25 eylül günü HDP’ye AKP’nin polisinin büyük operasyon havası vererek yaptığı gözaltı saldırısı ile güne başladı Türkiye. Geçmiş dönem milletvekilliği yapmış, halen Belediye başkanlığı görevini yapan, partinin çeşitli alanlarında görev yapan 82 HDP’li gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile gözaltına alınanlar 2014’te 6-8 ekim olayları olarak bilinen olaylardan sorgulanacaklar.
Ülke çapında tepkiyle karşılanan gözaltılara düzen partilerinden de tepki geldi. CHP, İYİ PARTi, Saadet Partisi… En son geçtiğimiz aylarda yeni kurulan Gelecek Partisinin genel başkanı Ahmet Davutoğlu da arayanlara eklendi. Davutoğlu operasyonun “hukuki olmadığını” söyledi.
Geçtiğimiz yıl daha parti kurulmadan önce, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz. Neden mi? Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman eminim en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır” ifadelerini kullanan Davutoğlu bugün HDP’yi arayarak yapılan operasyonun hukuki olmadığını söylüyor.
Hala 7 haziran ile 1 kasım’da yaşananlar ile ilgili ima ettiği şeyin ne olduğunu anlatmış değil. Biz onun anlatacak hiç bir şeyi olmadığını biliyoruz. Zira o tarihte ne yaşandıysa, ne suç işlendiyse en büyük suç ortaklığı kendisine aittir.
Dönelim HDP’lilerin gözaltına alınmasına gerekçe yapılan 6-8 ekim katliamına.
Evet 6-8 ekim’de yaşanan bir katliamdı. AKP’nin polisi 46 kişiyi katletmişti. Yasin Börü’nün de aralarında olduğu 5 kişinin ölmesi ile hayatını kaybedenlerin sayısı 51’e yükseldi. Bu katliam yapan Davutoğlu HDP’ye karşı yürütülen linç kampanyasının baş aktörlerindendi. Bugün yaşananların “hukuksuzluk” olduğu tartışılmaz. Ancak bu hukuksuzluk HDP’lilerin gözaltına alınmasından daha çok ; Davutoğlu, Erdoğan, Yalçın Akdoğan, Efkan Ala gibi 6-8 ekim katliamının sorumlularının yargılanmamasından dolayı yaşanmaktadır.
Dönemin başbakanı olarak o zaman yaşanan herşeyden sorumluluğu olan Ahmet Davutoğlu bugün AKP’den ayrıldığı için suçu elbette hafiflemeyecektir.
7 haziran-1 kasım tarihleri arasında kürt topraklarında yaşanan katliamlar, Suruç katliamı, Ankara gar katliamı… hepsi seçimlerin sonucu hesaplanarak yapılmış katliamlar idi ve dönem başbakanlığı yapan Ahmet Davutoğlu tarafından bangır bangır savunuluyordu.
Unutulması imkansızdır ancak Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlık yaptığı dönemde yaşanan katliamlar ile ilgili yaptıklarını tekrar hatırlatmakta fayda var :
- 5 haziran’da Diyarbakır’da yapılan mitingde IŞİD in patlattığı bomba ile 5 kişi hayatını kaybetti.
- 20 Temmuz’da, Suruç’ta, Kobani’deki çocuklara oyuncak taşıyan gençlere yönelik IŞİD tarafından canlı bomba saldırısı düzenlendi. 34 kişi yaşamını yitirdi.
- Çözüm sürecinin bozulmasından dolayı PKK eylemleri sonrasında tüm ülkede HDP binalarına saldırılar düzenlendi.
- Bu dönemde Davutoğlu’nun yaptığı, “Anketlerde yükseliyoruz” açıklaması bu saldırıların kim tarafından tertiplendiğini, katillerin kim tarafından himaye edildiğini gösteriyordu.
- 10 Ekim’de Ankara’daki barış mitingine IŞİD iki canlı bombayla saldırı düzenledi. Ankara Garı önündeki bu saldırıda 102 kişi yaşamını yitirdi. Cumhuriyet tarihinin en büyük saldırısından sonra Davutoğlu’ndan “kokteyl terör” diyerek katliamın PKK ve IŞİD tarafından yapıldığı yalanını ortaya attı. 102 kişinin katledildiği katliamda polis özellikle ölü sayısının artmasını hedefleyecek şekilde, biber gazı ve tazyikli su kullandı.
- Davutoğlu seçimlerden birkaç gün önce halkı tehdit etmek için 1990’lı yıllarda insanları kaçırıp katleden, ve hala kayıp olanları hatırlatan “AK Parti giderse beyaz Toroslar gelir” açıklamasını yaptı.
Kürdistan’da Sur, Cizre, Şırnak, Nusaybin… gibi il ve ilçelerde yaşanan katliamlarda Ahmet Davutoğlu başbakan idi. Taybet ananın katledilmiş bedeni onun başbakanlığı döneminde yoldan kaldırılmasına izin verilmedi. Evladı katledilen anne cenazesi kokmasın diye buzluğa koyduğunda Ahmet Davutoğlu teröre darbe vurduğunu savunuyordu televizyonlarda.
Şimdi bugün AKP faşizminin gerçekleştirdiği katliamı gerekçe göstererek gözaltına aldıkları HDP’liler için HDP’yi neden aradı ? Dün yaptıklarını unuttuğundan mı acaba ? Sanmıyoruz. Sadece düzen siyaseti ancak yüzsüzlük ve utanmazlıkla yapılabilir. Biraz da olsa onur namus haysiyet sahibi iseniz düzen siyaseti yürütmeniz mümkün değildir. Zaten buna düzenin sahipleri engel olur…
Sorulması gereken bir diğer soru ise kürt halkını katleden Ahmet Davutoğlu’nun aradığı HDP genel merkezinin ne cevap verdiğidir. Dayanışmasından dolayı teşekkür etmediğini umuyoruz. Ancak katilliğini, yüzsüzlüğünü, utanmazlığını ve halk düşmanlığını yüzüne vurmadıkları kesin. Ki öyle bir şey olsaydı bu basına yansırdı.
Ahmet Davutoğlu bir katildir. Kürt halkına karşı işlenen tüm suçların sorumlusudur. Bugün yaşanan hukuksuzlukta Erdoğan eşrafı kadar Davutoğlu da sorumludur. Unutulmamalıdır. Davutoğlu’nun telefonuna cevap veren HDP’lilerin de unutmaması gereken budur.