“YA BİAT YA KELLE” demişti Zalim. Direnmişti Kerbeladakiler.
1342 yıl önceydi…
Hüseyin’in hakkı olan iktidar, Yezid ve arkasındaki haramiler tarafından gasp edildi.
Yezid, Hüseyin’e kendisine biat etmesini dayattı.
Hüseyin ve savaşçıları, teslim olmayı reddettiler.
Hüseyin ve savaşçıları ve aileleri, bugünkü Irak sınırları içinde kalan Kerbela bölgesinde Yezid’in ordusu tarafından kuşatıldılar.
Eşitsiz bir savaştı bu.
Binlerce kişilik Yezid ordusuna karşı, 72 kişilik Hüseyin’in ordusu.
Yezid’in ordusu, Hüseyin’i biat etmeye zorlamak için onları çölün ortasında susuz bıraktı. Çocuklar susuzluktan kırılmaya başladılar.
“Ölmek var, Yezid’e teslim olmak yok” dedi Hüseyin.
Saldırdı Yezid’in ordusu.
Hüseyin’in ordusundaki savaşçılar, birer birer zalimin karşısına çıkıp, son nefeslerine kadar savaştılar. En son Hüseyin çıktı zalimin karşısına. Oklar ve kılıç darbeleri altında şehit düştü.
72 kişi kılıçtan geçirildi.
680 yılının 10 Ekiminden bu yana bitmeyen bir acı, bitmeyen bir öfke, bitmeyen bir kindir Kerbela.
Dünün Yezidleri, iktidarlarını, düzenlerini sürdürebilmek için Kerbela’da vahşi bir katliam yaptılar. Bugünün Yezidleri, katliamcılıkta onları misliyle geride bıraktılar.
Nice katliamlar yaptılar halklara ve halkın yiğit öncülerine karşı.
“Ya biat, ya kelle” istiyordu Yezid.
Hüseyin’in üzerine yolladığı Komutanı Ömer’e talimatı böyleydi:
Ömer’e, Kerbela’ya varıp Hüseyin’e ulaştığında, ona önce “Yezid’e biat etmesini, biatı kabul eterse sorun kalmayacağını, ama eğer kabul etmezse, Hüseyin’in ve yanındakilarin başlarını keserek kendisine göndermesini emretti.
Bu sözü okuyunca aklımıza NATO’nun “Ya düşünce değişikliği, ya ölüm” kararı geliyor.
Yezid’in komutanının Kerbela’da Hüseyin’e “ya biat ya kellen” diye seslenişiyle, 19 Aralıkta, katliamcı subayların tutsaklara “ya teslim olacaksınız, ya öleceksiniz” deyişi ne kadar da birbirine benziyor.
O günden bu yana mazlumlar hep Kerbela’yı yaşıyorlar.
O günden bu yana, dünya halklarının yiğit öncüleri, vatanseverleri, devrimcileri, Kerbela’daki gibi direniyorlar.
Kaç Kerbela yaşadık bu topraklarda.
Karadeniz’de yaşadık, Suphiler katledildi.
Kızıldere de yeni bir Kerbela idi; Mahirler katledildi.
19 Aralık yeni bir Kerbela idi; 122 şehit verdik.
Yezidlerin günümüzdeki temsilcileri saldırmaya devam ediyor.
Ya teslimiyet ya ölüm diyorlar bize.
Devrimden sosyalizmden vazgeçeceksiniz diyorlar.
Günümüzün Kerbela direnişçileri “ya zafer ya ölüm” kararlılığıyla çıkıyorlar zulmün karşısına.
Sözün özü,
Yezidler hala iktidarda.
Hüseyin’in bayrağı hala yere düşmedi; Yezidlere karşı direniş sürüyor.
Bu nedenledir ki;
gün YAS TUTMA GÜNÜ değildir.
Gün, Yezidler’e karşı DİRENENLERİN YANINDA SAF TUTMA GÜNÜDÜR.