20. Yüzyılın büyük zaferi… 21. Yüzyılın büyük kaybı:


EKİM DEVRİMİ… 


Rusya’daki 1917 Ekim Devrimi, dünya halklarının 20. Yüzyılın başındaki en büyük kazanımıdır. Ve bundan yaklaşık 70 yıl sonra SSCB’nin yıkılması, bugün daha iyi anlaşılmaktadır ki, insanlığın 20. Yüzyılın sonundaki en büyük kaybıdır. 

Bir “ilk”ti Ekim Devrimi. 

“Yoldaşlar, Bolşeviklerin durmadan zorunluluğunu gösterdikleri işçi ve köylü devrimi gerçekleşmiştir… Rusyanın tarihinde yeni bir evre açılmaktadır ve bu üçüncü Rus devrimi, sonunda, sosyalizmin zaferine varacaktır.”
Lenin bu konuşmayı yaptığında takvim yaprakları 7 Kasım 1917’yi gösteriyordu. Saat 14.35’ti. 

Sovyet işçileri, köylüleri, yıllardır örgütlenmiş, mücadele etmiş, nihayet ayaklanmış ve zulmün Kışlık Sarayı’na yaptıkları büyük yürüyüşle, iktidara son darbeyi vurmuşlardı. Lenin, o tarihi anda, Çarlığın bir “halklar hapishanesi”ne çevirdiği Rusya’daki tüm halkların yüzlerce yıldır çektiği açlık, yoksulluk ve sefaletin, Çarlık zulmünün sona erdiğini, dünya emekçilerinin düşünü kurduğu sosyalizm yoluna artık girildiğini müjdeliyordu. (Bir karışıklığa yol açmamak için belirtelim; devrimin tarihi o zaman kullanılan takvime göre 25 Ekim’e, sonra kabul edilen takvime göre 7 Kasım’a denk geliyor. Rusya’daki devrim, gerçekleştiriliş tarihine atfen “Ekim Devrimi” olarak da adlandırılır.)  

Devrimin Partisi

86 yıl önce, Bolşevik Parti öncülüğünde milyonlarca Rus işçisi, köylüsü, gençliği, askeri, 20. Yüzyılın ilk sosyalist devrimini gerçekleştirirken, başlarında Bolşevik Parti gibi bir parti ve Lenin gibi bir önder vardı.
Bolşevik Parti’nin ilk nüveleri 1890’lara uzanıyordu. 1895 yılında, Petersburg’ta bulunan 20’ye yakın Marksist işçi grup ve derneğin Lenin’in önderliğinde birleşmesiyle oluşan “Petersburg İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Savaşım Birliği”, Bolşevik Parti’nin ilk adımıdır.
“İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Savaşım Birlikleri” kısa sürede Rusya’nın diğer büyük sanayi merkezlerine de yayıldı. Savaşım Birlikleri 1898 yılında birleşerek Rusya’nın ezilenlerini devrime götürecek partiyi kurdular: Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP).
Ekim Devrimi’nin en belirleyici yanlarından biri, Parti olgusudur. Denilebilir ki, Marksist-Leninist devrim teorisi açısından Parti’nin yeri, esas olarak Ekim Devrimi içinde şekillenmiştir.
Ekim Devrimi, ideolojik birliğini sağlamış, sıkı bir disipline ve işleyişe sahip bir Parti yaratılmadan iktidar alınamayacağını, alınsa bile uzun süreli korunamayacağını gösteren tarihsel bir deneyimdir. RSDİP içinde kuruluşundan devrime kadar yoğun ideolojik mücadeleler verilmiş, Bolşevikler-Menşevikler şeklinde ayrılıklar olmuş ve sonuçta Lenin’in öngördüğü gibi “çelik bir disipline sahip, illegaliteyi uygulayan” bir parti oluşturulmuş, devrim partinin kurmaylığında örgütlenmiştir.

Rusya’nın koşulları ve 1905 Devrimi

İktidarda büyük toprak ağalarının iktidarı olan Çarlık rejimi vardı. Rusya, Lenin’in tanımıyla “geri kalmış emperyalist feodal bir ülke” idi. Nüfusun ezici çoğunluğunu (5/6’sını) köylülük oluşturuyordu. Tarım, toprak köleliğine dayanıyordu. Çarlığın yönetimindeki ülkenin köylerinde de, şehirlerinde de açlık, yoksulluk hüküm sürüyordu. 

1800’lerin sonlarından itibaren fabrikalarda işçilerin direnişleri görünmeye başladı. Direnişler, Çarlık Polisinin şiddetiyle bastırılıyordu. 1900’lerin başlarında, 1903’teki büyük ekonomik bunalım nedeniyle, köylülüğün ve işçilerin yaşama şartları dayanılmaz hale gelmişti.
RSDİP bu dönemde fabrikalarda örgütleniyordu, bir çok “işçi grubu” kurulmuştu.
1905’in 22 Ocakında Petersburg’daki işçiler, Çar’a bir dilekçe sunmak üzere, Kışlık Saray’a doğru, büyük bir yürüyüş düzenlediler. Yaklaşık 200.000 işçinin katıldığı bu yürüyüşte işçilerin talepleri şunlardı: “İş gününün 8 saate indirilmesi, asgari ücretin en az bir ruble olması ve fazla mesainin kaldırılması…”
Çar’ın askerleri, silahsız, savunmasız yürüyen işçilerin üzerine ateş açtılar. Çarlığın Kışlık Sarayı’nın önündeki karlar kızıla boyandı. 1000 işçi katledildi bu saldırıda. Günlerden pazardı, bu katliam Rusya devrim tarihine “Kanlı Pazar” diye geçti.
Bin işçinin öldürüldüğü saldırı ülke çapında bir eylem dalgasına yolaçtı. “Kahrolsun zorbalık” sloganıyla grevler, gösteriler başladı. Grev yapan işçilerin sayısı 500 bine ulaşmış, eylemler Moskova, Bakü, Petersburg, Varşova, Riga gibi kentlere yayılmıştı. Bir çok yerde günlerce süren barikat savaşları verildi. Eylemlerin bir çoğuna RSDİP üyeleri veya onların öncülüğünde oluşturulan işçi grupları önderlik ediyordu. Genel grev ve barikatlar, silahlı eylemler bütünleşti. 

Tam bir devrim durumuydu yaşanan. Ancak devrim, Çarlığın kanlı saldırı ve katliamlarıyla bastırıldı. Lenin, o zamanki durumu “Çarlık artık devrimi bastıracak güçte değil; devrim ise, hala, Çarlığı alaşağı edecek kadar güçlenmedi” diye özetliyordu.
1905 devriminin yenilgisi, başta aydın kesimler olmak üzere, kimi kesimlerde sağa savruluşlara yolaçtı. Aydın kesimler içinde idealizm, dincilik  yayılırken, RSDİP içinde veya ona yakın çevrelerde de umutsuzluk, devrime inançsızlık boy gösterdi. Bolşevikler bu dönemde de ayakta kaldılar. Yeniden daha büyük bir kararlılık ve devrim inancıyla örgütlenmeye yöneldiler. Çünkü onlar, 1905 yenilgisinde, devrimin imkansızlığını değil, tersine olabilirliğini görmüşlerdi. 

Arınma, netleşme, devrime yönelme

1905 yenilgisinin ardından bir yandan yaralar sarılıp, yeniden örgütlenilirken, bir yandan da RSDİP içinde ideolojik mücadele sürüyordu. Rusya artık yeni bir devrim sürecine giriyordu. Menşevikler ise, bu devrimi örgütlemek bir yana, sosyalist bir devrim konusunda, iktidarın proletarya tarafından alınması konusunda farklı düşüncelere sahiptiler. Böyle bir bulanıklık içinde partiyi örgütlemek de, kitleleri devrime kanalize etmek de mümkün değildi. 1912’de Menşevikler partiden tasfiye edildiler.  
 1900’lerin başlarına kadar, devrimlerin önce Avrupa’nın gelişmiş kapitalist ülkelerinde olacağı öngörülüyordu. 1905 devrimi, yenilgiye uğrasa da, bunun artık geçerli olmayacağını gösteriyordu. Emperyalizm dönemiyle birlikte proleter devrimler çağına girildiğini ve devrimlerin gerçekleşmesi için objektif koşulların oluştuğunu belirten Lenin, devrimin “emperyalist zincirin en zayıf halkasından” başlayarak diğer emperyalist ülkelere sıçrayacağını öngörüyordu. Zayıf halka, Rusya’ydı. 

Paylaşım savaşı ve devrim

1914’te başlayan 1. Emperyalist paylaşım savaşı, Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik, siyasi krizleri derinleştiren bir rol oynadı. Lenin, blu noktada bir kez daha doğru bir taktiğin, doğru bir şiarın devrim mücadelesinde ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bolşevikler, paylaşım savaşı karşısındaki politikalarını “emperyalist savaşı iç savaşa dönüştürmek” olarak belirlediler.
Rus ordusu cephede yenilgilere uğruyor, halkın açlığı büyüyor, ordudan kaçışlar başlıyordu. Bolşevikler, askerler içinde de yoğun bir propaganda ve örgütlenmeye yöneldiler. Ama aynı zamanda köylülük içinde de örgütlenme yaygınlaştırıldı. (özellikle köylülük içinde örgütlenen farklı örgütlenmeler de vardı).
1917 devrimler yılı oldu. İlk devrim, Şubat devrimiydi. Köylüler, işçiler ayaklanmıştı, ama henüz iktidarı devralabilecek durumda değillerdi. Şubat devrimi, burjuva demokratik bir devrimdi; iktidara burjuvazi geçti. 

Ne var ki burjuvazinin iktidarı sağlam, gerçek bir iktidar da değildi. Bir yanıyla Çarlığa, bir yanıyla işçi, köylü örgütlenmelerine dayanmaya çalışıyor, manevralarla Bolşevik örgütlenmeyi etkisizleştirmeye çalışıyordu. Bolşevikler düzenin meclisinden (Duma) çekilerek bu oyunu etkisizleştirdiler. 
Ekim yaklaşıyordu. ülkede grevler, gösteriler adeta sürekli bir hal almıştı. İşçi, Köylü, Asker Sovyetleri örgütlenmiş, iktidar alternatifi olduklarını göstermişlerdi. Yer yer “ikili bir iktidar” tablosu vardı zaten ülkede. Burjuvazi bu duruma son vermek için saldırıya geçti. Ama artık yapabileceği bir şey yoktu. Bolşevikler bu saldırıya “Bütün İktidar Sovyetlere” şiarıyla cevap verdiler. Artık iktidar saati gelip çatmıştı. 
17 Ekim, Lenin’in deyişiyle “bir gün öncesinin erken, bir gün sonrasının geç” olacağı bir tarihti. Bolşeviklerin önderliğinde ayaklanan işçiler, köylüler, burjuvazinin iktidarını da devirerek işçilerin, köylülerin, askerlerin sovyetlerinin iktidarını ilan ettiler. Emperyalizmin kışkırttığı karşı-devrimci saldırılara karşı, 1917’den 1920’ye kadar süren bir “iç savaş” yürütüldü. Emekçilerin iktidarı pekiştirildi.
Bu devrim, Sovyet halklarına, ulusal, sınıfsal haklarını kazandırdı. Halkın sağlık, eğitim, konut, iş gibi temel sorunları çözüldü. Sovyet halkları Hitler faşizmi karşısında olduğu gibi kahramanlıklar yarattı. Sovyet devrimi, başka halkların devrimlerinin yolunu açtı. 

Yukarıdaki yazı, 9 Kasım 2003 tarihli Yürüyüş Dergisi’nden alınmıştır. 

Sosyal ağlarda paylaşın