
“Devrim yürüyüşümüzün kesintisizliğini sağlayan ideolojik sağlamlığımızdır. İdeolojik sağlamlılığımızın mayasında ‘Kurtuluşa Kadar Savaş’ gerçeğimiz vardır.”
Özgür Tutsaklarımız hapishane koşullarında dışarıdaki gelişmelerden büyük oranda habersiz, çok sınırlı olanaklarla süreci takip edebiliyorlar. Ama ağır tecrit koşullarında faşizmin ve emperyalizmin tasfiyecilik saldırılarına karşı direniyorlar. Kuyu Tipi Hapishanelere karşı direniyorlar.
İşte bunun için kafaları çok net. Silahlarımızı bırakmayacağız diyorlar.
Emperyalizmin her yıl trilyonlarca doları silahlanmaya harcadığı bir dünyada, halkların tek yolu taşı, toprağı, havayı, suyu doğanın tüm varlıklarını emperyalizme karşı silaha çevirmesidir. Özgür Tutsaklar bedenlerini de silaha çeviriyorlar.
Hapishaneden dışarıya sloganlarıyla, bir deri bir kemik kalmış bedenleriyle, üretimleriyle, inançları, ideolojik sağlamlıklarıyla umut olan Özgür Tutsaklarımız, emperyalizmin silah bırakma dayatmasına cevap veriyorlar. Tutsaklarımızın umudu büyütme çağrıları ve inançları mücadele kararlılığımız, gücümüz olacaktır. Tutsaklarımıza selamlarımızla bir direniş
manifestosu mektuplarını yayınlıyoruz.
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!
Mahir’den Dayı’ya, Hüseyin’den Şafaklara, Ulaş’tan Pınarlara şehitlerimizin rehberliğinde devrim yürüyüşümüzü sürdürüyor olmanın kıvancını yaşıyoruz.
30 Mart 1972’de Kızıldere’de önderlerimizin katledilmesinden bu yana nice saldırıyı göğüsledik, nice kuşatmayı aştık. Diri diri yakılsak da hiç durmadan, “Hep İleri” ve “Halk için” diyerek yürüdük. Yürüyoruz.
Sömürü ve zulme son vermeden durmayacak olan savaşımızı, 30 Mart 1994’ten itibaren Parti-Cepheli sürdürmenin kıvancının yaşıyoruz.
Devrim yürüyüşümüzün kesintisizliğini sağlayan ideolojik sağlamlığımızdır. İdeolojik sağlamlığımızın mayasında “Kurtuluşa Kadar Savaş” gerçeğimiz vardır.
Bugüne kadar, bizi, düzen içine çekip yok edemedilerse bunun “Kurtuluşa Kadar Savaş” çizgimizin emperyalizm ve oligarşiyle uzlaşmaz netliğine, Kızıldere geleneğimizin ölümsüz hali olan şehitlerimize, mücadelemizin son kaynağı olan halkımıza borçluyuz.
Selam Olsun Şehitlerimize…
Şan Olsun Halkımıza…
Bir kez daha yeniliyoruz ki HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
Ve ant olsun ki, Kurtuluşa Kadar Mahir, Hüseyin, Ulaş’ça Savaşacağız!
YOLDAŞLAR!
Kapitalist sömürüye son vermek için yola çıkarken “Emekçilerin zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yok. Kazanacakları bir dünya var.” demiştik.
Bugünün dünyasında, o zincirleri, çiğnene çiğnene çürük sakıza dönmüş burjuva safsatalarıyla meşrulaştırmaya kalkanların karşı-devrimci ablukasını direnişlerimizle ezip geçmeye devam ediyoruz.
İhtilalin yolunu, Anadolu’da inşa etmeye başladığımızda “Kurtuluşa Kadar Savaş” şiarını kendimize rehber edinmiştik. O günden bu yana, karşılaştığımız bütün saldırı ve katliamlar “Kurtuluşa Kadar Savaş” gerçeğimizi yok etmeyi amaçladı.
BAŞARAMADILAR!
Emperyalizm ve işbirlikçilerinin bütün saldırıları devrim inancımıza çarparak dağıldı. Dün olduğu gibi
bugün de, saldırılar inancımızı büyütmekten başka bir işe yaramıyor. Çünkü biz, emperyalist sömürü ve faşist zulümden kurtuluşun yegâne yolunun “Kurtuluşa Kadar Savaş”maktan geçtiğinin devrimci bilincine sahibiz. İşte o bilincin örgütlü hali Parti-Cephe’dir.
Selam olsun, “Kurtuluşa Kadar Savaş” gerçeğimizi örgütleyen Parti-Cephe’mize.
Selam olsun, bu uğurda ölümsüzleşen şehitlerimize. Bin selam…
YOLDAŞLAR!
“Kurtuluşa Kadar Savaş” iradesine sahip olmayanların gerçeği de ortadadır. Tasfiyeci solcular halkın ekmek ve adalet kavgasını düzen içine çekip pasifiz etmeye kalkarken Kürt milliyetçileri de faşizmle el ele kendi kaderini tayin hakkının üstünde tepinmektedir.
Ülke içinde faşizmle el ele verenler de, bölgede ABD emperyalizmi ve onların katil çeteleriyle işbirliğine
girenler de halkların lanetiyle karşılaşacaktır.
Bilinmelidir ki, emperyalistlerden “özgürlük” bekleyenler iflah olmaz kölelerdir. Faşistlerden “barış” umanlar da yılgınlardır. Hiç kuşku yok ki, halkları emperyalizmle uzlaşmaya, faşizmle kardeşleşmeye çağıranların akıbeti, halk düşmanlarının suç ortağı olmaktır.
HALKIMIZ!
ABD emperyalizmini “özgürlük havarisi” sayanlara
sorun: Emperyalizm tarih boyunca hangi halka, nere
de, ne zaman “özgürlük” sağlamıştır? Eli kanlı faşistleri
“barış havarisi” sayanlara sorun: Halk düşmanlığının
cisimleşmiş hali olan faşizmin varoluş amacı, işlevi tarihi boyunca ne olmuştur?
Faşizm konusunda herkesin bildiği basit gerçeği yineliyoruz: Faşizmle barış olmaz, faşizme karşı direnilip savaşılır. Faşistlerle el sıkışılmaz, faşizmin halka kalkan kanlı elleri kırılır.
Bu tarihsel gerçeklere rağmen halk güçlerini emperyalizmle işbirliğine, faşistlerle kardeşleşmeye
çağıranların, burjuvaziye boyun eğmeyi vaaz edenlerin yüzlerine tükürün.
YOLDAŞLAR!
Biz varsak devrim vardır. İşte bu yüzden AKP ve
MHP faşizmi, kendi yasalarını da çiğneyerek devrimci
tutsakları Kuyu Tipi tecrit hücrelerine kapatıyor.
Saldırılarla, yalanlarla, yasaklarla, tutuklamalarla devri-
min sesini boğmaya çalışıyorlar ki halka ulaşmasın.
Saldırılar şu ya da bu faaliyetlerimizi aksatabilir ama bunlara direnişlerle karşılık verdiğimiz oranda ilerleyişini durduramazlar. Durduramıyorlar. Kuyu Tipi hücrelerden mücadele alanlarına direnip savaşıyoruz. BİZ varsak devrim vardır.
Devrim, halkımızın her türden hak ve özgürlük arayışının içindedir. Halkın yaşadığı her sorunda, açlığa mahkûm edilenlerin ekmek talebinde, depremlerde, sellerde, iş cinayetlerinde ölüme mahkûm edilenlerin adalet arayışında devrim vardır. Devrimcinin görevi, halkın bağrında yanan devrim ateşinden düzeni tutuşturacak yangını örgütlemektir.
Halkı ezen, sömüren, acı çektiren halk düşmanlarından hesap sormanın tek yolu devrimciliktir.
Çağrımız halk saflarında herkesedir. Ekmeğimizi savunmak için birleşip örgütlenelim, adalet için direnip savaşalım, kendi kaderimizi tayin ederek ülkemizin bağımsızlığını kazanalım, devrimci halk iktidarını kuralım.
Devrim işte bunlar için vardır.
Devrim BİZ varsak vardır.
Ve biliyoruz ki, bu topraklarda halk olduğu sürece devrim de var olacaktır. İşte bizim yok edilemeyen gerçeğimiz budur. Dayı’nın dediği gibi, “Biz bu toprakların insanıyız. Halkız. Halktan biriyiz. Halkın öncüsüyüz.”
YOLDAŞLAR!
“Amerikan Yüzyılı’ndan bahsedenlerin bugün “Amerika’yı Yeniden Büyük Yapma” noktasına gelmesi,
“Tek Kutuplu Dünya” yaygarasından “Çok Kutupluluk”
noktasına gelmiş olmaları, eşitsiz gelişim yasası ve
yapısal krizlerin dışa vurumudur. Emperyalistlerin
kendi içlerinde ve kendi aralarındaki çelişkileri derinleşerek sürecektir. Bununla birlikte, çağrımızı belirleyen
emperyalizmle halklar arasındaki temel çelişkidir. Bu
gerçeği karartmak için at iziyle it izi her zamankinden
daha çok birbirine karıştırılmaktadır. “Modernite”,
“Paradigma” martavalları bunun için uydurulmaktadır.
Bize düşen, halkların devrim ve sosyalizm bayrağını
yükseklerde dalgalandırmaktır.
“Kurtuluşa Kadar Savaş” anlayışımızı halka taşımanın, siyasi gerçekleri açıklamanın yaratıcı yollarını inşa
ederek dünya halklarının umudunu da güçlendirmektir.
Halklar birbirinden öğrenir. Tıpkı Vietnam halkının
“Askeri Sanat”ından öğrenen Filistinli direniş güçlerinin Gazze mevziisinde savaşması gibi. “Kurtuluşa Kadar Savaş”mak en kadim halk gerçeğidir ki bu gerçeğin dışına düşenler halk saflarının dışına düşerek burjuvazinin safına geçmiş demektir.
YOLDAŞLAR!
Geleceği kazanmanın yolu, “Kurtuluş Kavgada, Zafer Cephe’de” sorumluluğumuzun gereğini her koşulda yerine getirmektir. Nerede olursak olalım, Kuyu Tipi hücrelerde ya da herkesin geri çekildiği mücadele alanlarında, tek başımıza kalsak da bize düşen “Kurtuluşa Kadar Savaş” gerçeğimizi somutlamaktır.
Her alanda “Ekmek ve Adalet İstiyoruz” diyen halk kesimlerinin örgütlü gücünü yaratarak faşizmin üstüne yürüyelim.
Mahir Çayan’ın dediği gibi:
“Varsın bütün oklar üstümüze yağsın. Biz doğru gördüğümüz bu yolda sonuna kadar yürüyeceğiz…”
Hiç unutulmasın ki; zalimin zulmüne son verecek olan halkın örgütlü gücüyle birleşmiş devrimci şiddettir. Halkın da bir adaleti olduğunu halk düşmanlarına Bgösterelim ki halkın adaleti demek, aynı zamanda halkın haysiyeti ve geleceğinin kutup yıldızı demektir.
Devrim yürüyüşümüzü o yıldızın şavkında sürdürüyoruz.
Selam olsun, devrim yürüyüşümüzün adımlarını atan, içerde ve dışarda direnip savaşan yoldaşlarımıza.
Selam olsun, devrim yürüyüşümüzün ölümsüz rehberi olan şehitlerimize. BİN SELAM!
MAHİR, HÜSEYİN, ULAŞ
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!
(Özgür Tutsakların bu tarihi açıklaması, Halk Okulu dergisinin 24 Ağustos 2025 tarihli 302. sayısında yayınlandı.)