Sibel Balaç yaptığı telefon görüşmesinde direnişinin amacını ve taleplerini çok net ifadelerle anlatmış yine. Dinlemeyen, duymayan, anlamayan kalmışsa onun berrak sesinden tekrar duymalı adalet talebinin sesini…
150’inci günlere yaklaşan ölüm orucunda Sibel Balaç’ın güvendiği tek güç HALK.
Halkın sahiplenmesi.
Adaletsizliği yaratanları etkilemek için yapılagelen bir direniş olmadı ölüm orucu hiçbir zaman. Adaletsizliğe uğraması sürekli muhtemel olanı etkilemeyi ve onu, adaletsizliğe uğramadan harekete geçirmeyi amaçladı hep. Ancak adaletsizliğe uğrayanlar adaletsizliğe son verebilir. Ve adaletsizliğe uğrayan halksa eğer her daim, direniş de halka seslenir.
“Bizim sağlığımız bu adaletsizliğe sebep olanların umurunda değil biliyorum. Bu adaletsizliğe sebep olanların umurunda olan halkın sahiplenmesidir”
Sibel’in bu sözleri oturdukları yerden “ölüm orucu yapıyorlar ama onların umurunda değil” diyerek adaletsizliği yaratanlar karşısında çaresizliği savunanlara verilmiş cevaptır. Hayır diyor Sibel, çaresiz değiliz. Halk var. Biz varız.
Adaletsiz yaşayamayacağını bildiğinden Halkın sahipleneceğine olan inancı tam.
Dört duvar arasında hissediyor bunu.
Baharın duvarları zorladığını söylüyor.
Artık duvarları daha fazla zorlama zamanıdır.
Sibel’e ve Gökhan’a baharı ulaştırma zamanı.