Her sene mevsimlik işçi sezonunda devrilen arabalarda ölüm haberleri duyarız. 10 kişilik arabaya 25 kişi bindirilir balık istifi gibi. Sonra araba şarampole yuvarlanır 5’er 10’ar ölür işçiler. Kimse yargılanmaz. Kimse hapse girmez. Mevsimlik işçilerin kaderiymiş gibi ölen öldüğüyle kalır, çark dönmeye devam eder. Mardin’den, Diyarbakır’dan, Batman’dan yüzlerce km yol yaparak geldikleri Sakarya, Samsun, Giresun, Sinop gibi illerde fındık, çay gibi işlerde en kötü koşullarda çalışırlar. Mevsimlik işçilerin öyle çok büyük yevmiyelerle çalıştıklarını zannetmesin kimse Ancak ailecek çalıştıklarında dişe dokunur bir kaç kuruş ellerine geçer veya geçmez. Kışlık ihtiyaçlarını, çocuklarının okul ihtiyaçlarını belki karşılayabilirler hepsi o.
Her sene göğüs gerdikleri zorlukların en alçakçası ise ırkçılıktır. LİNÇ saldırılarıdır. Kürt düşmanlığı, Suriye’li düşmanlığının pompalandığı, devlet eliyle şövenizmin hortlatıldığı ülkemizde bu saldırılar ne ilktir ne de son olacaktır. Bundan önce defalarca linç ederek şehri terk etmek zorunda bırakılan kürt işçiler, Suriyeli işçilerin haberlerine rastlamıştık. İşçiler uğradıkları linçle kalmışlardı, linççiler gözaltına bile alınmamıştı.
Sakarya’da Mardin’li kürt işçi grubuna saldırı yaşandı. Yaşanan saldırı görüntüleri büyük tepkiye yol açtı. Özellikle bir kadına atılan yumruk büyük öfke topladı. Ve henüz işçilere saldıranların gözaltına alındığına dair bir haber elimize ulaşmadı. Bu da yaşanan saldırıyı münferit bir kaç ırkçının saldırısı olmaktan çıkartıp devlet eliyle korunan saldırı haline getiriyor.