Fransa’nın başkenti Paris’i önce fareler, daha sonra da tahtakuruları istila etti.
O Paris ki dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olmakla övünen, modanın kalbi olan, lüks restoranları ve Eyfel Kulesi’yle tanınan şehri.
(Paris’i farelerin istila ettiği günlerde) haberlerde şöyle diyordu; “Paris’te insanlarla farelerin mücadelesini fareler kazandı.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun bir komite
kurarak, insanlarla farelerin birlikte uyum içinde yaşayıp
yaşayamayacağının araştırılmasını istediği duyuruldu.
Paris Belediyesi’nde kamu sağlığından sorumlu
başkan yardımcısı olarak görev yapan Anne Souyris,
“Belediye başkanımızın rehberliğinde ortak yaşamı
araştırmak için bir komite kuracağız. Komite, Parisliler
ve farelerin birlikte var olmasının insanlar için
dayanılmaz olmayan en etkili yolunu bulacak ifadelerini
kullandı.” (AA, 14.06.2023)
Bugünlerde ise Fransa’yı tahtakuruları işgal etti.
“Cezayir ve Fas, Fransa’daki tahtakurusu istilasına karşı
sınır önlemleri getirdi.” (Euronews 06.10.2023)
Fransa ekonomisi, dünyanın altıncı büyük ve satın alma gücü paritesi bakımından dokuzuncu büyük ekonomisi olup Almanya’dan sonra Avrupa Birliği’nin en büyük ikinci ekonomisidir.
Fransa G7’ye üye olan yedi ülkeden birisidir.
Fransa’nın GSYİH (Gayri Safi Yurt içi Hasıla) 2,958 trilyon dolardır. Ve işte bu Fransa farelere ve tahtakurularına teslim oldu.
İnsanlar fareler ve tahtakurularıyla bir arada yaşayamazlar. Özellikle fareler bulaşıcı hastalıkların kaynağıdır. Ki tarihte veba gibi pek çok salgın hastalık farelerden insanlara bulaşmış ve on binlerce insanın ölümüne neden olmuştur.
Ve bugün dünyanın altıncı büyük ekonomisine sahip olan Fransa farelere ve tahtakurularına teslim olmuştur.
Çünkü Fransa’yı yöneten burjuvazi için önemli olan insan sağlığı değil paradır. Kapitalizmin başkentlerinden olan Paris’te bugün yaşanan bu olaylar bizim açımızdan hiçte şaşırtıcı değildir. Şu gerçeği gayet iyi biliyoruz ki bu yaşananlar kapitalizmin doğasına uygun olandır.
O lüksün o şatafatın altında yatan çürümedir. Bundan dolayıdır ki burjuvazi önce para, şimdi para ve hep para der. Ve bundan elbette ki halk faydalanmaz. Faydalanmış olsa yüz binlerce insan “sarı yelekli” olup aylarca devleti protesto etmezdi.
Kapitalizm için insan sağlığı, hayatı pul kadar değersizdir. Fransa’da yaşananlar bunun kanıtıdır.
Dünyanın en büyük altıncı ekonomisine sahip, pek çok sömürgesi olan Fransa kendi halkına dahi değer vermiyor. O fareler kendiliğinden ortaya çıkmadı.
O tahtakuruları Cezayir’den Fas’tan gelip de Fransız halkının kanını emmedi. Kokuşmuş ve çürümüş olan kapitalizmin bağrından ortaya çıktı. Sokakları fareler evleri tahtakuruları istila eder. Dünyaya demokrasi ve medeniyet dersi verirken kendi halkı kediler gibi farelerle boğuşur, gece yatağından tahtakurularının
kanını emmesiyle uyanır.
KAPİTALİZM ÖNCE PARA DER SOSYALİZM ÖNCE İNSAN DER;
İşte iki sistem arasındaki fark bu kadar açık ve nettir.
Burjuvazi halkla alay eder. İnsanlar farelerle bir arada
yaşamaya alışmalıdır der. Bunun için komisyon kurar.
Yeter ki para farelere gitmek yerine burjuvazinin
kasasına girsin.
Kapitalizmin bol yaldızlarının altında yatan yozlaşma
ve kokuşmadır.
Bugün Fransa’nın yaşadığı da budur. Öyle ki halkın sağlığı zerre kadar dahi umarlarında değil. Farelerle, tahtakurularıyla mücadele edemeyecek durumda olduğundan değil tercihini bu yönde kullandığından dolayı Paris sokaklarını fareler istila etmiştir.
Tahtakuruları Fransa’yı yine bu tercihten dolayı ele geçirmiştir. Oysaki sorun istense çözülür.
Lakin sorunu halkın lehine çözmek için bilimsel yöntemlere başvurup bu işe kaynak ayırmaları gerekir. İş o noktaya varınca
tercihlerini fareler ve tahtakurularına dokunmayalımdan yana kullanıyorlar.
Halkın sorunlarını yine sadece ve sadece halk çözer.
Burjuvazi yozlaşmış ve çürümüştür. Bu nedenle onlar hiçbir soruna çözüm üretemezler. Halkın üzerine tonlarca milyonlarca dolarlık gaz bombasını atmayı gayet iyi bilirler fakat farelere dokunmazlar. Yoksa paraları gider.
Bir kıssadan hisse şöyle der; iki fare aynı anda bir süt
kovasının içine düşerler, farelerden biri nasıl olsa
öleceğim diyerek mücadeleyi bırakır ve boğulur.
Diğer fare mücadeleden vazgeçmez, çırpına çırpına
önce sütü kaymağa dönüştürür, sonra da kaymağın
üzerine çıkarak kurtulur.
ZAFER SONUNA KADAR MÜCADELE EDENLERİNDİR
O nedenle kapitalizme karşı sosyalizm için sonuna kadar mücadele etmeye devam edecek ve zaferi biz kazanacağız.
(Halk Okulu dergisinin 24 Aralık 2023 tarihli 215`nci sayısından alınmıştır)