ABD Eski Başkanı Donald Trump, İsrail bombaları altında Filistinliler katledilirken “Filistin şiddete son vermeli” diye açıklama yaptı.
Bu açıklama zaten “dengesiz” bir eski ABD başkanının kişisel açıklaması olarak görülemez. Bu açıklama, aslında emperyalist dünyanın tümünün düşüncesini yansıtıyor.
Sadece emperyalist basının bu son saldırıları nasıl verdiğine bakmak da bize bunu göstermeye yeter.
Emperyalist ABD, Avrupa basınını izleyen herhangi biri, saldıran kim, saldırılan kim, bunları pekala karıştırabilir.
Şurası açıktır: İşgal, abluka ve katliama karşı, şiddet ve misilleme meşrudur…
Gazze, Batı-şeria ve Doğu Kudüs’de 5 milyonu aşkın Filistinli yaşıyor.
2020 yılında Filistin yönetimine bağlı Merkezi İstatistik Kurumu tarafından yapılan açıklamaya göre, işgal ve abluka altındaki Filistinlilerin nüfusu 5.2 milyon.
İsrail ablukası altındaki Gazze’de yaşayan Filistinli nüfusu: 2.1 milyon.
İsrail işgali altında yaşayan Doğu Kudüs ve Batı Şeria’nın nüfusu: 3.1 milyon.
Düşünün, 5 milyonluk bir halk, işgal ve abluka altında yaşıyor.
Hangi hakla, hangi hukukla?
Bu kadar da değil.
Bütün olarak Filistin halkına yaşatılanlara bakalım.
Yine Filistin Merkezi İstatistik Kurumu’nun verdiği rakamlara göre, bugün dünyadaki Filistinli nüfusu 13.7 milyondur.
Bunun 5.2 milyonu işgal ve abluka altında.
6.2 milyon Filistinli ise, Suriye, Lübnan, Ürdün başka olmak üzere çeşitli Arap ülkelerinde sürgünde.
738 bin Filistinli de dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış durumda.
Bütün olarak işgal ve abluka altında ve sürgünde yaşamaya mahkum edilen bir halktan sözediyoruz.
Dünyada hiçbir hukuk, bir halka bunu reva göremez.
Dünyada hiçbir güç, bir halka bunları yaşatamaz.
Gazze Sağlık Bakanlığı, 8 Mayıs’ta yaptığı açıklamada 3-8 Mayıs arasında İsrail’in düzenlediği saldırılarda 14’ü çocuk 53 kişinin hayatını kaybettiğini, 300’den fazla kişinin de yaralandığını duyurmuştu.
11 Mayıstan itibarenki saldırılarda da yine onlarca Filistinli katledildi.
Sadece dökülen bu kan bile, Filistinlilerin misilleme hakkını doğurur.
Ama Filistin halkı, toprakları işgal edildiği andan itibaren, işgalciye karşı silahlı ve silahsız yer yöntemle direnme ve savaşma hakkına sahiptir.
Filistinlilere toprağınızı “barışçıl” yolla savunun, haklarınızı “barışçıl” yollarla elde etmeye çalışın diyemez. Derse bu kara mizah olur.
Kimse, bir halkın kendi topraklarının ve halkının özgürlüğü için savaşmasını ve şiddete başvurmasını kınayamaz, mahkum edemez.
Zorla işgal edilen topraklar, zora karşı zorla işgalden kurtarılacaktır.