23-26 Mayıs’ta tüm Avrupa genelinde Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri yapıldı.
Avrupa Birliği’ne üye 21 ülkede, 8 milyon seçmen sandık başına gitti.
AP Seçimleri, aşamalı olarak yapıldı. 23 Mayıs’ta İngiltere ve Hollanda’da, 24 Mayıs’ta Çekya ve İrlanda’da, 25 Mayıs’ta Slovakya, Malta ve Letonya’da, 26 Mayıs’ta ise, Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, İspanya, İsveç, İtalya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GRRY), Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovenya ve Yunanistan’da sandık başına gidildi.
Parlamentoda Koltuk Dağılımı Nasıl Oldu?
Seçim sonuçlarına göre, Avrupa’da “merkez sağ ve merkez sol partiler” olarak tanımlanan partiler, oy kaybı yaşadılar.
Liberaller, yeşiller ve ırkçılar ise sandalye sayılarını artırdı.
Bugüne kadar merkez sağ partilerin üye olduğu Avrupa Halk Partisi (EPP) ve merkez sol partilerin üye olduğu Sosyalistler ve Demokratlar grubunun (S&D) sandalyeleri AP’de çoğunluğu sağlamaya yetiyordu.
Fakat artık grup sırasıyla 178 ve 147 vekil ile 751 sandalyeli Avrupa Parlamentosu’nda çoğunluğa sahip olmayacak.
Avrupa Parlamentosu’nda 2019 seçimlerine göre oluşan sandalye dağılımı şöyle:
Parti Sandalye sayısı Önçceki seçimlerden fark:
EPP (Merkez sağ) 182 -39
S&D (Merkez sol) 147 -44
ALDE (Liberal) 109 +42
G/EFA (Yeşiller) 69 +19
ENF (Irkçılar) 58 +58
ECR (Muhafazakâr) 59 -11
EFDD (Aşırı sağ) 54 +6
GUE/NGL (Sol) 38 -14
Merkez gruplar dışında, ALDE sandalye sayısını 41 artırarak 108 sandalye ile AP’nin en büyük üçüncü grubu oldu. Sandalye sayısını 20 artırarak 70’e çıkaran Yeşiller dördüncü, 12 sandalye kaybederek 58’e gerileyen Avrupa Muhafazakar ve Reformcular İttifakı (ECR) ve ırkçı Uluslar ve Özgürlükler Avrupası beşinci sıradalar.
Irkçılar, en büyük artışı birinci sırayı aldıkları Fransa ve İtalya’da gerçekleştirdiler.
“Sosyalist”, “komünist” sıfatını kullanan partilerle, çevreci partilerin üye olduğu “Avrupa Birleşik Solu – Kuzeyli Yeşil Solu” grubu ise, 14 sandalye kaybederek 38 vekille AP’deki en küçük grup oldular.
Burjuvazi Katılım Oranını Yükseltemedi
AP seçimleri, 5 yılda bir yapılıyor. Bundan öncekti seçimde, 2014’te katılım yüzde 42.61 düzeyinde kalmıştı. Bu nedenle bu yılki seçim propagandalarının bir yanı da “kime oy verirsen ver, seçime katıl”
şeklinde sürdü. Burjuva partiler buna özel önem verdiler.
2019 seçimlerine katılım yüzde 50.95 oldu. Bunun 1994’ten beri en yüksek katılım olduğu belirtiliyor, ama bütünde bakıldığında düşük bir oran. Halkın yarısı seçime katılmıyor.
En yüksel katılım, yüzde 89 ve 84 ile Belçika ve Lüksemburg oldu. Çünkü bu ülkelerde oy kullanmak zorunlu. İspanya (yüzde 64,3), Avusturya (yüzde 59), Almanya (yüzde 61,5) ve Danimarka (yüzde 66) katılım oranlarının nisbeten yüksel olduğu yerler.
Balkan ülkeleri ise, katılımın en düşük olduğu yerler durumunda. Son seçimde yüzde 13’lük bir katılım oranı olan Slovakya’da bu seçimde da katılım yüzde 22,7 oldu. Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Hırvatistan’da katılım yüzde 30’un altında kaldı.
İngiltere’de katılım yüzde 37. Avrupa parlamentosu seçimleri ilk kez, 1979’de yapıldı. En yüksek katılım o seçimde sağlandı ve bir daha
da o düzeye ulaşılmadı.
Katılım sürekli düştü. Çünkü;
Avrupa Birliği, başta yarattığı beklentilere cevap vermedi.
Halk seçimini, özgür koşullarda yapabilir
Basındaki başlıklarda, burjuva politikacıların açıklamalarında “Avrupa seçimini yaptı” denildi.
Gerçekten öyle mi?
Öncelikle şunu belirlemek gerekir; burjuva seçimler, kim ne derse desin, asla “ÖZGÜR SEÇİMLER” değildir. Seçmenin davranışlarını yanlış yönlendiren, çarpıtan onlarca etken devrededir. Bu başlı başına ayrı bir konudur; ama belli başlıklarla belirtirsek; Daha aday olmaktan
başlanarak, sürekli bir eleme mekanizması çalışır. Partiler içinde bir yere gelmek için “düzene güven” vermek gerekir. “aşırı” olursanız, hiçbir partiden aday gösterilmezsiniz. Belli bir para desteği bulamayan halktan insanlar aday olamaz.
Bu nedenle hiçbir burjuva seçimde halk gerçek anlamda seçimini yapmış olmaz: halk ancak kendi önüne getirilen ve aslında birbirlerinden çok farklı olmayanlar arasında seçim yapmak zorunda bırakılır.
Irkçıların Yükselişi Sebepsiz Değildir
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin en dikkat çekici sonucu kuşkusuz, bir çok ülkede ırkçı partilerin
oylarını artırmış olmasıdır. Bu sebepsiz, tesadüfi veya kendiliğinden bir sonuç değildir.
Bu, Avrupa’daki ekonomi politikalarının ve Avrupa egemen sınıflarının bilinçli yönlendirmelerinin sonucudur.
Avrupa emekçilerinin ekonomik ve sosyal haklarının gasp edilmesi, aralıksız sürüyor. Sarı yelekliler eylemlerinin maddi zemini de budur zaten.
Avrupa burjuvazisi, işsizliğe, yoksullaşmaya, ücretlerin düşmesine karşı gelişen tepkileri, “yabancılara” yönlendirmektedir. Faşizmin en klasik yöntemi kullanılara, işsizliğin, yoksullaşmanın, ücret
düşüklüğünün nedeni göçmenlermiş gibi gösterilmektedir.
Irkçılığın yükselişinin zemini işte budur. Avrupa seçimleri boyunca, bu zemini tartışan, ortadan kaldırmaya çalışan bir ortam olmamıştır.
Hiçbir parti cüretle “işsizliğin, yoksulluğun, ücret düşüklüğünün nedeni, tekellerin çıkarlarını esas alan politikalardır..”, “suçlu göçmenler değildir”… “göçmenlerin milyonlar halinde Avrupa kapılarına
dayanmasının sorumlusu da ABD’dir, AB’dir..” dememiştir.
Bu seçim Avrupa’da yaşayan halklara bir kez daha şunu gösteriyor; ırkçılığı emperyalist devletler önleyemez. Önlemez. Irkçılığa karşı çıkacak tek güç, halkın kendi örgütlülükleridir.
Avrupa Seçimlerinden Notlar:
- Avrupa Parlamentosu, adından da anlaşılacağı üzere, Avrupa Birliği’nin yasama organı niteliğindedir.
Birliğin yasalarını yapar ve bütçesini onaylar. - Avrupa parlamentosu seçimlerine Avusturya ve Malta’da 16 yaşını dolduranlar katılabiliyor. Diğer 26 ülkede ise seçimlere katılım yaşı 18.
- Ulusal hukuk kurallarına göre Belçika, Yunanistan, Bulgaristan, Lüksemburg ve GKRY, AP seçimlerine
katılımı zorunlu tutuyor. - Bir çok ülkede, “Halk sandık başına gitmişken, farklı seçimleri birlikte yapalım” yaklaşımı hakimdi:
- Belçika’da AP seçimlerinin yanı sıra federal ve bölgesel parlamento seçimleri de aynı gün yapıldı.
Bu seçimlere federal ve bölgesel düzeyde 30 civarında Türkiye kökenli aday katıldı. - Yunanistan ve İspanya’da ise, AP seçimleri, yerel seçimlerle birlikte yapıldı.
- Romanya’da AP seçimleri ile aynı gün referandum düzenlendi. Referandumun konusu şuydu:
“Yolsuzluk suçu işleyenlere af getirilsin mi? Hükümet acil kararname ile yolsuzluk suçu işleyenleri affetsin mi?”.. İlginç bir referandum sorusu değil mi. - AP seçimlerine yaklaşık 400 milyon AB vatandaşının katılma hakkı bulunuyor.
Bu nedenle, AP seçimleri, dünya genelinde Hindistan’dan sonra en fazla seçmenin katıldığı seçimler olarak biliniyor.
- Avrupa Parlamentosunda toplam 751 sandalye var.
Bu 751 sandalyenin en fazlasını kapmak için bu seneki AP seçimlerine 8 siyasi grup katıldı.