HHB Enternasyonal İran’a siyonizm tarafındn yapılan saldırısına İran’ın misillemesi sonrası özellikle sosyal medyada görülen İsrail yanlılığını da kapsayan kısa bir açıklama yayınladı. Facebook hesabından yaptığı açıklamayı yayınlıyoruz :

Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, aylardır Gazze’de işlemediği insanlık suçu kalmayan, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki kanlı eli İsrail bir kez daha İran’ı hedef aldı.
Yalnızca 7 Ekim 2023’ten bugüne, 20 ayda resmi rakamlara göre 54 binden fazla (gerçek rakam 100 binin üzerindedir) camileri, okulları, hastaneleri, mülteci kamplarını, yardım merkezlerini bombalayarak çoluk çocuk demeden binlerce insanı katleden, 2 milyon insanı açlığa mahkum eden, yeni doğmuş bebekleri bombalarla, diri diri yakarak, açlıkla katletmeye devam eden İsrail’in saldırıları hiçbir gerekçeyle meşru görülemez! Ne İran’ın “molla rejiminin” kendi halkına karşı baskıları, zulmü, zorbalığı ne Kürtlere karşı işlediği suçlar bugün ABD emperyalizminin Ortadoğu’ya yönelik politikalarının (Büyük Ortadoğu Projesinin) uygulanmasından başka bir anlamı olmayan İsrail saldırganlığını meşrulaştıramaz.


İsrail’in bu saldırganlığının İran’ın özgürleşmesiyle, demokratikleşmesiyle bir ilgisi yoktur.
Bu gerekçelerle, bu söylemlerle saldırıların meşrulaştırılması, İsrail saldırganlığına alkış tutulması, tıpkı Irak’ın işgal edilmesi saldırısının “Irak’ı Saddam diktatörlüğünden özgürleştireceği”, “Irak halkının diktatör Saddam’ın zulmünden kurtulacağı” beklentisiyle alkışlanmasında, “Ne Sam Ne Saddam” gibi ideolojik bulamaç ürünü söylemlerle emperyalist saldırganlığa tavır alınmamasında olduğu gibi bir “akıl tutulması” yaşandığının göstergesidir. Emperyalizmin ve Siyonizmin Ortadoğu’da veya dünyanın herhangi bir coğrafyasında halklara özgürlük, demokrasi ve barış götüreceğini beklemek, bunu iddia etmek, horozun yumurtlayacağını, öküzün buzağılayacağını iddia etmek kadar akılsızlıktır, ahmaklıktır. Elbette bu durum sadece akıl tutulması veya akılsızlık-ahmaklıkla açıklanamaz. Bu bilinçli bir tercih, temelinde kendi pragmatist politikalarının ve bu politikaların onları getirdiği “işbirlikçilik” noktasının meşrulaştırılmasını amaçlayan bilinçli bir ideolojik çarpıtmadır.
Sol adına, sol söylemlerle bu saldırganlığın meşrulaştırılmaya çalışılması solu sol yapan temel değerlerin, ideolojik-politik zeminin nasıl bir bozulmaya uğradığının, nasıl bir ideolojik-politik dejenerasyon yaşandığının da açık göstergesidir.
Solu sol yapan temel değerlerin başında anti emperyalizm, anti faşizm ve anti siyonizm gelir. Çünkü bunlar dünya halklarının ortak düşmanıdır.
Solu sol yapan ideolojik-politik zemin her şeye sınıfsal bir bakış açısıyla bakmaktır. Bu bakış bizi (solu, M-L devrimcileri) bugün uzlaşmaz temel çelişkinin (emek-sermaye çelişkisi) yoğunlaşmış hali olan “baş çelişkinin” emperyalizm ve halklar arasında olduğu, bunun sonucu olarak da bugün dünya halklarının ortak düşmanının ABD emperyalizmi olduğu sonucuna götürür, götürmelidir.
Dolayısıyla kendini solda gören, dünyaya sol perspektiften baktığı iddiasındaki hiçbir güç, hangi gerekçeyle olursa olsun, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki politikalarının, Büyük Ortadoğu Projesinin hayata geçirilmesi kapsamındaki İran’a yönelik İsrail-ABD saldırganlığını destekleyemez, meşru göremez, olumlayamaz… Aksi sahtekarlıktır, sol maskesi takarak emperyalist politikalara yedeklenmek, emperyalizmin solu solla vurma politikasının uygulayıcısı olmak, emperyalizmin değirmenine soldan su taşımaktır.

Kim ne derse desin, hangi ideolojik-politik çarpıtmalarla saldırırlarsa saldırsınlar solu sol yapan değerleri, (anti emperyalizmi, anti faşizmi, anti siyonizmi) ve tüm M-L doğruları sonuna kadar savunmaya, Denizler’in, Mahirler’in yolundan yürümeye, “Kahrolsun emperyalizm ve onun her türden işbirlikçileri” demeye devam edeceğiz. Birileri Elromların yanında saf tutabilir, onların katliamlarına alkış tutabilir hatta alnından öpebilir, öpenlerin yanında saf tutabilir, biz alnının çatına kurşunu saplayanların yolunda yürümeye devam edeceğiz!
Kahrolsun emperyalizm ve siyonizm, yaşasın halkların mücadelesi!