Kime göre, neye göre iyiyiz?

Siyasal iktidarların vazifesi neticede toplumu refah, güvenlik ve adalet içinde yaşatmaktır. 

Ekonomik şartların iyi olması, ileriyi görebilmek, girişimcinin, çalışanın risklerini bertaraf edebilmek ve de mutlaka ileriyi görebilmek…

Can ve mal emniyetini tesis etmek ve mesela Türkiye gibi bir ülkede iç ve dış terör faaliyetleriyle baş edebilmek…

Gayet tabii hem iyi bir ekonominin ve güvenliğin şartı hem de bütün meselelerden bağımsız olarak toplumun adalet içinde yaşayabilmesini temin etmek.

***

Ekonomide, güvenlikte ve adalette başarı izafidir. Kişiden kişiye göre değişir ve bilhassa iktidar imkanlarına yakın olanlar ve iktidar güvencesine sahip olanların eşiği ile bu imkanın uzağında olanlarınki farklıdır. Bu yüzden iktidarı eleştirenlere karşı kolaylıkla “Evine ekmek götürüyorsun, ülke de huzur içinde. Etrafa baksana, her taraf ateş içinde” denilmesi bundandır. Doğrudur… Kıyaslamaya kalkılırsa, sadece bugün değil on yıllardır daha iyi durumda olduğumuz birçok ülke vardır. Neticede 50 yıla yakındır dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde bulunuyoruz ve 40 yıldır da PKK ve benzeri irili ufaklı örgütlerle de başediyoruz. Şükür…

Öyleyse derdimiz ne?

Şu… Türkiye gibi potansiyeli yüksek bir ülkenin daha iyi şartlarda yaşaması imkanı vardır. Ve bunu talep etmek de bir başka vazifedir. En önemlisi de geleceği garanti altına almak ve dünyayla rekabette avantaj sağlamak talebi asla eksilmemelidir. Bugünümüze de şükür evet ama hayat bugünden ibaret değildir. Kaldı ki bugünümüze şükretmek, yani yetinmek de hiç tavsiye edilecek bir yol sayılmaz…

İyiyiz ama neye göre. Başarılıyız ama kime göre? Düne göre bazen iyi bazen sabit kalmak yetmez dünya diye bir gerçek var ve bütün göstergeler daha iyinin sadece mümkün değil, zaruri de olduğunu gösteriyor.

Türkiye bugün hukukun üstünlüğü kriterine göre dünyada bu ligde yarışan 126 ülke arasında 109. sıradadır. Dünya Adalet Projesi verilerine göre Türkiye temel hakları temin etmekte 2011 yılında 52. sıradayken gerileye gerileye bugün, yani 2019’da 109’a kadar geriledi.

Adalete erişebilirlikte 96, şeffaflıkta ise 94.sırada bulunuyoruz.

Başka rakamlar da var ama yukarıdakilerden farklı değil…

“İyiyiz, işler yolunda” demek birbirimizi teselli etmeye belki fayda sağlar ama tablo açıkça gösteriyor ki Türkiye’nin karnesi kırıklarla doludur. Adalet sistemimiz ve kamu yönetiminde şeffaflık giderek zayıflıyor. Böyle bir tabloda, ne kadar aksini söylersek söyleyelim bütün üniteler de dökülüyor demektir.

Ekonomide, başta enflasyon, kur, dış ticaret ve kişi başına düşen gelir olmak üzere rakamlar malum…

Üniversitelerin dünya ligine dahi giremediği gerçeği aşikar…

Orta öğrenimin ölçen PISA testindeki halimiz bakılacak gibi değil.

Bilimsel makale, patent sahipliği sıralamasında adımız bile geçmiyor.

Sivil toplum aktivitelerinden söz edecek mecalimiz yok.

Tıpta, bilişimde, yapay ya da kalıtsal zekanın hiçbir türünde esamemiz okunmuyor.

Adaleti sorunlu olan, yönetimi şeffaf olmayan bir ülkede bütün değerlerin düşük olması kaçınılmazdır. İşleri toparlamak için neresinden başlayacağımızı bilemem ama evvela buna niyet etmemiz ve tabii ki gerçeği kabul etmemiz şarttır.

04.03.2019 Pazartesi – KARAR

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.