SES (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası) Merkezi Yönetim Kurulu, ölüm orucundaki Grup Yorum üyeleri Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’in zorla müdahale için rehin alınmasına karşı bir açıklama yaptı.
SES tarafından yapılan açıklamada, zorla müdahalenin insan hakkı ihlali ve daha ötesi işkence olduğu belirtilerek, bu politikaya son verilmesi istendi.
Açıklamada, doktorlara da çağrı yapılarak, “mesleki ve etik değerler dışında davranmamaları” vurgulandı.
Aşağıda SES tarafından yapılan açıklamanın tam metnini sunuyoruz (altbaşlıklar tarafımızdan konulmuştur):
SES AÇIKLAMASI:
Açlık grevindeki Grup Yorum üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek’le ilgili olarak Halkın Hukuk Bürosu tarafından yapılan açıklamada 11 Mart Çarşamba günü, gece saat 03:00 sularında Helin Bölek’in ve İbrahim Gökçek’in kaldıkları eve polis baskını düzenlenmiş ve Helin Bölek ve İbrahim Gökçek rızaları dışında, zorla … Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yerleştirilmişlerdir.
“Zorla besleme” insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelenin bir biçimidir.
İçeride ve dışarıda gördükleri baskıları gerekçe göstererek başlattıkları ölüm orucunun 266. gününde olan Bölek ve 269. gününde olan Gökçek’in evden alınıp ‘zorla’ götürüldüğü gelişmeleri kaygıyla takip ediyor, ‘zorla beslenme’nin bir insan hakkı ihlali olduğuna tekrar vurgu yapıyoruz.
Her tür açlık grevinin sağlık ile ilgili kısa ve uzun vadede geriye dönüşü olan ya da olmayan sorunlara yol açacağını biliyoruz. Mesleğimiz gereği insan sağlığının iyilik halini en üst düzeyde tutmak temel ilkemizdir.
Ancak biz sağlık emekçileri biliyoruz ki açlık grevi yapan kişinin isteği dışında, zorla yapılan müdahaleler ve ilk beslenme sırasında yanlış tıbbi bakım da ölüm ve sakatlık riskini artırmaktadır. Bilinçli olarak ve gönüllülük temelindeki bir redde karşı zorla besleme uygulanması, bu yönde talimat verilmesi ya da buna yardımcı olunması kabul edilemez. Malta Bildirgesi’ne göre karar verme yeterliği olan bir açlık grevcisinin kendi isteğine aykırı olarak enteral ya da parenteral beslenmesine yönelik her tür müdahale “zorla besleme” sayılır.
Zorla besleme etik açıdan hiçbir zaman kabul edilemez. Kişinin yararı gözetilse bile tehdit, zorlama, güç ya da fiziksel kısıtlamalar eşliğinde uygulanan besleme insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelenin bir biçimidir. Bunun kadar kabul edilemez bir uygulama da diğer açlık grevcilerini sindirmek ya da açlık grevini sonlandırmaya zorlamak amacıyla başka tutukluların zorla beslenmesidir.
“Kişilerin muvafakatı olmaksızın herhangi bir sağlık müdahalesinin yapılması mümkün değildir.”
Dünya Tabipler Birliği Malta Bildirgesi uyarınca kişilere zorla müdahale edilmesi etik ilkelere aykırıdır. İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’nin 5. maddesi: “Sağlık alanında herhangi bir müdahale ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden/onam vermesinden sonra yapılabilir.” uyarınca da kişilerin muvafakatı olmaksızın herhangi bir sağlık müdahalesinin yapılması mümkün değildir.
Bilinci kapalı veya iradesini ifade edebilme durumunda değilse, aydınlatılmış onamı mümkün olan her durumda yasal temsilcisinden alınmalıdır. Yasal bir temsilcinin olmadığı ve acil tıbbi müdahalenin gerektiği durumlarda, daha önceden hastanın bu müdahaleye onam vermeyi reddettiğini gösteren bir ifadesi yoksa hastanın onamı verdiği varsayılarak tıbbi müdahale yapılabilir.
“Sağlıkçılar… öncelikle hastalarına karşı sorumludurlar.”
Açlık grevcileriyle ilgilenen sağlıkçılar otoriteye karşı sorumlulukları ile hastalarına karşı sorumlulukları arasında da bir ikilem yaşayabilirler. Ancak bilinmelidir ki öncelikle hastalarına karşı sorumludurlar.
Sağlıkçılar değerlendirmelerinde tarafsız olmalı, üçüncü kişilerin kararlarını etkilemesine, gereksiz girişimler gibi etik dışı uygulamalar için baskı yapmasına izin vermemelidir.
Sağlıkçılar tüm bilgi ve becerilerini tedavisini üstlendikleri kişilerin yararına kullanmalıdır. Buradaki yararlılık; “zarar vermeme” veya “önce zarar vermeme” ile uyumlu bir yararlılıktır.
Bu iki kavramın dengede olması gerekir. Yararlı olmak, bireylerin iyiliğini istemenin yanı sıra isteklerine saygı göstermeyi de içerir. Zarar vermemek ise sadece kişinin zarar görmemesini ya da en az zarar ile kurtulmasını sağlamak değil, aynı zamanda zihinsel açıdan yetkin insanları zorla tedavi etmemek, açlık grevini sonlandırmaya zorlamamak anlamına gelir. Sağlıkçılar, mesleki değerler ve etik ilkeler dışında davranmaya zorlanmamalıdır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası olarak etik ve mesleki değerlerimizi ve ilkeleri her koşulda savunacak ve bunları savunan sağlık emekçilerinin yanında olacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Açlık grevcilerinin sağlığından sorumlu olan hekimleri açlık grevcilerin izlenmesinde ilgili hekimlere rehber niteliğindeki Malta Bildirgesi’ne uygun davranmaya çağırıyoruz.
“Zorla besleme işkencedir”
Hastanelerde zorla tutma, hele hele zorla besleme gibi bir müdahalenin işkence olduğunu tekrar belirtiyoruz. Uluslararası sözleşmeler ve bildirgeler çerçevesinde tedaviyi red eden açlık grevcilerinin hastaneden evlerine gitmesine olanak verilmesi gerekmektedir.
Açlık grevcilerinin sağlık durumunun ve olası hak ihlallerinin yakından takipçisi olmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.