İlker Şahin;
5 Kasım 2018’den bu yana oturum hakkı için direniyor. Kah Köln’de Yabancılar Dairesi önünde, kah Düsseldorf’da İçişleri Bakanlığı önünde eylemler yaparak, direniş çadırları açarak, oturum hakkı için, en meşru hakkı için mücadele ediyor.
İlker Şahin bu mücadelede yalnız değil.
Bu sorunu yaşayan sadece o da değil zaten.
Oturum hakkı,
emperyalist devletlerin polisinin elinde, adeta bir tehdit ve şantaj aracına dönüşmüş durumda.
Düzenin hoşuna gitmeyen düşünceleri taşıyanlar, düzenin hoşuna gitmeyen eylemleri yapanlar, kısacası emperyalist kapitalist düzene boyun eğmeyenler, bu şantaja hedef oluyorlar.
Emperyalist devletin polisi, yabancılar dairesi, diyor ki,
“ya bizim istediğimiz gibi olursunuz, ya da oturum hakkınızı elinizden alırım.”
İlker Şahin ve Deniz Yıldız başlattılar bu direnişi.
Ancak zaman içinde başka direnişçiler de katıldılar.
Haydar Demiray, Hasan Hüseyin Köse, Faruk Ereren, Mesut Demirel… direniş önlüğünü giyerek Bakanlık önünde, Yabancılar dairesi önündeki eylemlere katıldılar.
ÖNCE VERİLEN HAK SONRA GASP EDİLDİ?
NEDEN?
Gerek İlker Şahin, gerekse de Deniz Yıldız, Alman devletinden daha önce oturum hakkı aldılar. Ancak oturum hakları, daha sonra yine Alman devleti tarafından hukuksuz olarak gasp edildi.
Peki neden diye sorulacak olursa?
Gerekçeler, burjuva demokrasisinin haklar ve özgürlükler alanında ne kadar geriye düştüğünün açık kanıtıdır.
Yukarıda adı geçenlerin oturum haklarının gasp edilmesine neden olan büyük suçları şunlardı:
Irkçılığa karşı çıkmak,
Pikniğe et götürmek,
Grup Yorum konseri düzenlemek,
Başsağlığına gitmek,
Irkçı çete NSU’ya karşı eylem izni almak,
Derneklere gitmek,
ırkçlığa karşı gösteriye katılmak…
Üç yıldır süren direnişte zaman zaman çeşitli kazanımlar da elde edildi.
30 Km. sınırı ihlal gerekçesiyle yazılan tüm cezalar iptal edildi örneğin.
Deniz Yıldız’a oturum hakkını kısmen de olsa vermek durumunda kaldılar.
Şimdi para cezasını yeniden gündeme getiriyorlar.