11 Devrimci Tutsağa İşkence

Duruşmaya verilen yarım saat arada hukuksuz bir şekilde hücreye götürülmeye çalışan 11 Devrimci Tutsak bu hukuksuzluğı kabul etmedi. Bunun üzerine 11 devrimci tutsak işkence ile hücrelere götürüldü.

Daha sonra geri getirilen tutsaklar mahkeme heyetine işkence izlerini gösterdi. Avukatlar bu saldırıya mahkemenin göz yumduğunu ve mahkemenin bu atıl tutumunu şikayet edeceklerini söylediler.

Mahkeme başkanı önce işkenceden bilgisi olmadığını sonra da asıl polisin parmağının kırıldığını söyledi. Mahkeme heyeti göz yumdugu işkence ile bu davada tarafını belli etti.
Hakim ayrıca hapishane kampüs içerisindeki duruşma salonunda devam eden yargılamanın güvenliğinden sorumlu olmadığını söyledi.

Bunun üzerine avukatlar mahkemenin hapishanenin salonunda olamayacağını, bu duruma sebep olanları ve hakimleri şikayet edeceklerini bildirdiler..

Mahkeme heyeti işkence ve bu usulsüz kurulan mahkemeye yönelik itirazları duymazdan gelerek mahkemeyi yapılan sanıkların olmayan maskeleri sebebi ile ertledi . Devrimcilerin maskeleri polislerin saldırısı esnasında yırtıldı. Duruşma yarın ( 9 Temmuz) sabah saat 09.00da görülmeye devam edecek.

Avukat Günay Dağ açıkladı:

Ardından gelen zafer haberi

Merhaba…

Biz, Yunanistan hapishanelerinde, faşist Türkiye devletinin isteğiyle tutuklu bulunan 11 Türkiyeli devrimciyiz.

Bugün mahkeme salonu içerisinde Yunan polisinin saldırısı ve işkencesine uğradık. Ancak bu saldırının öncesi de var. Mahkememiz, başladığı 2 Temmuz 2021 Cuma gününden bu yana sürekli olarak keyfi engellemelerle, yasaklarla, tehdit ve mahkemenin düşmanca tavrıyla karşı karşıyayız.

Mahkememizin başladığı 2 Temmuz günü yanımızda götürdüğümüz pankart gerekçe gösterilerek mahkemeye çıkmamız engellendi. 2. duruşma günü olan 7 Temmuz günü, duruşmamızı Girit’ten izlemeye gelen dostumuz Mustafa Yılmaz, mahkeme salonunda telefon kullandı gerekçesiyle gözaltına alındı.

  1. duruşma günü olan 8 Temmuz günü bizi hapishaneden mahkemeye götürmekle görevli olan polisler bizi camları ve kapıları kapalı olan ring aracında uzun süre tuttular. Buna itiraz ettiğimizde “Yukarıdan talimat var” dediler. Bunun üzerine ring aracının kapılarını döverek slogan attık. Polis ise, o ana kadar kapalı olan ring aracının kapılarını açarak küfür de hakaretlerle üzerimize saldırdılar.

Duruşma başladıktan sonra da bu tavırları devam etti. Verilen 2. arada bizi nezarethaneye alacaklarını söylediler. Biz ise, avukatlarımızla ve bizi başka ülkelerden görmeye gelen ailelerimizle görüşmek istediğimizi söyledik. Bunun üzerine, polis bize saldırdı. Tekme, yumruk, küfür ve tehditler savurdular.

Bazı arkadaşlarımız ters kelepçe yapılarak hücreye atıldı.

Arkadaşımız Sinan Oktay Özen aldığı darbeler sonucu baygınlık geçirdi. Sinan arkadaşımız birkaç yıl önce açık kalp ameliyatı geçirmiş, ciddi sağlık sorunları olan bir arkadaşımızdır. Onun başına geleceklerden yalnızca polis değil, mahkeme heyeti, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı da sorumlu olacaklardır.

Polis bu saldırıya tepki gösteren izleyicilere de saldırdı ve 3 izleyiciyi gözaltına aldı.

Avukatlarımız tüm bu olanları mahkeme heyetine anlatmışlardır. Mahkeme heyetinin cevabı ise, “Bizi ilgilendiren bir şey yok” olmuştur. Oysa polis bu saldırı emrini mahkeme heyetinden aldığını açıkça söylemiştir.

Bu davadaki tek sorun polisin tutumu değildir. Mahkeme heyetinin tutumu da düşmancadır.

Avukatlarımız konuşturulmamakta, şahitlerimizin konuşmaları engellenmektedir. Polisin saldırılarını anlatmamız için dahi söz hakkı verilmedi bize.

Mahkeme başladığında, Türkiye’nin faşist İşçileri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Biz istedik bu operasyonu”, “Biz yaptırdık” sözlerinden dolayı mahkemenin hukuki değil, siyasi bir mahkeme olacağı endişesi taşıdığımızı söylemiştik.

Bugün diyoruz ki:
Türkiye faşizminin isteğiyle bir operasyon yapıldı, Türkiye faşizminin isteğiyle bir dava açıldı ve Türkiye faşizminin isteğiyle cezalandırılmak isteniyoruz.

Bizi kendine düşman gören bir mahkeme heyeti tarafından yargılanıyoruz. Böyle bir mahkeme adil-demokratik bir mahkeme olamaz.

Türkiye faşizminin isteğiyle kurulan bir mahkeme adil olamaz.

Bu işbirliğine bir an önce son verilmelidir. Mahkeme bize adil yargılama garantisi vermelidir. Aksi durumda bu heyetle mahkemeye devam etmek mümkün olmayacağı gibi, bu heyetin vereceği kararların meşruluğu da olmayacaktır.

Şunu da ilan ediyoruz:
Adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz!
Bize Türkiye faşizminin yöntemlerini uygulayarak boyun eğdiremezsiniz!

Türkiye tarihi, faşizmin adaletsizliğine karşı ölümüne direnişler tarihidir. Adil yargılanma hakkı için ölüm orucunda şehit düştü, Avukat Ebru Timtik ve Mustafa Koçak.

Bu davadaki adaletsiz kararları alanları uyarıyoruz:
Bizi sınamaya kalkmayın!
Bizi baskı altına almaya çalışmayın!
Türkiye faşizminin uyuşturucu mafyasının başı olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatlarını bize uygulamaya kalkmayın!

Bunu asla kabul etmeyiz…
Adaletsizliğe boyun eğmeyiz…

Yunan halkı!
Yunan solu!

Yunanistan’ın Türkiye faşizmiyle işbirliği ile biz devrimcilere dayattığı adaletsizliğe sizler de karşı çıkmalısınız. Bu işbirliğini birlikte mahkûm etmeliyiz.

Sizi mahkemelerimize katılmaya, dayanışmaya, sahiplenmeye, bizleri için eylemler-yürüyüşler yapmaya, destek videoları-mesajları yollamaya çağırıyoruz.

Türkiyeli devrimcileri sahiplenmek, Yunanistan halkının ve solunun görevidir!

Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Mücadelemiz!

Enternasyonal Dayanışma Halkların Silahıdır!

Yaşasın Halkların Kardeşliği!

Baskılar Bizi Yıldıramaz!

Haklıyız Kazanacağız!

Yunanistan Özgür Tutsakları
08.07.2021

Sosyal ağlarda paylaşın