Faşizm, baskı ve zora dayanan varlığını sürdürebilmek için, halkın üzerindeki baskısını bir an bile kesmeden sürdürüyor. Zorbalığını arttırdıkça bir taraftan gözaltılar, tutuklamalar, ev baskınları ile yıldırma politikalarına hız veriyor.
Armutlu Cemevi başkanı Zeynep Yıldırım da bu politikaların sonucu olarak Armutlu Cemevi’nin basılmasından beş gün sonra tutuklandı.
Halkımız, ‘zulmün artsın ki tez zeval bulasın’ der. Bilir ki, zulüm arttıkça zalimin karşısına dikilecekler artar. Baskılar halkta yalnızca korku değil; direniş de doğurur.
Bunun en güzel örneğini verdi 80 yaşıyla Kezban Ana. Adaletsizliğin karşısına bir çınar gibi çıktı. “Cemevi baskınında duvarlara yazı yazan, cemevine işeyen polisler tutuklansın, Kızım Serbest Bırakılsın” diyerek direnişe başladı.
240 günü aşan direnişiyle yılgınlara iyi bir ders veriyor. Hastalıklarını, yaşını bir engel olarak görmeden direniyor. Faşizme, halkı asla teslim alamayacağını haykırıyor.
Kızı Zeynep Yıldırım aylardır iddianamesiz, davasız, duruşmasız tutuklu. Bu sürede hapishane bile değiştirdi. Zeynep Yıldırım’ın durumunda olan onlarca devrimci tutsak var. Onları hapishanelere kapatmakta acele edenler, neden tutsak edildiklerini düzmece belgelerle açıklamak için bile aylarca bekletiyor.
İşte Zeynep Yıldırım, Cem Dursun, Meryem Özsöğüt haklarında ne bir dava ne bir iddianame var.
Direnişler Meclisi’nin Halkın Avukatları için yaptığı açlık grevi Kezban Ana’nın direniş alanındaydı. Mahalleliler, PSAKD üyeleri Kezban Ana’yı ziyaret ediyor. 240 günü aşkın süredir Cemevi bahçesinde direniş devam ediyor. Kezban Ana’nın direnişte daimi destekçileri var. Kendisi alana çıkamayacak kadar hasta olduğunda sloganlarını atıp oturma eylemi yapıyorlar.
Dayanışma, direnişin içinde büyüyor; direniş de dayanışma sayesinde büyüyor. Direnişler Meclisi’nin hedeflediği de budur. Bakırköy Meydanı’nı boş bırakmayan, Kezban Ana’yı yalnız bırakmayan irade budur. Direnişçiler bir araya geldikçe direnişlerin gücü ve etkisi de artacaktır!