Bu Kavga Bir Değerler Savaşıdır: GRUP YORUM DEĞERLERİ SAVUNUYOR

Müzik aletleri kırılan Grup Yorum üyelerinin tümü tutuklandı – ohaberbu.com

Bu Kavga Bir Değerler Savaşıdır: GRUP YORUM DEĞERLERİ SAVUNUYOR

Grup Yorum’un, bir üyesi hakkında yaptığı bir açıklamanın ardından bir çok mecrada bir linç organize ediliyor. Özellikle AKP’nin halka düşman medyası, yayınlanan bildirinin içinde olmayan ifadeleri Grup Yorum’a maledip yalan ve provokatif haberlerle linç saldırısının başını çekti. Saldıraya çeşitli « sol » kesimlerden de katılanlar oldu.

Tabii ki faşist medyanın Grup Yorum’a düşmanlığı şaşırtıcı değil. Bu cenahın Grup Yorum’a saldırması Grup Yorum’u güçlendirir. Fakat linç saldırısına « sol »dan katılanların bu tavrı ne kabul edilebilir, ne izah edilebilir. İçten içe Grup Yorum’a ve devrimcilere olan düşmanlıkları ile yaşayan yılgınlar, bitkinler ve teslimiyetçiler… düzene yerleşmiş tatlı su solcuları, Amerikancı, AB’ci özgürlük savunucuları, uygun koşullar oluştuğunda, toprağın altından çıkan kurtçuk misali bu linç kampanyasıyla birlikte kendilerini gösterdiler.

Bu çevrelerin önemli bir kesimi, bildiriyi okuma zahmetine bile katlanmadan, burjuvazinin ortaya attıklarını sahiplenip eteklerindeki taşları dökerken, depreşen Grup Yorum düşmanlıklarını tekrar gösterdiler. Düşmanlık, elbette özünde, Grup Yorum’un temsil ettiği düşünce ve değerler sisteminedir.

Sosyal medyada bu yılgın çevrelerin etkisinde olan, bildiriyi dahi okumayan bir çok kişi de, yaratılan bu havada Grup Yorum’a seviyesiz bir dille saldırmak gafletine düştü.

İnternetten sosyal medyadan vs. Grup Yorum’a saldıranlaradır sorumuz ;

Ne oldu? Ne yaptınız? Oturdunuz klavyenin başına. 37 yıldır halkın sanatını yapan, halk sanatçılığında gelenekleşen Grup Yorum’a, açtınız ağzınızı, yumdunuz gözünüzü!

Ibrahim Gökçek and Helin Bölek were kidnapped by SWAT teams - AIF

Bedenlerini ölüme yatırmışlardı, daha bir yıl bile olmadı. İki üyesi, size türkülerini söyleyebilmek ve konser yasaklarının kaldırılması için ömürlerinden indiler hani

O zamanlar duymamıştık sesinizi.

Bakın halinize ; nasıl da düşmanın açtığı linç kampanyasına balıklama atlıyorsunuz.

Bir bildiri yayınlanmış duyduğunuza göre. Okumaya bile gerek duymadınız. (tabii sizin okumaya ihtiyacınız da yok, her şeyi bilirsiniz!) hüküm vermişsiniz.  Kelli felli, kırk yıllık okumuşlarsınız ne de olsa. 

“Olacak iş değil. Bu kabul edilemez.” diye ferman buyurmuşsunuz ?

« iş » ne ? Ne olmuş ? Niye olmuş ? Bunları bir öğrenme zahmetine katansaydınız ya ?

Kuraldır.

Bir konuda yorum, değerlendirme yapmak için, hüküm ve karar vermek için 5N 1K gereklidir. Size gerekmiyor anlaşılan.

Niye şöyle düşünmediniz acaba ?

En başta o açıklalamayı okumalıydınız. Okusaydınız mesela, o bildiride “ölüm orucunu bıraktığı için”, veya “açlık grevi yapmadığı için” gibi şeylerin yazmadığını, « ölümle tehdit » gibi şeylerin olmadığını, « şiddet »in « ş »sinin geçmediğini, bildirinin hiç bir yerinde bunların ima dahi edilmediğini görürdünüz.

Görseydiniz, o kelli felli kaçkınların, AKP iktidarının paralı kalemşörlerinin yalanlarını, pespayeliğini de görürdünüz. Yalanın ve yalanı yaymaya çalışanların alçaklığını da görmüş olurdunuz.

Peki şimdi ne oldu biliyor musunuz? Bir kaç mücadele kaçkını, bir kaç klavye kontrgerillasının yalanına balıklama atladınız. Bilerek veya bilmeyerek, yanlışın en koyusunu yaptınız.

*

Ya Sorunu « Kadın Hakları » Diye Ele Alanlar ;

Saçları yolunmuş Bergün’a, beli kırılan Dilan’a Sözünüz Yok Muydu ? 

Kendilerini « kadın savunucuları » olarak nitelendirenler de hemen balıklama girdiler işin içine;

Efendim bir kadına bu yapılır mıymış! Vay hedef gösterilmiy miş! Vay sahip çıkılmalıymış! Çıkın, tabii ki çıkın, hep çıkın!

Ama KİME, NEYE, NASIL sahip çıkıyorsunuz ? Soru bu.

Nerde davasını satan varsa onları sahiplenirsiniz. Kaderinizi birleştirdiğinizden olsa gerek. Ammaa… Müsade edin de bir sual edelim size:

Düne kadar niye sahip çıkmadınız Dilan’a? Mesela hapisteyken, mesela belindeki platin kırıldığında acıdan kıvranarak revire gittiğinde, mesela mengene artığı doktor “iki rekat namaz kıl geçer” dediğinde neredeydiniz?

Mesela Dilan’ın mahkemeye getirilmesine rağmen, bodrumda bir hücrede bekletilip mahkeme heyetine de “gelmedi” diyerek savunma hakkını gasp ettiklerini görmemiş, duymamış mıydınız? Hayret! Halbuki takip ettiğiniz tüm sosyal medya hesaplarında yazıyordu.

Mesela, tahliye edildiğinde hapishane kapısından alınıp tekrar hapishaneye kapatıldığını da mı duymadınız?  Duymamışsanız, nasıl ve neden duymadığınız merak konusudur. Duymuşsanız, o zamanlar neden bir açıklama yapmadınız acaba? O zamanlar Dilan kadın değil miydi? Yoksa siz o zamanlar kadın haklarını savunmuyor muydunuz?

Dilan o gün de kadındı tabii ki, bu gün de. Sizin savunduğunuz-sahiplendiğiniz kadınlardan değildi sadece.

Peki Grup Yorum üyesi Bergün Varan’ın saçları yolunduğunda, o açık, aleni, vahşi kadına şiddet olduğunda neredeydiniz ? Onu da mı duymadınız ? Nerdeyse her yerde yayınlanan resimlerini de mi görmediniz ? Gördüyseniz neden bir açıklama olsun yapmadınız ?

Yok yok, sizin niyetiniz açık. Sizin niyetiniz kötü. Sizin derdiniz üzüm yemek yani Dilan’ı korumak değil, bağcıyı dövmek, Grup Yorum’a saldırmak!

Linç Kampanyasının « Sol » Ayağında Kaçkınların Savaşanlara Düşmanlığı Var !

Bir de kaçkınlar vardı ki Dilan’ın kaçkınlığını savunmakta gecikmediler;

Vay efendim ne yani, kimse mücadeleyi bırakamaz mıymış? Grup Yorum’dan ayrılan hain mi oluyor muymuş? Vay tehdit edilir miymiş!!!

Biraz yavaş olun bakalım. Ağzınızdan çıkana bir kulak verin önce!

Grup Yorum’dan bahsediyorsunuz unutmayın!

Sahneye çıktıklarında kostümlerinden barut kokusu gelir Grup Yorum’un.  Kırık enstrümanları anlatır onları. Polis baskınlarının hedefindeki kurumlarından çıkar o besteler. Kavganın içinden gelirler, kavganın içinde yürürler. Grup Yorum’u Grup Yorum eden de budur. Tek kelimelerinde teslimiyet yoktur, uzlaşma yoktur.

Ne koşullar altında müzik yaptığını tüm dünya bilir. Üyelerinin hemen hepsi tutsaktır. Tüm üyelerine açılmış onlarca yıllık davalar vardır. (Dilan’ın da vardır)

Şarkılarını yarı illegal koşullarda yapıyorlar hala. 

Ülkemiz faşizmin altında eziliyorsa, o zulmün katmerlisi Grup Yorum’a uygulanıyor yıllardır. Şurada, sadece son iki yıl içerisinde uğradığı saldırıları yazmak bile başka bir yazı yazmayı gerektirir.  Dünyada bu denli baskıya uğramış, bu denli susturulmaya çalışılan, bu kadar şehit ve tutsak vermiş başka bir müzik grubu yoktur.

Yine de 3 yılda 50’yi aşkın beste yapmıştır. Uğradığı baskıların sadece bir kısmına dahi -emin olun- bir çok siyasi yapı dayanamaz. Grup Yorum sadece üyelerinden oluşmaz. Bir gelenektir. Halka malolmuş bir gelenek. Bunca baskı, bunca saldırıya rağmen susturulamamasının sebebi budur. Dünya çapında bir direniş yaratarak susturulamayacağını yazmıştır tarihe. Altın harflerle hem de…

Faşizm koşullarında halktan yana, halk için sanat yapan Grup Yorum sanatı savaş gibi ele alır… Beğenirsin beğenmezsiniz, bu bir tercihtir. Grup Yorum 36 yıl önce ilk türkülerini bu tercihle seslendirdiler.

O günden bu yana da aynı tercih belirler onların müziğini ve yaşamını.

Kaçkınlar, işte buna saldırıyorlar.

Saldırıyorlar ki, kendi kaçkınlıklarını meşrulaştırabilsinler.

Savaş Aynı Zamanda Değerler Savaşıdır

Grup Yorum sanat alanında bir savaşa girmiştir.

Savaş ilke ve kurallarla yürür. Savaş aynı zamanda bir DEĞERLER SAVAŞI’DIR. Grup Yorum’un da ilke ve kuralları vardır. Her koşul altında savunduğu değerler vardır.

Gelmenin de gitmenin de belli yol ve yöntemi, bir hukuku vardır. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, ama vardır.

Bundan önce Grup Yorum’u bırakmış onlarca üyesi hakkında benzer bir açıklama yayınlanmamış, neden Dilan için yayınlanmış diye sorabilen aklı başında, mantıklı düşünen herkes, Dilan Ekinci ile ilgili açıklamayı bir kez daha okur. Orda ne bir tehdit, ne bir hedef gösterme olmadığını görür:

Grup Yorum gelenek olmuşsa değerler yaratarak olmuştur. Ve bu değerlerin en önemli ve en vazgeçilmez olanı ŞEHİTLERDİR. Kavgaya adanmış canlardır. Grup Yorum da dünyada şehidi olan tek müzik grubudur… Bu değerlerin en önemlilerinden bir diğeri ŞEHİT VE TUTSAK AİLELERİDİR. Açıklamada yazıyor : Dilan Ekinci bırakıp gitmekle kalmamıştır. Şehit ailelerini arayıp, tutsak ailelerini arayıp, kirlenmiş ruhunu onlara da bulaştırmaya, “sapsarı yılgınlığına” onları katık etmeye çalışmıştır. Dokunulmaması gereken değerlere dokunmuştur.

Kurum telefonunu, yani dinlendiği kesin olan bir telefonu arayıp, oradan düşmana mesajlarını vermiştir. Dinleyenin kim olduğunu bu açıklamaları yapanlar bilir mi, bilemeyiz ama Dilan iyi bilir. Kavganın içindeki herkes iyi bilir.

Düşman, her dönem, şehit ve tutsak ailelerinin içinde bulanıklık yaratmaya çalışmış, onları örgütlerinin karşısına çıkarmaya çalışmıştır. En etkili ve kirli zehirlerini oraya akıtmaya çalışmıştır.

Çünkü dünya alem bilir mi, şehit ve tutsak ailelerinin moralleri bozulursa, o moral bozukluğuyla, kafa karışıklığıyla, şehit ve tutsak aileleri mücadelenin ve devrimcilerin karşısına çıkarılırsa, orada düşman kazanır. Dilan Ekin, işte bu saldırıya ortak olarak, en olmaması gereken noktadan düşmana hizmet etmiştir.  

Kavgaya Gelene Kapılar ve Yürekler Ardına Kadar Açılır.. Şehitlerimizin Tabutlarının Üzerine Güller Döşenir.. Bırakıp Gidenlerin Yollarına Güller Döşeyecek Değiliz » 

Tabii ki mücadele içinde yılgınlıklar olmuştur ve  olacaktır. Kaçanlar da olmuştur ve olacaktır. Bırakıp gidenler olmuştur ve olacaktır.

Bu emperyalizme ve faşizme karşı sürdürülen mücadelenin gerçeğidir. Kaçan, bırakan, korkan, yılgınlaşan herkes için bir açıklama yapılıyor mu ? Hayır !

O zaman sorun; Dilan Ekin için neden yapıldı ?

Kaçan, bırakan, korkan, yılgınlaşan herkesin suratına tükürmekten mi sözediliyor ? Hayır. O zaman birinin suratına tükürün diye bir söz ediliyorsa, nedenine bakın. Suratına tükürün denilenin kadın olduğuna değil, ne yaptığına bakın. Yaptığı ise açıklamada gayet açık ve nettir.

«Kadına şiddet» hezeyanıyla ortalığa dökülenler, suratına tükürmek, bu halkın geleneğinde ayıpa, ahlaksızlığa, namussuzluğa karşı bir tavrı ifade eder. Fiziki yanı değil, manevi anlamı, politik anlamı esastır. Ama bu açıklamaları yapanlar halk geleneklerinden, deyişlerinden uzak oldukları için onu da anlamaz ve bilmezler.

Dilan’ın ayıpları, kaçkınlığı şehit ve tutsak aileleri üzerinden yaptığı ahlaksızlığa karşı, onu sahiplenen değil, kınayan olmalısınız. Bu açıklamadan dolayı Grup Yorum’u kınamak, mücadeleyi, direnişi, değerleri kınamaktır. Kınanması gereken bellidir. Kınanması gereken, Dilanlar ve Dilanlar’ı sahiplenenlerdir.

Sosyal ağlarda paylaşın