
YANGINLARIN NEDENİ:
YANGIN ÇIKTIKTAN SONRA DEĞİL
ÖNCESİNDE YANGIN ÇIKMAMASI İÇİN ÖNLEM ALMAYAN İKTİDARDIR!
Avrupa Uzay Ajansı’nın Copernicus İklim Değişikliği Servisi, uyduları üzerinden düzenli olarak orman yangını risk haritasını açıklıyor. Türkiye için yangın riskinin yüksek olduğunu açıklamasına rağmen, Haziran-Temmuz aylarının yüksek risk barındırdığı bilinmesine rağmen AKP hiçbir önlem almadı. Ormanların yanmasını ellerini kollarını bağlayıp film izler gibi izlediler.
Üstelik Copernicus uydu izleme sistemi tam da yangınların arttığı tarihte yangın alarmı veriyordu. Sorun yangınlara zamanında müdahale edilmesi değil, yangınların çıkmamasını sağlamaktır. Oysa AKP iktidarının biz-zat kendisi kundakçıdır.
YANGINLARIN NEDENİ:
“KÜRESEL ISINMA”, “İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ” DEĞİL KAPİTALİZMDİR!
Orman yangınlarının artmasının önemli nedenlerin-den birisi de iklim değişikliğidir. İklim değişikliğini yara-tan nedir derseniz, cevabımız içinde yaşadığımız kâra dayalı, tekellerin çıkarına hizmet eden düzendir. Orman yangını mevsimi, 30 yıl öncesine göre 40-80 gün daha uzadı. Ormanda yüzeydeki yanıcı kuru maddelerin daha da kurumasına ve ateş alıp hızlıca yayılmasına neden oluyor. Sosyalistler kurak yerleri yeşillendirir, susuz yer-lere baraj kurar. Kapitalizm ise doymak bilmez açlığıyla saldırıyor her şeye, doğayı tekellerin talanına açıyor.

YANGINLARIN NEDENİ:
ORMANLARIN CAYIR CAYIR YANACAĞINI ADI GİBİ BİLEN İKTİDARIN
YANGINLARA KARŞI HİÇBİR POLİTİKA GELİŞTİRMEMESİDİR
88 yılda 126 bin 268 orman yangını çıktı. Yılda orta-lama 1435 yangın çıkarken son 10 yılda her yıl ortalama 2732 orman yangını çıktı. Her yıl ormanlarımız 2732 kez yakılıyor. Sorumlusu vatanımızı emperyalist talana açan AKP faşizmidir.
1937-2024 döneminde Türkiye’de toplam 126 bin 268 orman yangını çıkarken 1 milyon 907 bin 265 hek-tar alan yandı. Bu 88 yıllık süreçte yıllık ortalama yangın sayısı 1435 iken son 10 yılda (2015-2024) bu ortalama 2732’ye yükseldi.
Tarım Orman-İş Başkanı Şükrü Durmuş, AKP’nin işbirlikçi politikalarının nasıl ormanları yangınlara açık hale getirdiğini şöyle anlatıyor: “Bizde iş makinası, arozöz, uçak var ama insan kaynağı yok. Elinizdeki uçak ve araç olması eğer insan kaynakları yetersizse tek başına bir anlam ifade etmiyor. Geçmişte yangına hassas bölgelerde ilk müdahale ekipleri vardı. Havalar ısınmaya başladığında gerekli ekipmanlarıyla orada yatıp kal-karlardı, olası yangına seri müdahale ederlerdi. Alınan işçiler yardımcı hizmetlerde çalışıyor ya inşaatta ya da üretim alanlarında çalışıyor. Yangın başladığında yor-gun gidiyor, Yangına müdahale etmesi için nasıl enerji-sini toplayacak? Çaycı olarak bile kullanıyorlar.”
VATANIMIZIN CAN DAMARI ORMANLARI YAKAN-LARA, HALKIMIZI ORMANSIZ-EVSİZ BIRAKANLARA, ORMAN İŞÇİLERİNİ KATLEDENLERE, VATANIMIZI ÖZELLEŞTİRMELERLE KATLİAMLARA AÇIK HALE GETİRENLERE, EMPERYALİZME KUL KÖLE OLANLARA, VATANIMIZI SATANLARA EMANET EDİLECEK TEK BİR AĞACIMIZ BİLE YOKTUR!
ORMANLARIN GÜVENLİĞİ HALKA BIRAKILMALIDIR!
HALK KOMİTELERİYLE, HALK MECLİSLERİYLE ORMANLARIMIZI KORUR, VATANIMIZI EMPERYALİST TEKELLERE KARŞI SAVUNURUZ!
HALKIMIZIN FEDAKÂRLIĞI CANI PAHASINADIR!
Eskişehir’de 10, Bursa’da 4 gönüllü, emekçi yangınlarda hayatını kaybetti.
Bursa’nın Orhaneli ile Harmancık ilçeleri arasındaki ormanlık alanda çıkan yangına müdahale etmek için yola çıkan 38 yaşındaki itfaiye personeli Ramazan Şaşkın, geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Şaşkın, ayağı kırık olmasına rağmen dinlenmek yerine, alevlerle mücadele eden arkadaşlarını yalnız bırakmak istemedi, görevinin başına koştu. Bu fedakârlığının bedeli canı oldu.
Bursa’nın Gürsu ve Kestel ilçeleri arasındaki orman yangınına müdahale için gönüllü olarak yardıma giden üç kişinin bulunduğu bir su tankeri, sarp arazide kont-rolden çıkarak uçuruma yuvarlandı. Üçü de hayatını kaybetti.
Halkımız, cansiperane ormanlarını korudu. Tüm yaratıcılığıyla ormanları savundu.
“Orhaneli-Harmancık yolu arasında iş makineleri ile kazarak çukur oluşturdukları alanın üstünü brandayla kapladı. Su tankerleri ve hortumlarla çukuru suyla doldurup, yangın söndürme helikopterleri için gölet oluşturdu.” (Basından)
Kimi su tankerlerini doldurdu, kimi tehlike altındaki evlerin tahliyesini sağladı. Su taşıyan, yemek yapan, giysi getiren de vardı; motorlarını alıp yemek taşımak için yangın bölgesine giden de… Halkımız, traktörlerinin arkasına su tankerleri bağlayıp yangın söndürmeye gitti.
ÇÜNKÜ YANAN ORMANLAR BİZİM VATANIMIZDIR, HAYATIMIZDIR…
HALK KENDİNE AİT OLANI ÖLESİYE SAVUNUR.
ORMANLAR, DENİZLER, GÖLLER, AKAR-SULAR HALKINDIR. ÜRÜNLERİNDEN, YARARLANMAK HALKIN HAKKIDIR.
KORUNMASI VE GÜVENCE ALTINA ALINMASI ÖRGÜTLÜ HALKIN GÖREVİDİR.
EMPERYALİST TEKELLERE VE YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİNE SESLENİYORUZ:
ORMANLARIMIZI, YER ALTINDAKİ VE YER ÜSTÜNDEKİ TÜM ZENGİNLİKLERİMİZİ SAT-MAKTAN, GASBETMEKTEN VAZGEÇİN; VATANIMIZDAN DEFOLUP GİDİN!
BİZİM OLANI ALACAK, TOPUNUZU VATANIMIZDAN KOVACAĞIZ!
YAKAN AKP, KORUYAN HALKTIR!
ORMANLARI KORUMAK EMPERYALİZME VE FAŞİZME KARŞI MÜCADELE ETMEKLE MÜMKÜNDÜR!
HALK KOMİTELERİNDE ÖRGÜTLENELİM!
HALK MECLİSLERİYLE BİZİM OLANI KORUYUP ONA GÖZ KOYANDAN HESAP SORALIM!

Bu yazı haftalık siyasi dergi Halk Okulu’nun 300. sayısından alınmıştır…