Önce İstanbul Fatih’de dört kardeş siyanür içerek intihar ettiler.
Ardından Antalya’da dört kişilik bir aile, intihar etti.
İstanbul’da intihar edenler, yaşları 48’le 60 arasında değişen dört kardeştiler. Kardeşlerden Oya, Mimar Sinan Üniversitesi öğrencilerine modellik yapıyordu. Cüneyt kuryelik işinde çalışıp ekmeğini çıkarmaya çalışıyordu. Kamuran ve Yaşar ise hastaydılar. Kamuran obezite, Yaşar sara hastasıydı.
Antalya’da intihar edenler, bir “çekirdek aile” idiler. Karı-koca ve 9 ve 5 yaşlarındaki iki çocuk.
İki intihar olayını birleştiren, ikisinin de yoksulluk intiharı olmasıdır.
İstanbul’daki kardeşler, 8 aydır kirayı ödeyemiyorlardı.
Buna rağmen ev sahibi kirayı arttırmak istiyordu. Su, doğalgaz, elektrik borçları vardı.
Bakkala 2 bin 260 lira borçluydular.
Antalya’daki aile, 9 aydır kirasını ödeyemiyordu. Son olarak “Evi boşaltın!” demişti ev sahibi. Evin boşaltılması için avukat göndermişti.
*
Antalya’da intihar eden baba Selim Şimşek, geride bir mektup bıraktı.
Mektupta yoksuluğunu anlatıyor ve “artık yapacak bir şey yok” diyordu.
Hayır, yapacak bir şey var.
Yapacak bir şey var Selim Şimşek.
Kendi hayatına, 5 ve 9 yaşındaki çocuklarının ve eşinin hayatına son vermenin dışında yapacak bir şey var.
Sana o yapacak şeyi anlatamamış, gösterememiş olmayı, bu ülkenin devrimcilerinin, halkın aydınlarının, öncülerinin bir eksikliği olarak kabul ediyoruz.
Bu eksikliği gidermek, boynumuzun borcudur.
*
Bu topraklarda 10 milyon insan, açlık sınırının altında yaşıyor.
10 milyonlarcamız da yoksulluk sınırında.
Çalışıp didiniyor insanlar.
Gecesini gündüzüne katıyor.
Akla gelen ve gelmeyen her türlü işe giriyor.
Her türlü zor çalışma koşullarına katlanıyor.
Bir çok insan, geçim derdinin ağır yükü altında, ahlaki açıdan asla savunulamayacak işlere giriyor.
Sömürüye katlanırken,
çalıştıkları işyerinde adaletsizliklere göz yumarken,
gayri-meşru işlere sürüklenirken,
intihar ederken…
“Yapacak bir şey yok” diye düşünüyor insanlarımız.
Yapacak bir şey var.
Yapacak şey iki kelimede özetleniyor:
Direnmek ve örgütlenmek.
Yapacak şey bu.