Almanya’da aşı dayatması, bir adım daha ileriye taşındı.
Restorant ve kafelerde, müşterilere aşı kartı soruluyor. Aşı kartınızla birlikte kimliğinizi de göstermek zorundasınız. Öyle ya, “sahteciliğe” karşı önlem alıyorlar!
Daha önce sarı aşı kartları kabul edilirken, Alman Devleti, 1 Aralık 2021 tarihinden itibaren sarı aşı kartlarının kabul edilmeyeceğini açıkladı.
Bunun yerine, kartlarınızı eczanelere gösterip, yeni bir formatta çıkış almanız gerekiyor.
Böylece Almanya’da eczanelerin önünde kuyruklar oluştu.
Aşıyla ilgili dayatmalar bununla da bitmiyor.
Restorant ve kafelerde bir de “LUCA” diye bir uygulama var.
Yani Lokasyon Bildirim Uygulaması.
Birçok işyerinde girişte müşterilere bu uygulama dayatılıyor. Kabul etmezseniz restorant veya kafeye alınmıyorsunuz.
“Luca” olarak adlandırılan bu uygulama, kişinin o saat ve tarihte orada olduğunu belirten resmi kayıt niteliğinde. Gerekçe olarak “bulunduğunuz süre içinde herhangi bir korona olayı olmuşsa, size bildirilecek” deniliyor.
Hak ve Özgürlüklere Saldırı
Yukarıda bahsettiklerimiz aşı dayatmasının ve korona salgını nedeniyle hak ve özgürlüklere yönelik gündeme getirilen kısıtlamaların küçük bir bölümü. Fakat karşımızda halkların hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıran, halkların günlük hayatına dayatmacı bir biçimde müdahale eden büyük bir baskı politikası var.
Emperyalist sistemin ve tekellerin sahipleri, sistemdeki en temel sorunlardan biri olan sağlık sistemini değiştirmek, düzeltmek yerine, kendi kasalarına akacak paraları artırma peşindeler. Korona salgını karşısındaki tutumları da böyle; bütün hesapları, koronayı engellemek değil, tekellerin kasasına girecek kazançları artırmak üzerine yapılıyor. Politikalarını da ona göre belirliyorlar.
Emperyalistler Ne İstiyor?
Tekellerin karlarını artırmak, ve halklara, hak ve özgürlüklerin gasbını kanıksatmak peşindeler.
Korona söz konusu olunca, her türlü anti-demokratik uygulama yapılabilir!
Emperyalist yönetimler, bu iki amaç doğrultusunda, halkların temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıp dünyayı açık bir hapishaneye çevirme çabası içindeler.
Korona salgını, ne aşı sertifikalarıyla biter, ne “Luca” ile!
Böyle bir salgını önlemek, hiçbir inandırıcılığı ve bilimselliği olmayan bu yöntemlerle değil; halkçı yana bir sağlık politikasıyla, ücetsiz bin sağlık sistemi ile, kar amaçlı değil, koruyucu hekimlik sistemi ile mümkün olabilir.
Ne dediği belli olmayan, birkaç ayda bir birbiriyle çelişen acıklamalar yapan Dünya Sağlık Örgütü, ilaç tekellerinin ve emperyalist hükümetlerin planlarını uygulamakla yükümlü bir taşerondur.
Tekeller nasıl istiyorsa, hükümetler nasıl istiyorsa, öyle açıklamalar yapıyor.
Aşı bulununca sorun çözülecek diyen de oydu; 2021 sonunda bu sorun çözülür diye hüküm veren de…
Emperyalist faşist hükümetlerin korona salgını veya benzer sorunları çözemeyeceği, zaten çoktan kanıtlandı.
Onların sağlık sisteminin kendisi bir sorun zaten!