Şenyaşar ailesi: “adalet sağlanmazsa nöbeti Ankara’ya taşıyacağız.”
Adalet Bakanı Tunç’a seslenen Ferit Şenyaşar, “bir süre tanıyacağız ve hukuki taleplerimiz karşılanmasa Ankara’ya geleceğiz, bakanlığın önüne bu pankartımızı asıp, nöbetimizi sürdüreceğiz” dedi.
Adalet mücadelesi zorlu bir mücadeledir. Çünkü karşımızda var olan güç faşizmdir. Faşizmin varoluş nedeni adaletsizliktir. Bir avuç zorbanın mutluluğu için halka her türlü zulmü reva görmektir. İşte böyle bir düzende adalet aramak önemlidir. Ama adalet için kararlı bir şekilde mücadele etmek çok daha önemlidir. Her gün yapılan bir oturma eylemi. Kimileri ne çıkar ki bundan der. Kimileri böyle sonuç alınmaz der. Kimileri umutsuz, karamsardır. Kimileri kendilerine Marksist, Leninist, Maoist, Komünist der. Onlardan iyi devrimci yoktur. Ama adalet mücadelesinde onlar yoktur. Örneğin LGBT+’la onur duyarlar. Onuru LGBT+ ararlar. Oysa ki onur direnmektir. Bugün Şenyaşar ailesinin yaptığını yapmaktır.
Şenyaşar ailesi tam 825 gündür Şanlıurfa adliyesi önünde direniyor.
Her gün adliyenin karşında oturup “adalet istiyoruz” pankartını açıyor. Gözaltına alınıyor, yerlerde sürükleniyor, tehdit ediliyorlar ama asla vazgeçmiyorlar. Çünkü haklılar ve adaleti ancak sabırla, emekle sürdürdükleri direnişle yerine getirebileceklerini biliyorlar.
Bugün ülkemizde irili ufaklı birçok direniş var. Bu direnişlere baktığımızda kararlı bir biçimde sürdürülen tüm direnişlerin kazandığını görüyoruz. Bu nedenle diyoruz ki; Şenyaşar Ailesi de kazanacak.
Adalet mücadelesi bizim gibi ülkelerde uzun erimlidir. Faşizm adaleti sağlamak istemez. Birine adalet verirse kendi varlık nedenine aykırı hareket etmiş olur. Bu nedenle adaleti onlar vermiyor, biz etimizle, dişimizle direnerek kazanıyoruz. Ve diyoruz ki Şenyaşar ailesi de zafere kadar direnmelidir.
OLAY NASIL OLDU?
O dönem gazetecilere konuşan anne Emine Şenyaşar olayı şöyle anlatmıştı; Her gün olduğu gibi o sabah da eşini ve çocuklarını dükkâna uğurladığını anlatan Şenyaşar, “Böyle kara bir gün olacağını bilmiyordum ki. Bilsem gönderir miydim? O zalimler yavrularımı elimden aldılar. Evimin direğini yıktılar” diyor. Olayı kendisine gelininin haber verdiğini, duyar duymaz da dükkâna koştuğunu ifade eden anne Şenyaşar, “Yolda bir kadın önümü kesti. ‘Gitme seni de öldürecekler, çocuklarının hepsini öldürdüler’ dedi. Hastaneye yöneldim. Oraya vardığımda, bir duvarın dibinde ağıtlar yaktım. İnsanlar yanıma gelip, orada Yıldız ailesinden kişiler olduğunu, beni tanırlarsa beni de öldüreceklerini söyleyip susturmaya çalışıyordu. Tam o sırada Esvet’in yaralı olarak hastaneye geldiğini gördüm. Tekrar dükkâna döndüğümde, mahşer günü gibiydi. Çocuklarım yerde yatıyordu. Onlara ulaşmak istiyordum ama polisler engel oluyordu. Cenazelerini alıp götürüyorlardı” diye konuştu.
‘Kim kaldıysa öldürün’
Emine Şenyaşar, hastanede yaşananları ve eşinin gözleri önünde linç edilişini şöyle anlattı: “Esvet bir perdenin arkasında yaralı olarak yatıyordu. 20’den fazla kişi ona yöneldi. Serum şişesini taktıkları çubuğu alıp vurmaya başladılar. Yerler, perde her yer kan olmuştu. Sürekli olarak “Seni geberteceğiz” diyerek vuruyorlardı. O sırada polisi gördüm. “Bakın onu öldürüyorlar” diye bağırdım. Polisler dışarı çıktı. Ortada hiç kimse yoktu. Ne doktor, ne görevli. Biri yangın tüpünü alıp Esvet’in kafasına vurdu. Kafası içe göçmüştü. Biri beni dışarı çıkardı. Yıldız ailesinden biri, toplanan akrabalarına “Gidin, bu aileden geride kim kaldıysa, hepsini öldürün” diye emir veriyordu. İçeride Esvet’i öldürenler “Öldürdük, öldürdük” diye sevinç çığlıkları atıp alkışlıyordu.
Çocuklarının ve eşinin hiç kimseye zararı olmayan, kahveye bile gitmeyen mazbut insanlar olduğunu kaydeden Emine Şenyaşar, “Bu nasıl bir hükümet, bu nasıl hastane, bu nasıl kanun? Hiç mi kimse görmedi bu cinayetleri? Nerede bu kameralar? Polis oradaydı onlar görmedi mi? Beş çocuğumu birden benden alacaklardı. Bu vicdan mıdır? Birini yaralı olarak tutukladılar. Bu adalet mi? Onu tutukladınız, peki hastanede Esvet’i katleden canileri neden tutuklamıyorsunuz? Hastanenin kameralarını kim aldı oradan? Ben onların tutuklanmalarını istiyorum. Cinayeti ortaya çıkarsın bu hükümet. Dükkânın da kameralarına el koydular. Suçlular o kameraların kayıtlarında. Nerede bu hükümet? Vahşet bile böyle değil. Vahşiler bile böyle öldürmez”
OTOPSİ RAPORU
Olayda baba Hacı Esvet Şenyaşar hastanenin acil servisinde kesici aletle yaralanıp, aşırı darba maruz kaldığı, Celal ve Adil Şenyaşar’ın ise yakın mesafeden sıkılan toplam 23 kurşunla öldürüldüğü, otopsi raporlarına yansıdı.
Olayda işyerinde bulunan Celal Şenyaşar’ın, Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsisinde vücuduna 6 farklı çaplarda ateşli silah mermi çekirdeği isabet ettiği, ilk isabet eden mermi çekirdeğinin öldürücü nitelikte olduğu, diğerlerinin ise öldürücü nitelikte olmadığı belirtildi. Raporda vücuda isabet eden tüm mermilerin giriş deliklerinin incelenmesi sonucu, mermilerin bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğu ancak elbiseli bölgeye isabet etmiş olduklarından kesin atış mesafesi tayini için elbiselerinin kriminal fiziki incelemesi gerektiği tespit edildi.
Aynı saldırıda hayatını kaybeden Celal Şenyaşar’ın ardından kardeşi Adil Şenyaşar’ın otopsisinde ise vücudun 14 bölgeden kesici, delici alet ve sert cisimlerle darp edildiği belirlendi. 14 bölgenin büyük bir kısmında ciddi yaraların olduğunu belirleyen Adli Tıp Kurumu ekibi, raporda Şenyaşar’ın aşırı darba maruz kaldığını belirtti. Adil Şenyaşar’ın vücuduna 17 tane farklı çaplarda silah mermisinin isabet ettiğini belirledi. İsabet eden mermilerden 5’inin öldürücü nitelikte olduğunu, diğer mermilerin yaralanmalara sebebiyet verdiğini, ancak öldürücü nitelikte olmadığını belirten ekip, sadece 2 adet merminin uzaktan atıldığını diğer tüm atışların bitişik mesafeden yapıldığını kaydetti.
Suruç Devlet Hastanesi’ne giden Hacı Esvet Şenyaşar ise acilde yaşanan kavgada yaralanıp, yaralı olarak kaldırıldığı Gaziantep’te 15 Haziran günü saat 17.00 sularında 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Baba Esvet Şenyaşar’ın vücudunun 7 hayati bölgesinden kesici aletlerle büyük çapta yaralar oluşturularak yaralandığı ve 7 ciddi yaranın yanı sıra vücutta 23 noktada öldürücü nitelikte olmayan yaranın olduğu tespit edildi.