NEWROZ, SARAYLARA KARŞI ZAFERİ KAZANABİLECEĞİMİZİN TARİHSEL KANITI!

Ortadoğu halklarının binlerce yıllık başkaldırı ve direniş geleneğidir Newroz.
26 yüzyıl önce Mezopotamya’yı kan gölüne çeviren, sömürücü, zorba Asur krallığına, Asur’un kralı zalim Dehak’a karşı demirci Kawa önderliğinde ayaklanan halk, Dehak’ın iktidarını yıkar. Newroz, Asur Krallığı’na karşı kazanılan zaferle başlayan bir gelenektir.
Newroz “yeni gün”dür.
“Yeni”lik, zulümden kurtuluş, özgürlüğe kavuşmadır.

Newroz, zorbalığa karşı kazanılmış bir zaferdir.
Her büyük zaferde olduğu gibi, bedellerle kazanılmış bir zaferdir.

Demirci Kawa’nın başkaldırısıyla kazanılan zaferin sonrasında da, yeni Dehaklar hiç eksilmedi tarih sahnesinden.
Ortadoğu’dan Afrika’ya, Asyşa’dan Avrupa’ya, tarih, nice krallar, şahlar, padişahlar gördü.
Kawalar da hiç eksilmediler.

Halklar zalimlerin, zorbaların iktidarına, saltanatına karşı birliğinin, kardeşliğinin, kurtuluş umudunun bir simgesi olarak Newroz’u hep yaşattılar, hep kutladılar.
Çünkü o savaşan halkların zaferinin müjdecisi, kanıtıydı.
Padişahlar, sultanlar, sonrasında emperyalistler ve işbirlikçileri, hep korktular Newroz’dan.
Yasakladılar, yok saydılar.
Çünkü halklar arasında kardeşliğin pekişmesinden, halkların karşılarına birlik olup çıkmalarından,
Newroz ateşlerinin bir gün kendilerini de yakmasından korktular.

ÜLKEMİZDE DE NEWROZ, AYNI KAVGANIN BİR PARÇASIYDI!

Oligarşi onyıllar boyunca yok saydı Newroz’u. Yok saydırdı.
Halkın kültüründe yaşıyordu ama halkın siyasi hayatında neredeyse yoktu..

Zulüm, Newroz’u, kanla, baskıyla, yasakla boğmuştu ülmekizde de.
Devrimci mücadelenin ve bunun yanında Kürt ulusal mücadelesinin gelişmesine paralel olarak Kürt halkının ulusal bilincinin gelişmesiyle, Newroz kutlamaları, ulusal mücadele açısından çok daha özel bir yere sahip olmaya başladı.
80’li yılların sonlarından itibarden Newroz, siyasi mücadelede özel bir anlam ve yer kazandı.
Kürt, Türk, Arap her milliyetten halklarımızın birlik, kardeşlik ve mücadele sloganlarını birlikte haykırıp, mücadeleyi yükselttiği bir güne dönüştü.
Bu dönüşümle birlikte, oligarşinin Newroz’a yönelik baskı ve zulmü arttı. Jatliamlarf başvurmaya başladı.
Örneğin, 1992 Newroz’unda kutlamaların yapıldığı bir çok yerde halkın üzerine ateş açarak tam bir katliam uyguladı.
Ama halkların bilincinden silemezdi artık Newroz’u.
Katliamlar pahasına da olsa, Newroz’un kutlanmasını engelleyemezdi.
Bunu görünce, oligarşi bu kez, 1994’ten itibaren, Newroz’u sahipleniyor görünüp içini boşaltmaya çalıştı.
DEVLET olarak düzenledikleri resmi toplantılarla, şölenlerle halklarımızın birlik, kardeşlik ve mücadele günü Newroz’un içini boşaltmaya, 1 Mayıs için yapmaya çalıştıkları gibi onu da sadece bir “bahar bayramı”na dönüştürmeye çalıştılar.
Newroz günlerinde, “Türk Dünyasında Nevruz ve Uluslararası Bilgi Şöleni” gibi etkinliklerle Newroz’u sahiplenmeye çalıştılar.

Newroz’u yasaklama ve ona paralel içeriğini boşaltma politikası, Demirel’den Ecevit’e, Çiller’den Tayyip’e kadar, hiç değişmeden devam ettiriliyor.

Tüm bu içini boşaltma çabalarının karşısına, Newroz bir kavga günüdür anlayışıyla çıkabiliriz.
Newroz’u, amacına, içeriğine uygun olarak kutlamak, hakkımızdır.
Zafer, savaşan direnen halkların olacaktır.

Sosyal ağlarda paylaşın