Latin amerikanın kesik damarları adlı kitapta Yazar Eduardo Galeano ispanyol sömürgecilerin latin amerikanın altın ve gümüşünü nasıl talan ettiklerini anlatırken şöyle bir alıntı yapar
“İspanyollar adeta büyülenmişlerdi. Tıpkı maymunlar gibi durup durup okşayarak elleriyle tartıyorlardı altını. Büyük sevinçlerini gösteren taşkın hareketlerle oturup kalkıyorlardı. Yürekleri gençleşmiş ve ışımıştı sanki. Delice arzu ettikleri şey besbelli ki buydu. Aç domuzlar gibi saldırıyorlardı altına. Kocaman bir altın top yaptılar orada ve geri kalan bütün ne varsa, değerli olup olmadığına bakmaksızın ateşe verip yaktılar. Sonra da altını çubuklar haline getirdiler..”
1500’lu yılları anlatan bu sözlerden 2000’li yılların Türkiyesine geliyoruz. Kaz dağlarında siyanürle altın arama ihalesini alan Kanadalı şirketin yöneticisi konusuyor bu kez. Kazdağları’nda 195 bin ağaç kesen şirketin CEO’su John Mccluskey ‘Yabancı işçi çalıştırmadıklarını, Türklerin taş taşımakta çok iyi’ diye konuşuyor. Konuşurken ne kadar da keyifli..
“Büyük sevinçlerini gösteren taşkın hareketleri” tam da bu olsa gerek. İspanyol sömürgeciler altını alıp yerlileri katlediyorlardı. Latin amerikanın nehirleri kandan kırmızı aktığı söylenir. Şimdiki sömürgeciler yöntemlerini değiştirmişler, gerekirse kan da akıtırlar hem de ellerini kirletmeden, taşeronları AKP iktidarının polisi jandarması hazır ve nazır bekliyor ama şimdilik bunu yapmıyorlar aksine müjde veriyorlar yabancı işçi çalıştırmıyoruz, siz de kazanacaksınız iş bulacaksınız..hem taş taşımakta çok da iyisiniz…
Latin amerikanın altını ve gümüşü o kadar çoktur ki altın ve gümüşten adeta tepelerin olduğu söylenir. “Atların nalları bile gümüştendi” der kitapta.
O zenginliklerden latin amerika halklarına hiçbir şey kalmamıştır. Yüzyıllar boyu süren açlık ve yoksulluktan başka..bir de kandan kırmızı akan nehirler.
Bize ne kalır dersiniz..Bakan müjde vermiş çıkartılan altının yüzde 4’ü devlet payıymış..halkın payına düşen ise bir zamanlar halkı doyuran şimdi dümdüz edilmiş tepeler, katledilen ormanlar..Bir de polis, jandarma jopu..
Tarih tekerrür ediyor…Sömürgeciliğin yerini başka bir biçimde yeni bir sömürgecilik devralmış. Askerleriyle gelmiyorlar belki, karşımızda atları üzerinde gelen ispanyol fatihler yok. Cep telefonlarımıza gelen haberlerle uluslararası tekellerin ceo’ları anlatıyor bu sefer, 500 yıl önceki aynı sömürme iştahıyla ve yine aç domuzlar gibi altına saldırıyorlar, ‘yüzde 4 devlet payı’ verdikleri işbirlikçileriyle birlikte.