Öcalan’dan teslim olun çağrısı

Kürt milliyetçi hareketin hapishanedeki lideri Abdullah Öcalan bugün bir süredir beklenen, teslimiyet ve PKK’nin kendini feshetme sözünü yerine getiren çağrıyı yaptı. DEM milletvekilleri aracılığıyla çağrıyı PKK’ye ve bileşenlerine iletti.
Çok büyük ve tarihi bir olaymış gibi sunulmaya çalışılan bu mesaj tabii ki tartışılacaktır.
Çağrının hiç bir tarihi önemi olmadığı gibi halklar açısından hiç bir bağlayıcılığı yoktur. Kaldı ki yeni bir şey de yoktur. Direnmeyi literatüründen silmiş, onlarca yıldır bir şekilde silahları bırakmak için pazarlık yapan, hatta silahını silahları bırakmak için kullanan, her seferinde sürekli olarak taleplerini kırpan, PKK’nin isteğini ilk defa böylesine açık ve net ifadelerle dile getirilmesi vardır.
Çağrı halkın hiçbir sorununa çözüm ve perspektif sunmadığı gibi faşizmi aklayan, meşrulaştıran hatta demokratikmiş gibi gösteren bir içeriğe sahip. “Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.” cümlesiyle artık kürt halkının mücadele etmesi için gerek kalmamıştır, silaha sarılmasını gerektirecek bir ulusal baskı söz konusu değildir, ifade özgürlüğü ve tüm özgürlükler artık yasaklanmadığından… silahlar bırakılmalıdır diyor çağrıda. Ve bu yalana halkın inanması bekleniyor…
Bu çağrı daha önce faşizmden duyulmaya alışılmış bir çağrıdır. Esasen çağrı yine faşizmindir. Sadece kaleme alan veya gelen heyete okuyan, hatta DEM heyetine vermesi için eline tutuşturulan kişi Abdullah Öcalan’dır.
Sonuç olarak faşizm isteği doğrultusunda bir mesajdan milim sapmış bir çağrıyı bırakın dışarıya duyurulmasını kaleme alınmasına dahi izin vermez. Faşizmin lugatında “APO KARTI” tanımının olması boşuna değildir. Çünkü ne zaman ihtiyaç duysa açıklama yaptırdığı veya mesaj kaleme aldırdığı veya ziyaretçileri aracılığıyla faşizmin politikalarına yedeklenilmesi telkinlerini dışarıya gönderdiğinin yakın geçmişimizde bir çok örneği var. Evet AKP faşizminin isteği doğrultusunda dışarıya gönderilen bu çağrı ile bir yandan AKP faşizminin eli güçlendirilirken, diğer yandan ideolojik önderliğini ABD emperyalizminin yaptığı tasfiye ve teslimiyet çizgisine uygun bir şekilde ülkemizde PKK’nin feshi gündeme getirilmiş oluyor. Çağrı yapılması için başlatılan sürecin başlangıcı Bahçeli tarafından yapılmıştır ancak proje emperyalizmin projesidir.
“Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır” cümlesi kullanılırak Öcalan aracılığıyla ÖZETLE PKK’ye koşulsuz teslim olun, kendinizi fesh edin! çağrısı yapılmıştır. Faşizmin posta güvercini Sırrı Süreyya Önder’in çağrının okunmasının ardından can hıraş yaptığı “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi; demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.” ilavesinin hiç bir hükmü yoktur. Belirleyici olan yazılı mesajdır. Ülkemizde demokratik siyaset yolu yoktur. Halkımızı yoksulluğa, açlığa, sefalete mahkum eden, katliamcı, yağmacı, soyguncu… ulusal, kültürel, sosyal, ekonomik her türlü baskıyı halka uygulayan faşizm vardır.


Öcalan’ın PKK’ye yaptığı çağrının üzerine bir de elinde yüzbinlerce insanın kanı olan Erdoğan’a ve Bahçeli’ye teşekkür etmesi halkımıza yapılmış hakarettir.
Yazımızın başında bu çağrı çokça tartışılacaktır dedik evet. Tekrar etmek gerekirse
Halkımız için bu çağrının bir hükmü yoktur.
Yeni hiç bir şey yoktur. Faşizm aynı faşizmdir. Kürt halkının gördüğü ulusal baskıda bir değişiklik yoktur. Halen yok sayılan, dili yasaklanan ulusal baskı görün kürt halkı gerçeği vardır. Yıllardır “silahların gömülmesi” siyasetinin doğal sonucudur yaşanan.
Emperyalizmin ideolojik önderliğini yaptığı teslimiyet ve tasfiye sürecinin geldiği noktadır bu çağrı. Kürt halkının ödediği bedellere yapılmış bir diğer ihanetten öte hiç bir anlamı olmayan bu çağrı faşizmin kaderini değiştirmeyecektir….

Sosyal ağlarda paylaşın