Kadıköy’de akşam saatlerinde bir faşist rıhtımda sokak müziği yapan 30 yaşındaki Cihan Aymaz’ı istediği türküyü çalmadığı gerekçesiyle katletti. Görgü tanıklarının anlatımına göre Cihan Aymaz’a “ölürüm Türkiyem” şarkısını söylemesini isteyen katil, isteği karşılanmayınca bıçağını Cihan Aymaz’ın kalbine saplıyor. Bu alçak saldırı sonucunda yapılan tüm müdahalelere rağmen Cihan Aymaz kurtulamadı.
AKP faşizminin ülkemiz insanının bir kısmını soktuğu ruh halinin şüphesiz bu cinayette etkisi vardır. Faşizmin kendinden olmayana düşmanlaştırma merkezli politikası benzer katliamların yaşanmasına sebep olmuştu ve daha da olacaktır.
Bu yaşanan cinayet açık olarak ilerici müzik yapan bir müzisyene yapılmış aleni bir katliam olarak ele alınması gerekiyor.
AKP faşizmi şövenist ve ırkçılıkla kürt düşmanlığı yaratmaya çalışırken, bu politikayı ters yüz edecek devrimcilere karşı da terör demagojisi yapıyor, her türlü baskıyı hukuksuzluğu uygulamaktan çekinmiyor. Düzen siyasetinde gündem ne kadar yoğun olursa olsun, rakipler birbirlerini yeseler bile devrimciler üzerindeki baskıların aralıksız sürer. Devrimcilere nefes almaya müsade etmemek amacıyla yapılan her türlü hukuksuzluğun, keyfiliğin, sebebi faşizmin bu politikalarının başarılı olması içindir.
Faşist katiller, tecavüzcüler, halk düşmanları halka karşı ne suç işlerlerse işlesinler cezalandırılmazlar. Cezasızlık artık burjuva medyada dahi dile getirilen ülkemiz gerçeğidir.
Dün Onur Şener bugün Cihan Aymaz… peki yarın?
Cezasızlık hatta mükafatlandırılan katiller arttıkça, benzer saldırıların artmaması şaşırtıcı olurdu. Faşizmin yaratmak istediği durum tam da budur. Bu politikanın sonucu olarak devrimcilere, kürtlere, ilericilere karşı, Cihan Aymaz’a yönelik saldırılara benzer saldırılar yaşanacaktır. Özetle örgütlü veya örgütsüz benzer saldırıların tamamının sorumlusu AKP faşizmidir.
Halkın, ilericilerin, sanatçıların, her meslekten aydınların faşizmin saldırılarından korunmak için, katledilmemek için örgütlenmesi gerekir. Örgütlenerek, artık savunmadan çıkıp faşizmi yok etme hedefli mücadele çizgisinde olması yaşamsal önemdedir. Artık faşizmin kurbanı değil celladı olmaktan başka yolun kalmadığı gerçeğinin bilinçlere kazınması zorunluluktur.