedeniyle 2008 yılında çıkarılmış yakalama kararı sistemden kaldırılmadığı için jandarma tarafından gözaltına alındı. Avukat Şeraldı o süreci şu sözlerle aktardı: “Ayten hapishaneden çıkmadan tekrar gözaltına alındı. Eski dosyadaki yakalama kararı düşmemiş sistemden. 21 saat gözaltında tutuldu. Çok basit ve hızlıca düzeltilebilecek bir problemdi aslında ama bütün gün Ayten Öztürk’ü gözaltında tuttular. Ayten’in serbest bırakılmasına savcı itiraz etti, bir üst mahkeme de kabul edince Ayten İstanbul’da kaldığı evden tekrar gözaltına alındı. İstanbul Emniyeti’nde gözaltında kalan Ayten tekrar mahkemeye çıkarıldı ve serbest kaldı.”
‘ÇHD DAVASIN’DA DA BENZER SÜREÇ YAŞANDI’
Bu süreç boyunca kaygılarının Ayten Öztürk hakkında yeni suçlamalar ortaya çıkarmak olduğunu belirten Şeraldı, daha önce de müvekkilleri ve meslektaşlarında benzer durumlarda yeni suçlar ortaya atıldığını belirtti. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davasında tamamının serbest bırakılmasının ardından haklarında tekrar yakalama kararı çıkarılıp tutuklandığını hatırlatan Şeraldı, benzer sürecin Ayten için de işletildiğini düşündüğünü belirtti. Ayten’in Lübnan’dan Türkiye’ye kaçırılarak altı ay boyunca boğma, elektrik verme gibi her türlü fiziki ve psikolojik işkence gördüğünün altını çizen Şeraldı, “O süreçte suç duyurusunda bulunduklarını, fakat suç duyurusunun çok hızlı bir şekilde takipsizlik kararı ile sonuçlandırıldı. Türkiye’de böyle bir işkence gerçeği var. Bu işkencenin cezasız kalmaması için biz elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” dedi.
‘İŞKENCE İLE YOK EDEMEDİLER, BU DOSYA İLE YOK ETMEYE ÇALIŞIYORLAR’
Ayten, 10 Haziran’daki mahkemede de işkence gördüğünü belirterek, şöyle demişti: “İçişleri Bakanı ‘Bu ülkede işkence yok’ dedi; ama var. Ben yaşadım, birçok insan bunu yaşadı. ‘Bir kişi demiş ki, ‘Kaldırımda bir kadın gördüm’. Ben orada değildim ama orada olsam bile bu olayı yönlendirdiğim nasıl anlaşılıyor? Benim gördüğüm işkenceler araştırılmıyor ama bu kişinin tek kelamı doğru kabul ediliyor. Abim infaz edildi. Yengem 19 Aralık katliamında diri diri yakılan kadınlardan biriydi. Ablam ise ölüm orucunda yaşamını yitirdi. Biz kalabalık bir aileydik ama yıllar sonra iki kişi kaldık bu aileden. Bir aileye çektirilen bu zulüm fazladır. Ben de bu insanlardan biriyim. İşkencede yok edemediler, şimdi bu dosyayla bunu yapmaya çalışıyorlar.”