30 Mart 1972’de Kızıldere’de Mahirler’in katledilmesiyle ilgili bir çok demokratik kurum tarafından açıklamalar yayınlanıyor. Avrupa Halk Cephesi de Kızıldere’nin yıldönümü vesilesiyle bir açıklama yayınlayarak, Kızıldere’nin bugün kendileri için taşıdıkları anlamı vurguladı.
Açıklamada ayrıca Avrupa genelinde yapılacak olan anmalara çağrı yapıldı.
“50. Yıldönümünde
ızıldere Manifestosu’nun Yolunda
İRENİYORUZ, SAVAŞIYORUZ, KAZANACAĞIZ!” başlığını taşıyan açıklamanın devamında şöyle deniliyor:
“Anadolu’nun ücre bir köyünde, tam 50 Yıldır, tüm Anadolu’yu ve dünya halklarını aydınlatan bir meşale yanıyor.
Meşale’nin ışığı, gün geçtikçe güçleniyor; Anadolu’nun ve dünyanın başka başka yerlerine ulaşıyor.
Emperyalistler ve Türkiye faşizmi, O meşalenin ışığını söndürmek için 50 yıldır askeri, ideolojik, kültürel, her yönden saldırdılar; halen de saldırıyorlar.
Bunu başaramadılar.
Bizler, Avrupa Halk Cephesi olarak, vatanımızdan fiziki olarak uzak kalsak da, Kızıldere’de yakılan meşalenin ışığında, Kızıldere manifestosu yolunda yürüyor olmanın onurunu ve gururunu taşıyoruz.
İdeolojik netliğimiz,
devrim iddiamız,
sosyalizmde ısrarımızla,
emperyalist kapitalizm karşısında, faşist yönetimler karşısında devrimci mücadeleyi HER YERDE VE HER KOŞULDA sürdürmenin sorumluluğunu taşıyoruz.
KIZILDERE İDEOLOJİK NETLİĞİMİZDİR!
Kızıldere direnişi ve orada yazılan manifesto, günümüz dünyasında çok daha önem kazanmış durumda.
Çünkü; O meşalenin ışığına, bugün dünya halklarının ve dünya solunun daha çok ihtiyacı var.
Kendilerini sol, sosyalist, devrimci olarak tanımlayan bazı güçlerin, anti-emperyalist, anti-faşist olma temel özelliklerini kaybetmeleri nedeniyle, sol olma vasfını da kaybetmeye başladıkları,
emperyalizmin solu solla vurma politikasının aleti haline geldikleri bir süreçte, ideolojik netlik, hayati önemdedir.
Kızıldere bizim ideolojik netliğimizdir.
KIZILDERE DİRENİŞ GELENEĞİMİZDİR!
Kızıldere’de Mahirler’den devrim için gerektiğinde ölümü göze almayı öğrendik.
Siyasi olarak yaşamanın, ancak gerektiğinde ölerek mümkün olduğunu öğrendik.
Mahirler, o gün, “teslim olun” çağrılarına, “biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” diyebildikleri için, bugün, 50 yıl sonra, hala yaşıyorlar, milyonlar hala “Çayanların yolundayız” diye devrim davasını sürdürüyorlar.
Kızıldere’yi “intihar” olarak görüp; direnmemenin teorisini yapanlar, bugün yokturlar. Veya varlıklarını, düzenin saflarında, “emperyalizmin sol yumruğu” olarak devam ettirmektedirler.
Kızıldere’den öğrendiğimiz her koşulda direnmektir.
Devrim iddiasını her koşulda sürdürmektir.
Bugün de pratiğimizi buna göre şekillendiriyoruz.
DİRENMENİN YERİ, ZAMANI YOK;
DİRENMEMENİN GEREKÇESİ YOK!
“Avrupa’da direniş olmaz” teorisi, mülteci yozlaşmasının mücadeleden kaçkınlık bahanesi haline gelmiştir.
Her alanın kendine özgü özellikleri ve koşulları vardır; bu Avrupa için de geçerlidir.
Fakat hiçbir özgünlük ve hiçbir koşul; direnmemenin gerekçesi olamaz.
Tutsak yoldaşlarımız, Avrupa hapishanelerinde de direndiler ve kazandılar.
Halk Cepheliler, Avrupa’nın bir çok yerinde konser hakkı için direndik, oturum haklarımız için direndik, ırkçılığa karşı direndik, “emeğimizle varız, haklarımızı istiyoruz” diyerek direndik.
Emperyalizmin saldırılarına karşı, ülkemizde faşizmin saldırılarına karşı, Avrupa’nın örgütlü olduğumuz tüm ülkelerinde neredeyse sürekli eylem halindeyiz.
Yaptığımız en küçük eylemde, en küçük direnişte bile, bize yol gösteren Kızıldere’dir.
Avrupa’da da bize güç veren yol gösteren Kızıldere’nin yaktığı meşaledir.
Avrupa’da Yaşayan Halkımız ve
Tüm Avrupa Halkları!
ŞEHİTLERİMİZİ ANMANIN TARİHSEL SORUMLULUĞUNU BİRLİKTE YERİNE GETİRELİM!
Şehitlerine sırtını dönen halklar, tarihlerine de, geleceklerine de sırtlarını dönmüş olurlar.
Çünkü şehitler, sadece tarihimiz değil, aynı zamanda geleceğimizdirler.
Bu nedenle;
30 Mart -17 Nisan; Devrim Şehitlerini Anma ve Umudun Kuruluşu Kutlama Günleri boyunca, Avrupa’nın tüm ülkelerinde anmalar yapacak, Kızıldere’yi anlamak ve anlatmak için çeşitli çalışmalar gerçekleştireceğiz.
Meydanlarda düzenleyeceğimiz anmalarla, şehitlerimizi tüm dünya halklarına anlatacağız.
Derneklerimizde düzenleyeceğimiz anmalarla, şehitlerimizi bir kez daha anlayacak ve anlatacağız.
17 Nisan’da Almanya’nın Köln şehrinde yapılacak anma töreniyle, tüm Avrupa’dan katılımlarla, şehitlerimizi merkezi olarak anacağız.
HALKIMIZ, HALK CEPHELİLER!
ŞEHİTLERİMİZDEN ÖĞRENELİM!
Şehitlerimizi anlamak, anlatmak, anmak,
tüm Halk Cephelilerin tarihsel sorumluluğudur.
Anadolu’nun kurtuluşu uğruna şehit düşenleri sahiplenmek, tüm halk olarak sorumluluğumuzdur.
Şehitlerimiz için düzenlenen anmalara, eylemlere en geniş katılımı sağlamaya çalışırken,
bu günler boyunca şehitlerimize dair yazıları, onların özgeçmişlerini okuyalım.
Onlardan öğrenelim, her türlü aracı kullanarak, onları daha geniş kesimlere anlatalım.
Her şehidimiz, burjuvazinin ideolojik saldırıları karşısında bir barikattır.
Her şehidimiz, düzenin yozlaştırma saldırısı karşısında bir barikattır.
Her şehidimiz, “hiçbir düşünce uğruna ölmeye değmez” diyen, “devrimler bitti” diyen pespaye burjuva safsatalar karşısında, sosyalizmin ideolojisinin zaferidir.
Şehitlerinden öğrenen, şehitlerini yaşatan halkı ve Halk Cepheli’yi hiçbir güç yıkamaz!
ŞEHİTLERİMİZİ ANIYOR, UMUDUN KURULUŞUNU KUTLUYORUZ!
ŞEHİTLERİMİZ, TARİHİMİZ, GELECEĞİMİZ, ZAFERİMİZDİR!
”