
Hapishanelerde sürekli olarak baskıyı, tecriti koyulaştıran yeni uygulamalar devreye sokuluyor. Yeni tipte hapishaneler açılıyor.
Bunların hiçbiri egemen sınıflara yine yetmiyor, çünkü “teslim alma” amacına bir türlü ulaşımıyorlar ve baskıyı, tecriti daha daha koyulaştıracak yöntemler geliştiriyorlar.
Son zamanlarda karşımıza daha sık çıkan “TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ STATÜSÜ” de bunlardan biri.
TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ İLAN EDİLMENİN GEREKÇESİ:
Son olarak özgür tutsaklar Mulla Zincir ve Ferdi İşçi’ye uygulanan “TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ STATÜSÜ”nün aslında yasal bir düzenlemesi yok. Bu nedenle, her türlü yoruma açık, her türlü keyfiyete açık bir uygulama durumunda.
Mulla Zincir ve Ferdi İşçi’ye bu statünün uygulanması da zatenr bu keyfiyetin açık bir göstergesi.
Zincir ve İşçi, ne oldu da “tehlikeli hükümlü” ilan edildiler?
İki tutsak, bulundukları Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nde haklarının gasbedilmesine, kelepçeli muayene işkencesine ve sohbet hakkının gasbedilmesine karşı hücrelerinde oturma eylemi yaptılar.
Bunun üzerine, Cezaevi İdari Gözlem Kurulu Kararı ile Zincir ve İşçi’ye “TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ STATÜSÜ” verildi. Faşizm, iki tutsağın direnişini kırmak için onları “TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ STATÜSÜ”ne aldı.
Bu “statü” kararının verilmesiyle aynı hücrede kalan Mulla Zincir ile Ferdi İşçi, haklarındaki disiplin soruşturması nedeniyle ifadelerinin alınacağı yalanıyla hücreden çıkartıldılar ve fakat, ifadeye götürülmeyip, “süngerli oda” denilen işkence hücrelerine götürüldüler. İki tutsak, burada bir süre tutulduktan sonra da tek kişilik hücrelere atıldılar.
Ne de olsa “tehlikeli!” hükümlülerdi!
SÜRGÜNÜN GEREKÇESİ “TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ!”
Bununla da yetinmeyip, bir süre sonra Mulla Zincir ve Ferdi İşçi’yi başka hapishanelere sürgün ettiler.
Mulla Zincir Buca Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne, Ferdi İşçi ise Adana Kürkçüler Hapishanesi’ne sürgün sevk edildiler.
İki tutsak, 13 Kasım 2024 tarihinden bu yana SÜRESİZ AÇLIK GREVİNDE.
En başta gelen talepleri ise bu statü: “TEHLİKELİ TUTSAK STATÜSÜ KALDIRILSIN!”
Zincir ve İşçi, bunun yanısıra şu taleplerde bulunuyorlar:

- HAPİSHANE İÇİNDE KELEPÇE DAYATMASI İŞKENCESİNE SON VERİLSİN!
- SÜRGÜN SEVKLER DURDURULSUN!
- KEYFİ UYGULAMALAR SON BULSUN!
“TEHLİKELİ” İLAN EDİLİNCE BAŞKA NELER OLUYOR?
“TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ STATÜSÜ”, iki tutsağa, bu statünün hangi gerekçeyle verildiğinden de anlaşılacağı üzere, özgür tutsakların DİRENME HAKKINA SALDIRI‘dır.
Her türlü HAK GASBININ VE İŞKENCENİN gerekçesidir. Bu statü, tutsakların bugüne kadar direnerek kazanılmış olan tüm haklarını gasbetmeye yönelik bir saldırıdır.
Uygulamanın anlamı açıktır; Faşizm diyor ki:
“DİRENMEYİN, TESLİM OLUN. DİRENİRSENİZ BU STATÜYÜ GETİRİR, İSTEDİĞİM HAKKI GASBEDER, TUTSAKLIĞI ZİNDANA ÇEVİRİRİM!”
- Zincir ve İşçi’ye, “TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ STATÜSÜ” verilmesinin ardından haftalık telefon görüş hakları da iki haftada bire düşürüldü.
Ne de olsa “tehlikeli!” hükümlülerdi! - Hücre dışına her çıkarıldıklarında ellerine kelepçe takılması dayatması getirildi.
Ne de olsa “tehlikeli!” hükümlülerdi! - Yine bu “statü”nün bir sonucu olarak; iki tutsağın metal, kesici delici ve cam tüm eşyalarına el konuldu.
Ne de olsa “tehlikeli!” hükümlülerdi! - Havalandırma hakları gasbedildi, süresi günde 1 saate düşürüldü.
“Tehlikeli” bir hükümlü için fazlası gerekmezdi zaten. - “TEHLİKELİ HÜKÜMLÜLERİN”, duvarların üzerinden bile olsa bağırarak diğer tutuklularla konuşmaları yasak. Bunu denediklerinde disiplin cezası alıp 4 hafta süreyle cezalandırılıyorlar.
Faşizm, “tehlikeli” hükümlünün ağzından çıkacak her sözü de tehlike olarak görüyor.
KEYFİLİK SINIRSIZ!
“TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ” statüsüne mahkeme değil, yargı değil, hapishanenin
Gözlem ve İdare Kurulu karar veriyor.
Yasada, bu statünün Cezaevi Gözlem ve İdare Kurulu tarafından GEÇİCİ olarak verilebileceği belirtiliyor. FAKAT, “geçici”, ölçülebilir bir süre değil, belirsiz. Neye göre geçici, ne kadar süreyle geçici… Bunlar belli değil.
Bu statüye ilişkin SON OLARAK belirtmemiz gereken önemli nokta ise şu:
İnfaz Kanunu’nda “tehlikeli hükümlüler” ile ilgili öyle bir madde yazılmış ki, her türlü keyfiliğin, baskının, saldırının önü açık.
Maddede kelimesi kelimesine şöyle deniliyor:
“Kurumun düzeninin ve kişilerin güvenliklerinin ciddi tehlikeyle karşı karşıya
kalması halinde, asayiş ve düzeni sağlamak için kanunda açıkça belirtilmeyen diğer tedbirler de alınır. Tedbirlerin uygulanması, disiplin cezasının verilmesine engel olmaz.” (İnfaz Kanunu 49/2. Maddesi)
Kanunda belirtilmeyen yöntemlere de başvurulabilir denilerek, keyfiliğin, baskı ve maddi manevi işkencenin tüm biçimlerinin önü açılıyor.
BÜTÜN BU NEDENLERDEN DOLAYI,
DİRENEN TUTSAKLAR VE TAYAD’LI AİLELER, bu konuda tek bir talep ortaya koyuyorlar:
“TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ STATÜSÜ KALDIRILSIN!”