AKP faşizminin yönetememe krizi mecliste daha belirgin hale geldi. Tüm ülkeyi zapt-u rapt altına almaya çalışan AKP faşizminin en çok korktuğu tabii ki HALKTIR. Bu yüzden AKP asıl politikasını halkı yalanlara inandırmak üzerine kuruyor. Durum böyle olduğunda gerçek nerede dile getirilse korkuyor ve gerçeği dile getiren kim olursa olsun tüm gücüyle susturmaya çalışıyor. Yönetememe krizi derinleştikçe dile getirilebilen her gerçek AKP faşizmini daha fazla saldırganlıştırıyor.
Dün Lenin’in “parlamento burjuvazinin ahırıdır” sözünün tüm açıklığıyla görüldüğü bir olay yaşandı. AKP faşizminin hapiste tuttuğu Can Atalay’ın milletvekilliği durumunun konuşulması için 16 Ağustos günü TBMM olağanüstü toplandı. Aynı partiden milletvekili olan Ahmet Şık konuşma yaptığı sırada kürsüye gelen faşist bozuntusu Alpay Özalan’ın saldırısına uğradı. Daha sonra önceden yaratılmak istendiği yaşanan gelişmelerden belli olan görüntü ortaya çıktı. AKP’li milletvekilleri Ahmet Şık’ı korumaya çalışan milletvekillerine saldırdılar. Bu saldırı sırasında yaralanan milletvekilleri oldu.
Ahmet Şık’ın yaptığı konuşmada dile getirdikleri ile ilgili ülkemiz nüfusunun büyük çoğunluğu aynı fikirdedir: “Din şarlatanlığınıza, göstermelik milliyetçiliğinize kanan, hırsızlığınızı, yolsuzluğunuzu, hukuksuzluğunuzu görmezden gelenleri makbul vatandaş olarak gören sizlerden en çok duyduğumuz sözcükler ne biliyor musunuz; vatan haini, bölücü, FETÖ’cü, katil terörist… Sizden olmayan suçlarınıza ortak olmayan herkese terörist dediğiniz için Can Atalay’a terörist demeniz de hiç şaşırtıcı değil … bu ülkenin en büyük terör örgütü hanedanlık mafyasıyla devlete çöken işte bu sıralarda oturanlar, en büyük terörst de burdakilerdir. Sizde hiç utanma yok. Hiç birinizde zerre miskel utanmanız yok, haysiyetiniz yok. O yüzden burada usulü konuşmaya da gerek yok.” Bu arada Erdoğan’ın tasmalı köpekliği görevini yerine getiren Bekir Bozdağ meclis başkanlığı kürsüsünden Şık’ın sözlerine müdahale etmek istedi… Havalarda uçuşan küfürler meclise yakışan adilikteydi. Yazmaya hicap ettiğimiz türden sinkaflı küfürler ekranlara biplenerek verilmek zorunda kalındı.
Ahmet Şık’ın dile getirdikleri gerçektir. Ancak bilinmesi gereken o meclis burjuvazinin meclisidir. Ülkenin kanını emenlerin meclisidir. Ve orda bulunan herkes bu gerçeği bilir veya bilmek zorundadır. Halk adına, halk yararına tek bir iş tek bir politika çıkmaz o meclisten. Ancak halkı soyan, yoksullaştıran, açlığa mahkum edilen, vatanı parsel parsel satan yasalar çıkar. Muhalefette halka “bakın halkın hakkını savunanlar da var” görüntüsü vermeye hizmet eden bir iki konuşma yapmanın dışında bir şey yapmaz. Bugüne kadan vatana ihanet anlamına gelen tek bir yasaya engel olunduğu görülmemiştir ve görülmeyecektir. İktidar partisi ile muhalefet tartışır görünürler ama çark döner gider… Ve gerçek bazen böyle yalın dile getirildiğinde iktidar partisi milletvekilleri kudurur ve salyalarıyla saldırganlaşırlar.
Yine meclisin doğasına uygun bir olay yaşandı mecliste. Meclisin yüceleştiren konuşmalar yaparak sanki meclis bu olay yaşanmasa saygınlığı olan bir yermiş gibi anlatılıyor. TBMM hiç bir şekilde aklanamaz. Güncel durumu ile zaten hiç bir fonksiyonu yoktur meclisin. Sadece lak lak yaparak yağlı ballı maaşları ceplerine indiren 650 asalağın oluşturduğu bir meclistir. Hükümet değildir. Ülkede kararları Erdoğan’ın yönetimindeki bakanlar kurulu alır. Ama daha öncesinde de asla halkın meclisi olmamıştır. Halkın karşısındadır ve vatan hainidir. Emperyalizmin hizmetindedir. Yerli işbirlikçilerin hizmetindedir. Tekelci kapitalistlerin seçtiği milletvekillerinden oluşmaktadır. Arada bir kaç tane istisna olması bu gerçeği değiştirmez. Nitelikli, halkçı bir kaç kişi o meclise bir şey katmaz, az biraz temiz olan milletvekilini de kendine benzetir, onursuzlaştırır. Onurunu korumak isteyenin o mecliste geçireceği tek bir dakikası olamaz.