Yazar kendisinin bir ekonomik tetikçi (Economic Hit Man) olduğunu söyledikten sonra, bunun ne anlama geldiğini açıklıyor:
“Ekonomik Tetikçiler, yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya Bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı ‘yardım’ kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar.
Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır.
Nereden mi biliyorum? Ben bir Ekonomik Tetikçiyim.”(Syf. 5) “…
Dünya Bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı yardım kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır.
Nereden mi biliyorum? ‘Ben Bir Ekonomik Tetikçiyim.’ diyor John Perkins ve şunları söylüyor:
1) Kendi otomobilini üretemeyen ülkelere borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız.
2) Sonra onlara arabalarımızı satarız.
3) Daha sonra bankalarını satın alırız.
4) O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız.
5) Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle…
6) O ülkeye Dünya Bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız.
7) Ayarlanan kredi asla o ülkelerin hazinesine girmez. O ülkeye ‘Proje’ yapan bizim şirketlerin kasasına girer.
8) Enerji santralları, sanayi alanları, limanlar ve dev havaalanları yapılır.
9) Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton yığınları oluşur ama bu büyük projeleri yapan bizim şirketlerimiz kazanır.
10) Bütün bu işleri yaparken o ülkelerde birileri de nemalandırılır. Toplum bu işlerden hiçbir şey kazanamaz. Ama ülkeler çok büyük bir borç altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki, ödenmesi imkânsızdır. PLAN AYNEN BÖYLE İŞLER. Sonunda ekonomik danışmanlar ve tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman doğal kaynaklarınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin.