10 gün önce Düzce’de yaşanan selden sonra 6 kişi ölmüş, 7 kişi ise kayıp idi. Ve bugün bir acı haber daha geldi Düzce’den. 7 yaşındaki İlayda’nın cansız bedeni bulundu.
Hala 6 kişinin kayıp olduğu bölgede, her fırsatta “büyük devlet” olmakla övünen devlet “çaresiz”. Her yıl milyarlarca dolar harcayarak silah alıyorlar, uçaklar, helikopterler alıyorlar, güçlü ülke olduklarını iddia ediyorlar ama halkın cenazelerini dahi bulamıyorlar.
Bölgeden gelen haberler bu düzenin halk düşmanı olduğunu, halkın hiç bir sorununa çare bulmadığı gerçeğini tekrar hatırlatıyor.
“Sel sonrası Düzce’den geriye, hayvan ölüsü kokan köyler, yerle bir olan yaşam alanları kaldı”
100 BİNA YIKILDI
BİN 687 ÇİFTÇİ ZARAR GÖRDÜ
300 bina az hasar görürken, 75 bina ağır hasar gördü.
Zarar gören fındıklık alanı 5 bin 562 dekar
14 ahırın zarar gördü
72 adet büyükbaş, 177 adet de küçükbaş hayvanın 160 bin 500 adet tavuk da telef oldu.
621 dekar mısır tarlası,
443 adet arılı kovan,
200 adet arısız kovan,
2 adet kümes, 2 adet traktör,
25 adet balıkçı teknesi,
2 alabalık tesisi zarar gördü.
Halk soruyor :
“Ekmeği, Suyu Bol Veriyorsunuz, Peki Zararımızı Karşılayacak Mısınız?”
Bölgeden yapılan röportajlarda halkın devletten umudu olmadığı görülüyor. 10 gündür cenazelerini bile bulamayan ve mağduriyetleri ile yalnız bırakılan halk yaşadıkları sorunları şu şekilde dile getiriyor:
“Bütün köy hayvan ölüsü kokuyor”
“Ağaçlar devrilmiş, balçıktan tepeler oluşmuş”
“Dereler daraltılmasaydı böyle olmayacaktı”
Bianet muhabirinin “Önceden uyarıldınız mı?” sorusuna “Hayır” diye cevap veren halktan biri şöyle devam ediyor:
“Aslında sele, bizim derenin daraltılmış olması neden oldu. Eğer dere kenarlarını doldurup yerleşim yeri yapmasalardı, istinat duvarları yapılsaydı, böyle bir felaket olmazdı. Umarım bu felaket ders olur ve çalışmalar yapılır” dedi. Devamında ise : “Aslında çok daha büyük bir felaketten dönüldü. Mevsimlik işçiler dere yatağının kenarına çadır açıyorlar. Eğer onlar burada olsaydı. Burada yüzlerce kişi ölürdü.” dedi.
Evinin balçıktan temizlendikten sonraki son halini göstererek konuşan başka biri:
“Hasar tespit çalışması yapıldı ama umudumuz yok. Devlete güvenerek bekleyemeyiz. Köyden bazıları yardımların yapılacağını söylüyor. Perşembe günü de vali gelmiş köye, yardımların yapılacağını söylemiş. Bu sözlerle gönlümüzü alıyorlar ama sonrası yok. Yemeğimizi, suyumuzu bol veriyorlar, bunlar da bir sıkıntı yok ama zarar başka.” dedi.
Düzce’yi vuran sel değil düzen. Halk her şeyi görüyor. « Eğer dere kenarlarını doldurup yerleşim yeri yapmasalardı, istinat duvarları yapılsaydı, böyle bir felaket olmazdı » sözleri her şeyi çok açık ve seçik gözler önüne seriyor. Evet Düzce’de yaşanan facia değil katliamdır. Bu çok açık ve net.