Hukuk Nedir? – Av. Ebru Timtik

tarih: Nisan 12, 2020

Hukuk fakültesini tercih ederken bu mesleği seviyor muydunuz? “Ben hep avukat olmak istemişimdir.” diyenlerden misiniz? Yoksa “İyi bir bölüm olsun bitirince boş kalmayayım.” şeklinde düşünerek mi yazdınız fakülteyi? Bizden önceki kuşaklarda bölüm farkı yokmuş. Birçoğu şöyle anlatır,ya hukuk okuyacaktım ya tıp, mesele toplumda değer gören ihtiyaç duyulan ve para kazandırabilecek meslekler olmasında.

Üzülerek söylüyorum, ki siz zaten çoktan farketmişsinizdir, birçok son sınıf öğrencisi mesleğin pratiğini gördükçe hayal kırıklığı yaşıyor. Para kazandırsın diye hukuk okuyanlar hızlı adapte oluyorlar; ama ya içimizdeki idealistler? Filmlerde tutulanlar, türkülerde sevenler. Sevgili avukat Şükriye Erden Gemerek türküsünü dinlediğinde karar vermiş avukat olmaya.

“Ne olaydım ne olaydım

Okur yazar olaydım

Deniz mahkemeye düşmüş avukatı ben olaydım”

2013’teki tutukluluğumuzda mahkemede anlatmış sonra da bütün salondan bu şarkıyı söylemesini istemişti. Şükriye halkın avukatlığını yapmaya başladığında bunun zor olacağını biliyordu. Sevgili Özgür Yılmaz’ın en çok kullandığı cümle “Biz halkın avukatıyız..” idi. Birçok meseleyi anlatmaya bu sözlerle başlardı. Gerçekten de Ankara’nın gecekondularında onu tanımayan azdır. Sonra da İstanbul’un yoksul mahallelerinin avukatı oldu. İçimizde mahallenin solcu avukatının öldürülmesi üzerine avukat olmaya karar veren de var bizim 2013’teki tutukluluğumuzdan etkilenip tercih yapan da. Fakat daha stajdayken nefret ettim bu işten diyeni de çok gördüm.

Bilmem sözüm sizi etkiler mi ama söylemekte tereddütüm yok. Avukatlık gerçekten iyi bir meslektir. Çünkü iş seçme hakkınız vardır. Kafanızın yattığı işi alırsınız yatmıyorsa almazsınız. Vekalet sözleşmesi yapar ve koşulları kendiniz belirlersiniz. Çalışma saatlerini de büyük oranda kendi durumunuza göre seçebilirsiniz. Ömür boyu bir dairede ya da odada oturmak gibi bir zorunluluğunuz yoktur. Şehirler, adliyeler, duruşma salonları değişir. Hep aynı hikaye diyemezsiniz. Birçok insanla tanışır ayrı ayrı öykülerin dinlersiniz. Hareketli bir iştir, ülkenin gündemi mutlaka gelip adliyeye uğrar. Ve siz dünya görüşünüzden taviz vermeden yapabilirsiniz bu işi. Çünkü eninde sonunda hukuk insanlığın uzun mücadeleler sonucu kazandığı haklardır, bizim olandır. Bakın bu konuda üstat Roland Weyl neler anlatıyor; “Kazanılmış haklarımızı, modern kapitalizm çığırtkanları tarafından göklere çıkarılan “halkçı kapitalizmin” veya neo-kapitalizmin erdemleri sayamayız. Tam tersine bu karşı hukukun dalgalar halinde oluştuğunu ve demokrasinin ve ayrıcalıklara karşı genel savaşının kabarma dönemlerine rastladığını politik ve ekonomik taleplere dönük büyük mücadelelerini eseri olduğunu görüyoruz.

1880’lerde “boulangisme” karşı savaşın ardından gelenler büyük önem taşır.(General Georges Boulanger 1886’da Savaş Bakanı olmuş ve rejimden hoşnut olmayanları etrafına toplayarak bir hükümet darbesi yapmaya kalkmıştı. İlericiler onun sağcı bir kişisel diktatörlük kurma eğilimine karşı şiddetli bir mücadeleye girmişlerdi.) 

Hatırlatalım;

1881- Basın özgürlüğünü düzenleyen kanunlar

1881- Toplantı özgürlüğü

1882- Laik, zorunlu ve parasız kamu eğitimi

1884- İşçi Sendikaları,boşanma,belediyeler kanunu

Dreyfus olayının ardından kilise ve devletin ayrılmasına halkçı üniversitelerin kurulmasına yol açan 1900’lü yılların dalgaları gelmiştir.

1897- Savunma haklarını düzenleyen kanun

1901- Dernek kurma özgürlüğüne getiren kanun

1907- Evli kadına ücretini kimsenin onayına ihtiyacı olmadan kullanabilme hakkı

Faşizme karşı açılan mücadele ve 1936 ve izleyen süreçte Halk Cephesi’nin atılımları ile gelen haklar

  • –       40 saatlik çalışma haftası
  • –       Ücretli izinler
  • –       Sağcı milis örgütlerinin yasaklanması
  • –       İlk devletleştirmeler

Ve nihayet Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası halkçı güçlerin belli başlı mali ve sınai grupların destekledikleri faşist ihanete karşı giriştikleri yurtsever mücadelede kazandıkları zaferin ardından gelmiştir.

  • –       Yeni devletleştirmeler
  • –       Teşebbüs komiteleri
  • –       Sosyal Güvenlik
  • –       Konut kiracılarının koruyan mevzuat
  • –       Çiftçi ve ortakçı Kiracıları koruyan yasalar
  • –       Grev hakkının çalışma hakkının tanınması ve genel olarak kapitalist orman kanunu düzenin sarsan sosyal ve Kolektif çıkarları ön plana alan bir dizi yepyeni anayasal ilkeler.

 Bu art arda gelen dalgalar açıkça göstermektedir ki sözünü ettiğimiz karşı-hukuk ileri kapitalizmin ihsan ettiği bir hak olmak şöyle dursun, tam tersine her seferinde büyük çatışmaların ganimet olmuştur.”

Önce Fransa ve daha sonra Avrupa ülkelerine yayılan bu dalgalar bize bir şey daha gösteriyor. O da gerici saldırılar tarih boyunca ilerici hamlelerin sıçrama noktası olmuştur.

Sizinle hukukun niteliği ve halkın avukatlarının, ilerici, demokrat avukatların hukuka nasıl bakması gerektiği üzerine konuşmaya devam ederiz. Tabii siz de isterseniz.

Gelecek ay görüşelim olur mu ?

Sevgiyle

Av. Ebru TİMTİK

Silivri Kapalı Hapishanesi

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.