Haftalardır AKP şefi faşist Erdoğan’dan randevu almak için kapılarını defalarca çaldı DEM partililer. Bir çok uğraştan sonra randevuyu kaptılar. Ne de olsa Erdoğan’dan randevu almak kolay değildi! Ancak Erdoğan görüşme için sunulan heyetten sadece iki tanesine onay vermişti. Diğer hiçbir partiliye randevu onayı çıkmadı. Olsun! Şimdi böylesi bir aşağılama yüzünden Erdoğan ile randevuyu heba edecek halleri yoktu ya! Bunu da bir şekilde yutup yollarına devam etmemeleri için hiçbir sebep yoktu.

Ve randevu günü geldi. 10 Nisan günü Erdoğan ile fotoğraf verecekleri gündü. Kaç siyasetçi Erdoğan ile fotoğraf vermek şerefine (!) nail olabilmiş ki?
Erdoğan ve heyeti ile kapalı kapılar ardında görüşme gerçekleşti.
Hangi takke alındı da hangi külah verildi bilinmez. Halka elbette bir açıklama yapılacaktı. Ama önce şu meşhur fotoğraf verilmeliydi. Önce 32 diş görünecek şekilde sırıtmak şarttı, yapıldı. Samimi görünmek gerekiyordu, eh işte, o da yapıldı sayılır. Halka güven vermek gerekiyordu fotoğrafta; gerçi bir yanda Kürt kanı dökmekte uzman, AKP faşizminin cellatlarından, Erdoğan’ın sağ kolu ve halen parti genel başkan yardımcısı Efkan Ala vardı ama olsun… detaylara takılmamak lazımdı. Fotoğrafta verecekleri poz önemliydi. Diğer yanlarında ise numaralı CİA ajanı İbrahim Kalın hazır bulunuyordu. Bunda bir sakınca yoktu ki, zaten bu tasfiye ve teslimiyet sürecinin ideolojik ve politik öncülüğünü ABD yapmıyor muydu. Böyle bir fotoğrafta yer almanın hiçbir siyasi, ahlaki, vicdani sorumluluğu yoktu ki. Hem zaten olsa ne olacaktı, bunlar feodal duygular. Artık yaşadığımız dünyada reel politikada bu duygulara yer yok. Yeri geldiğinde ahlak, onur, namus… hepsi çöpe atılabilir…
Vee fotoğraf verildi.
Çok mutlu yüzler. Huzurlu ve güven veren(!)
E tabi ki bir açıklama yapmak gerekli.
Ama açıklamama daha işe yarar bir iş olur. Hem tek bir -ma ekinin ne zararı olur ki.
Halk denen tebaya açıklama yapmak neden gerekiyorsa…

Neyse yapıldı:
Açıklama şöyle: “Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve heyetiyle yaptığımız görüşme, son derece olumlu, yapıcı, verimli ve geleceğe dair umut verici bir atmosferde gerçekleşti.” Şimdi bu halk Erdoğan gibi hırsız, katil, işbirlikçi faşistin başında olduğu heyetle yapılan görüşmede olumluluk kimin için, verimlilik kime, geleceğe dair kim daha fazla umutlandı diye sorar ama en fazla Sırrı çıkar “şerefi üzerine” yemin eder olur biter. Sanki şeref üzerine yemin etmek parayla mı, dilediği kadar yemin etmekte sorun yok Sırrı için.
“Süreçte gelinen noktanın önemi teyit edildi ve karşılıklı olarak bundan sonraki aşamalar değerlendirildi. Şiddet ve çatışmanın olmadığı, demokratik ve siyasal alanın güçleneceği bir dönemin ülkemiz, yurttaşlarımız ve bölgemiz için hayati önemde olduğu ifade edildi.
Heyetimiz ve partimiz önümüzdeki süreçte daha da güçlü bir irade ve özenle Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı hayata geçirmek için çalışmalarına devam edecektir. Bugün gelinen nokta itibarıyla, dünden daha umutlu olduğumuzu bütün ülkemizin bilgisine sunmakta onur duyuyoruz.” Şimdi halk “yahu daha iki gün önce Sezai Temelli de başka şeyler söyledi. Şimdi Sezai’yi de yalancı çıkartmış olmuşlardı ama olsun. Ya da halk onlara yalancı diyecektir. Amaaaan olsundu, gemi yürüsün de… AKP faşizmi ülkede terör estiriyormuş, sıradan muhalefet yapana dahi tahammülü kalmamış, gözaltı, tutuklama… her türlü baskı sıradanlaşmış, onlara ne! Yüzlerce işkenceli tutuklama olmuş… Onlar ki Taybet anayı unutmuş, 17bin kayıbı unutmuş, Suruç, Ankara Gar katliamı, Cizre, Sur katliamında diri diri yakılan, katledilen binlerce kürdü unutmuş… Bugünkü baskıyı terörü zulmü görmezden gelmekte ne var ki. Utanmazlık kumaşı olsa piyasadaki tüm kumaşları toplar kendilerine elbise diktirirler o derece…

Velhasıl kelam…
Halkın gözlerine baka baka biz size kazık atıyoruz diyorlar. Biz sizi değil ABD emperyalizmini temsil ediyoruz diyorlar. Halkın isteği değil ABD emperyalizminin isteklerini yerine getirmek uğruna Erdoğan’dan randevu kapabilmek için birbirimizi çiğniyoruz.
İki tarih yazılıyor.
Biri bu halkın kahramanlığı. Diğeri ihanetin, çirkefliğin, ikiyüzlülüğün, onursuzluk ve haysiyetsizliğin.
Hep böyle olmuştur tarihler boyunca: Kahramanlıklardır tarihi yazan, ileriye taşıyan, ihanetler değil. Tüm ihanetler hatırlanacak hatırlatılacaktır.
BU HALK UNUTMAZ!!!