
İskandinavya(GHA)
İsveç’in Örebro şehrinde, Risbergska Yetişkin Eğitim Merkezi’nde 11 kişinin hayatını kaybetmesine ve birçok kişinin yaralanmasına neden olan silahlı saldırı, İsveç tarihinin en büyük kitlesel saldırısı olarak kayıtlara geçti. Tüm İsveç bu saldırıdan sonra şoka girdi, Benzer saldırıların hemen hepsinde olduğu gibi, polis yine yetersiz kaldı ! Olaya müdahale yine geç oldu. Öylesine ki ölenlerin kimliklerinin bile tespit edilmesi çok uzun zaman aldı. Bu durum kapitalist devletlerin örgütlenişinin halk için değil halka karşı olduğunu tekrar gösteriyordu.
İsveç basınını ve devlet katilin kimliğini açıklamak istemedi! Söz konusu bir ırkçı saldırıydı ve bu kişi İsveçli, 35 yaşındaki Rickard Andersson’du.
Soru İşaretleri ve Halktan Saklanan Gerçekler
Evet katil bir ırkçıydı. Katliamı gerçekleştiren katilin, tuvalete girmeden önce ve intihar etmeden önce ‘Avrupa’dan Defolun!” şeklinde bağırması kameraya yansıdı. İsveçli bir işsiz olan, Asperger sendromu tanısı konmuş katilin, nasıl olup da ruhsatlı 4 silaha sahip olabiliyordu? Üstelik katil, hayatı boyunca hiç çalışmamıştı. Tüm bu soru işaretlerinin yanı sıra, olayın gerçekleştiği andan itibaren katilin psikolojik sorunlu olduğu algısı yaratılarak, saldırının bir ırkçı saldırı olduğu gerçeğinin üzeri kapatılmak istendi…
Medya ve Sağcı Hükümet El Ele
Olayın bir ırkçı saldırı olduğu gün gibi açık. Devlet ve Medya saldırının sebebi ile açıklama bekleyen kamuoyunu oyalıyor. Devlet yetkilileri önlem alacaklarını belirtiyor, polis “Araştırmamız bitmedi” diyor.
Sorulması gereken sorular açıktır:
Katil, neden yetişkin göçmenlerin gittiği bir okulu seçti?
Neden tuvalette “Avrupa’dan Dedolun!” diye bağırdı?
Neden işsiz ve (iddia edildiğine göre) hasta olmasına rağmen 4 ruhsatlı silahı vardı? Bu soruların cevapları açıktır ancak devletin ve medyanın bu cevapları vermeyeceği açık. Medya ve hükümet katilin sosyal yardım aldığını ve sosyal yardımlarının kesildiği için saldırıyı gerçekleştirdiğinden şüphelendiklerini açıklıyor. Sosyal yardım bürolarında yoğunluklu olarak çalışanlar yabancı olduğu için yaşananlardan yabancıların sorumlu olduğu yalanını yaymak istiyorlar. Ancak maaşları sosyal yardım kuruluşlarında çalışanların kendi başlarına kesmelerinin mümkün olamayacağını gizliyorlar. Halkı yanlış bilgi ile yönlendirerek ırkçı bir saldırıyı da ırkçılığı büyütmek için kullanıyorlar.
Televizyonda Ölen Hristiyan Aileler Ön Plana Çıkarıldı
Özellikle son iki gündür TV kanallarında, katliamda öldürülen bir Hristiyan gencin hayatı anlatılıyor. O Hristiyan’dı, iyi bir insandı, işi vardı, hemşirelik okuyordu ve yaz ayında evlenecekti. Ablası ve nişanlısı ile röportajlar yapıldı. Anıları ve hayatı bol bol anlatıldı. Ancak katilin ırkçılığından hiç bahsedilmedi. Kabaca dramatize ederek yapmak istedikleri şuydu: “Bakın, bu katil sadece Müslümanları değil, Hristiyanları da öldürdü.” Saldırının sebebini bulma çalışmaları asıl olarak ırkçı saldırı gerçeğini gizleme çalışması olarak sürdürülüyor.
Yaşanan bu katliamdan çok etkilenen İsveç halkı sessizliğe büründü. En ufak göçmenle ilgili olayda ortalığı birbirine katan burjuva medya bu sefer gerçeği gizleme gayretleri dışında sessiz kalıyor. Katılın ırkçı yanından çok çocukluğunda nasıl biri olduğu, sosyal yardımının kesildiği ve hasta olduğuna odaklanıldı. İSVEÇ’te yine “Eğer yabancı değil ise hasta , ama yabancı yani göçmense, o zaman o saldırgan ve teröristtir” düşüncesi yerleştirilmeye devam ediyor.
GHA