Aslında sokak aralarında, duvar kenarlarında evsiz barksızların kaldıkları eğreti çadırlara alışkındır da Parisliler, tam Strasbourg St Denis metrosunun başında, birinci kemerin altında bu çadırı görenler şaşkınlıktan kendilerini alamıyorlar.
Neyin nesiymiş bu çadır diye yaklaşınşa hemen oracıkta, bir imza masasının başında, sımsıcak gülümsemesi ve bitmez tükenmezmiş gibi gelen enerjisiyle genç bir kadın, Zehra çıkıyor karşınıza; Zehra Kurtay.
Hem gazeteci hem de devrimci bir aktivist Zehra.
Üçü Kurtuluş ve Mücadele dergilerindeki gazetecilik faaliyetleri olmak üzere dört defa gözaltına alınıp sorgulanmış ülkesinde. Toplam 7 yıllık bir cezaevi yaşamı bırakmış yurt dışına çıkmak zorunda kaldığında arkasında.
Sadece cezaevi mi? Aynı zamanda 2000 Ölüm Orucu Direnişçisi de Zehra. Ümraniye Cezaevinde 185 gün açlığa yatmış. Üstelik de zorla müdahale sırasında sakat kaldığı içi sağlık
sorunları nedeniyle tedavi amaçlı bırakılanlardan biri.
Tedavisi bitmeden yeniden cezaevine gönderilmek istendiği için mecburen yurt dışına çıkarak Fransa’ya geliyor, kısa sürede oturum sorununu çözerek hem tedavisine hem de faaliyetlerine burada devam ediyor.
Ancak burada da baskılar yakasını bırakmıyor, yürüttüğü demokratik faaliyet terör kapsamına sokularak, 2012 Yılında tutuklanıyor ve tam dört yıl boyunca, tek kişilik bir hücrede kalacağı Fleurie cezaevine konuluyor.
Cezaevi çıkışı bildik hikaye işte; var olan oturumunun iptali, gözaltı, kampa kapatma, Türkiye’ye iade.

Avukatlarının ve dostlarının çabasıyla Türkiye’ye iade son anda engelleniyor ama yasal hakkı olan oturma hakkı elinde alınıyor.
Hiçbir yasal dayanığı olmamasına rağmen şimdi deTürkiye yerine sömürgelerden birine gönderilmek isteniyor Zehra Kurtay.
O nedenle 3 Temmuz günü bu meydana kurmuş direniş çadırını.
O kadar alışkın ki direnmeye o.
Bir görseniz sanki hep bu iş için yaratılmış gibi.
Bir solukta, öylesine, sıradan bir şeyden bahseder gibi anlatıveriyor mücadele dolu yaşam hikayesini.
Önüne koyduğu masada topluyor destek imzalarını.
Sadece oturum hakkının geri verilmesini ve üçüncü bir ülkeye gönderilme kararının iptalinden başka bir şey istemiyor o.
O kadar ilgi çekiyor ki o çadırı ve masası.
Hele de çadırın önüne astığı “Oturum Hakkı İçin Açlık Grevindeyim” pankartı.
Ben orada iken yoldan geçmekte olan dört kişi gelip attı destek imzalarını. İmzaya mı ihtiyacınız var diye sorarak hem de.
Yolunuz düşerse bir uğrayıverin sizler de Paris’in göbeğindeki bu direniş çadırına.
Hem 53 Yaşındaki boyun eğmez bir kadınla tanışmış olursunuz hem de bir imza verip haklı mücadeleye desteklerinizi sunarsınız.
Yazan: Yasemin Aygül