Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde düşüncelerinden dolayı insanların oturum hakları ellerinden alınıyor. Faşizmin baskı ve tehditlerinden dolayı veya faşizme karşı mücadele ederken artık ülke koşullarında katledilme tehlikesi yaşayanlar vb gibi sebeplerden ülkelerini terkederek başka ülkelere siyasi sığınma başvurusu yapıyor.
Siyasi sığınma hakkı ikinci paylaşım savaşından sonra halkların mücadeleleri sonucu kazanılmış bir haktır.
Mültecilerle ilgili temel uluslararası belgeler, “Mültecilerin Hukuki Durumu Hakkında 1951 Cenevre Sözleşmesi” ile “New York Protokolü”dür. Cenevre sözleşmesinin altına imza atan ülkelerin tamamı sözleşmede yazılanlara uymak zorundadır.
Gelgelelim bugün Avrupa’nın bir çok ülkesi -başta Almanya, Fransa, İngiltere, Belçika, Avusturya, Yunanistan, Hollanda- siyasi sığınma başvurusunda bulunan insanların başvurularının çok az bir kısmını kabul ediyor. Kabul ettikleri insanlara bir zaman sonra ülkelerini terketmelerine sebep olan baskıyı uyguluyorlar. Açıktan “tamam biz sana sığınma hakkı veriyoruz ama burada ülkende yaptıklarına devam edemezsin” diyor. Kabul etmeyenleri ise oturum haklarını geri alıyor.
Bu günlerde “İNSAN HAKLARIYLA İNSANDIR. OTURUM BİR HAKKI EMEKÇİ HALKLARIN MÜCADELELERİ İLE KAZANILMIŞ HAKTIR. HİÇ BİR HAK TEHDİT OLARAK KULLANILAMAZ” diyerek bu baskıyı kabul etmeyerek direnenlerin sayısı artıyor. Avrupa’nın farklı yerlerinde oturum hakları verilmeyen veya ellerinden alınan insanlar direnerek bu hukuksuzluğu teşhir ediyor.
Almanya’da Cemaat Ocak yüzlerce gün direnerek haklarını geri kazandı.
Yine Düsseldorf Adalet Bakanlığı önünde çadır açan Deniz Yıldız, İlker Şahin, Haydar Demiray direnişlerini 27 haftadır devam ettiriyorlar. Anayasayı Koruma Örgütünün tehditlerine maruz kalan çadır direnişçilerine davalar açan Alman devleti para cezaları ile bunaltmaya çalışıyor.
İngiltere’de oturumu elinden alınan Çağrı Güler: Genç direnişçinin elinden alınan oturumu aylardır geri verilmeyince bu uygulamayı çadır açarak red ediyor. Direnişini hergün açtığı çadır ile sürdüren Çağrı’yı ziyarete gelenlerin arasında bölge milletvekilleri de var.
Ve Paris direnişçileri.
Zehra Kurttay ve Veli Yatı. Fransa devletinin devrimcilere olan düşmanlığını görebileceğiniz çok bariz bir örnek. Bir ölüm orucu gazisi olan Zehra Kurttay daha önce de Fransa devleti tarafından demokratik faaliyetlerinden dolayı hapishaneye atılmıştı. Şimdi de oturum hakkını vermeyerek baskısını devam ettiriyor. 1 aydır oturuma geçen Zehra ve Veli kazanana kadar direneceklerini dile getirdiler.
En son Çahit Zorel başladı direnişe. 18 yıldır Belçika’da yaşayan Cahit Zorel geçen sene CCE denilen mahkemenin önünde 70 gün direnerek oturum hakkını kazanmıştı. Ama yabancılar dairesi mahkeme kararına uymayarak oturum vermemelerine gerekçe gösterdikleri raporu tekrar gerekçe yaparak kazandığı hakkı vermediler. 25 nisan günü oturduğu ilin belediyesinden Brüksel’e kadar (130 km) yürüyerek başlattığı direnişine Brüksel’de de devam ettireceğini dile getiren Cahit Zorel “düşünce özgürlüğüme yapılan bu saldırıya karşı herkesi dayanışmaya çağırıyorum dedi.”
Daha önce Gülaferit Ünsal, Evin Timtik de oturum ve sosyal hakları için direnmişti.
Görünen o ki devrimcilere karşı oturum hakkının tehdit olarak kullanılması Avrupa’nın merkezi politikası. Ve belli ki devrimciler bu uygulamayı kabul etmeyecek ve direnecek. AVRUPA’DA DA DİRENİŞ GELENEĞİ YARATILIYOR. Oturum hakkını tehdit olarak kullanılmasına karşı yapılan direnişler yeni yeni direniş mevzileri yaratıyor.