MAPEG (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) 73 maden sahasını daha ihale yoluyla aramalara açacağı bilgisi bugün Resmî Gazetede yayımlandı.
Çevre ve yaşam alanları talan edilmeye devam ediliyor. Maden sahalarına yenileri ekleniyor. Bu alanların ormanlık alan mı, mera alanı mı, tarım alanı mı, ne olduğunu belli değil. Köylülerin ve yaşam alanı savunucularının mücadeleleri her şeye rağmen devam ediyor ve bu konuyu gündemden taşıyor.
Resmî Gazetede yayımlanan habere göre, ihalelere ilişkin usul ve esaslar “http://www.mapeg.gov.tr” internet adresinde yayımlanacak ihale şartnamesinde belirtilecek. Söz konusu ihaleler, kapalı teklif ve açık artırma usulüyle gerçekleştirilecek.
AKP hükümeti sırf para için hem ülkeyi satmaya hem de çevreyi talan etmeye devam ediyor. Sadece çevre zarar vermiyor insana ve hayvanlarda zarar veriliyor.
Maden çıkarmada kullanılan tekniklerin getirdiği zararları daha önce Eşme, Kışladağ altın madeni sürecinde görüldü. Yok Olmasın Platformu’ndan Funda Öz Akcur, “Altın madeni dağın tepesinde 1 kilometre derinliğinde çukur oluşturdu. Ağaçlar kesildi, siyanür havuzlarından buharlaşıp havaya karışan zehirli kimyasal canlıların yok olmasına neden oldu. Çiftçilerin hayvanları sakat ya da ölü doğdu, insanlarda kanser oranları arttı. Bütün bunları hesaba katmadan ‘Maden sahalarını ihaleye açtık’ demek doğa düşmanlığıdır. Biz bu madenlerin açılmasına yaşam alanlarımız, sağlığımız elimizden alınmasın diye karşı çıkacağız” diye ifade etti.
Vatandaşların, Anayasa’nın 56. maddesine göre sağlıklı bir çevrede yaşama hakları olduğunun altını çizen Kalın, devletin koruması gereken yaşam alanlarını maden şirketlerine vermesinin acı bir durum olduğunu söyledi. Sağlıklı bir çevrede yaşamak isteyen insanların maden şirketleriyle, HES şirketleriyle mücadele ettiğini belirten Kalın, “Oysa bu görev aynı zamanda devletindir. Daha doğrusu devleti yönetenlerindir. Maalesef devleti yönetenler, doğanın, yaşam alanlarının yanında yer alması gerekirken maden şirketlerinin yanında yer almaktadırlar” eleştirisinde bulundu.