Afganistan’dan gelen-getirilen göçmen akımı ve Suriye’den gelen göçmenler üzerinden ülkemizde göçmenlerle ilgili yaygın bir tartışma sürüyor.
Bu tartışmaların bir kısmında, tamamen ırkçı bir zeminde, halkın tepkisi göçmenlere yönlendiriliyor.
Biz, halkların kendi ülkesini terketmesini doğru görmüyoruz. Tüm halklara, kendi ülkelerinde kalıp, hem emperyalistlere hem işbirlikçilere karşı savaşmaları, adaleti, özgürlüğü, refahı kendi topraklarında aramalarını ve o uğurda mücadele etmelerini öneriyoruz.
Fakat sonuçta bir çok etkenlerle milyonlarca insan göç yoluna savruluyor.
Onbinlercesi o yolda katlediliyor.
Yolun sonuna ulaşabilenler ise, gittikleri ülkelerde ırkçı saldırıların ve vahşi bir sömürünün hedefi haline geliyorlar.
Bu tablonun tek sorumlusu emperyalist politikalar ve kapitalist sistemdir.
Göçmenlere karşı hiçbir ırkçı yaklaşım haklı, mazur görülemez, gösterilemez.
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) da ülkemizdeki bu tartışmalarla ilgili bir açıklama yaparak, göçler sonucunda yaşananların sorumlusunun emperyalist-kapitalist sistem olduğuna dikkat çekiyor.
TYS’nin “Mülteci Sorununa Nasıl Bakmalı? Kaygılar ve Çözüm Arayışları Üzerine” başlığını taşıyan açıklaması şöyle:
Mülteci Sorununa Nasıl Bakmalı? Kaygılar ve Çözüm Arayışları Üzerine
Barışçı olmayan emperyal düşlerin peşinde, gerçekçilikten uzak politikalar sonucunda ülkemiz, milyonlarca insanın sığındığı bir geçiş-kalış ülkesi olmuş durumda. Yeni göçlerle ülkemizdeki sığınmacı sayısının nüfusumuzun yüzde altı-yedisine ulaştığı ifade ediliyor.
Bu durumun sorumlusu olarak gösterilenler arasında başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere göç mağdurları yer almakta ve hedefe konulmaktadır. Hiç kimse doğup büyüdüğü, anılarının, sevdiklerinin, dostlarının, arkadaşlarının yaşadığı, atalarının mezarının olduğu toprakları, ükesini terk ederek başka ülkeye gitmek istemez.
Göçlerin nedenleri savaş, iç savaş, baskı-zulüm ve ekonomiktir.
Göçler sonucunda yaşananların gerçek sorumlusu emperyalist-kapitalist sistemdir; adaletten uzak sömürü düzenidir. Milyarlarca insanı açlığa, susuzluğa, yoksulluğa mahkûm edenlerdir. Onlar para karşılığı ülkemizi sığınmacıların kaldığı bir ülkeye dönüştürdüler. Biz TYS olarak savaşsız, şiddetsiz bir dünya düşümüzü yineliyor, iklim krizi bağlamında yaşanacağı öngörülen göç dalgaları için de tüm dünya ülkelerinin eşit sorumluluk alacağı çözümlerin önemini vurguluyoruz.