HHB: 2 müvekkilimiz Zorla Soyularak Çıplak Aramaya Maruz Bırakıldı

Halkın Hukuk Bürosu Twitter hesabından Cezaevinde tutuklu bulunan Hakan İnci ve Gökhan Gündüz’ün çıplak aranması hakkında yaptığı açıklamayı paylaştı.

‘AİLELERİNE SEVK YA DA SÜRGÜN KONUSUNDA BİLGİ VERİLMEDİ’

Açıklamayı paylaşıyoruz: “Son günlerde ülkenin çeşitli hapishanelerindeki müvekkillerimizin sürgün edildiği haberleri tarafımıza bildirilmektedir. Son bildirilen sürgün sevkler ise müvekkillerimiz Gökhan GÜNDÜZ ve Hakan İNCİ’nin sevkleridir. Müvekkillerimizin ailelerine sürgün öncesinde ya da sonrasında hapishane idareleri tarafından bilgi verilmemiştir. Ayrıca müvekkillerimiz sevk edildikleri hapishanelerde çıplak aramaya maruz kaldıklarını ve tecritte tutulduklarını bildirmişlerdir.

Müvekkilimiz Gökhan GÜNDÜZ 9 Mart 2021 tarihinde Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nden İzmir/Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilmiştir.

‘MÜVEKKİLİMİZ ZORLA SOYULDU’

9 Mart 2021 saat 18.30 sularında İzmir/Buca 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne getirilen Gökhan GÜNDÜZ, giriş işlemlerinin yapıldığı “kapı altı” denilen alanda bir odaya alınmıştır. Bir süre sonra bu odaya gelen kalabalık gardiyan grubu müvekkilimiz Gökhan GÜNDÜZ’e arama yapacaklarını, bunun için kıyafetlerini çıkarmasını söylemiştir. Müvekkilimiz Gökhan GÜNDÜZ gelen gardiyanlara yıllardır siyasi nedenlerle tutsak olduğunu, hâlihazırda başka bir hapishaneden jandarmalar eşliğinde getirildiğini, üzerinde hapishaneye girişi yasak herhangi bir materyalin bulunmasının mümkün olmadığını anlatarak, soyunarak aramanın “çıplak/onursuz arama” anlamına geldiğini, bunu kabul etmeyeceğini bildirmiştir. Gardiyanlar müvekkilimizin itirazlarına aldırış etmeden müvekkilimizi yere yatırmış, müvekkilimizin kıyafetlerini zorla çıkararak müvekkilimizi soymuşlardır. Bu esnada müvekkilimizi yerlerde sürüklemişlerdir. Müvekkilimiz, gardiyanların işkence ve kötü muamelesine maruz kalmıştır.

Tek başına işkence olan bu “onursuz arama” seansından sonra müvekkilimiz Gökhan GÜNDÜZ pis bir hücreye konulmuş, müvekkilimize temiz yatak ve temizlik malzemesi verilmemiştir.

Müvekkilimiz Gökhan GÜNDÜZ sürgün sevk, onursuz arama ve temizlik malzemelerinin verilmemesi nedeniyle suç duyurusunda bulunmuş, bu suç duyurusu dilekçesi üzerine hapishane idaresi bir kısım temizlik malzemesini müvekkilimize sağlamıştır.

Müvekkilimizin sürgün edilmesinin üzerinden günler geçmesine rağmen hala eşyalarının birçoğu müvekkilimize verilmemiştir. Suç duyurusu dilekçelerinin işlem numaraları müvekkilimize verilmemiştir. Müvekkilimiz dilekçelerinin işleme konulmadığı, kaybedilmeye çalışıldığı endişesi içerisindedir.

‘TEK BAŞINA TUTULMAKTADIR’

Müvekkilimiz karantina süresi dolmasına ve Hapishanede başka siyasi tutsaklar da bulunmasına rağmen tek tutulmaktadır. Bu da müvekkilimizin iyice insandan uzak bir ortamda tutulması, tecrit edilmesi anlamına gelmektedir. Müvekkilimiz Korsakof hastasıdır, bel fıtığı vardır ve daha önce gardiyanların saldırısında kolu kırılmıştır. Kolunun kırılması olayıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı üzerine müvekkilimiz sürgün edilmiş, benzer işkence politikalarına burada da maruz bırakılmıştır. Bu nedenlerle sağlık durumu tek başına kalmaya elverişli değildir. Müvekkilimiz üzerindeki tecride son verilmelidir.

Müvekkilimiz Hakan İNCİ ise Edirne F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunmakta ve tutsak avukat Aytaç ÜNSAL ile aynı hücreyi paylaşıp ona refakat etmekte iken bir anda Aydın E Tipi Hapishanesine sürgün edilmiştir. Sürgün edildiği hapishanede hiç siyasi tutsak bulunmamaktadır.

Müvekkilimiz Hakan İNCİ’ye de sürgün edildiği Aydın E Tipi Hapishanesinde iradesine aykırı bir şekilde ve zor kullanılarak onursuz arama yapılmıştır

Müvekkilimiz karantina hücresi olarak 2 metrekarelik yalnızca bir ranzanın sığabildiği bir hücreye konulmuştur.

Hücreye alınmadan kendisine “Hücreyi temiz teslim aldım.” ibareli bir evrak imzalatılmış ancak hücreye girdiğinde hücrenin ve içindeki malzemelerin pis olduğunu ve pis koktuğunu fark etmiştir.

Hücre içerisinde küçük bir tuvalet bulunmakta ancak banyo bulunmamaktadır. Sıcak su da akmamaktadır. Müvekkil tuvalette ve soğuk suyla banyo yapabildiğini bildirmiştir. Tutulduğu hücrenin camı yoktur ayrıca müvekkilimizin kullanabileceği bir havalandırma bulunmamaktadır.

‘EŞYALARINA EL KONULDU’

Müvekkilimizin eşyalarına el konularak tarafına verilmemiştir. 15 gün için yalnız bir kitap verileceği söylenmiştir. Müvekkilimiz ailesi ile telefon görüşü yapamamıştır, ailesi 19 Mart 2021 tarihinde Aydın’a giderek evlatlarını görebilmişler durumundan haberdar olabilmişlerdir. Bu görüş bile 1 saat değil yarım saat olarak uygulanmıştır.

Aydın E Tipi Hapishanesi’nden Müvekkilimiz dışında başka siyasi tutsak bulunmamaktadır, bu durumda müvekkilimizin karantina süreci bittikten sonra nerede kalacağı büyük bir sorundur. Adli mahpusların yanında kalması siyasi düşüncelerinden kaynaklı olarak ciddi problemler yaşamasına neden olabilir, aksi durumda tek ve tecritte tutulması demektir ve her iki durum da kabul edilemez.

Defalarca belirttiğimiz üzere sürgün sevk bir işkence biçimidir.

Hele ki tutsaklara ve ailelerine haber verilmeden gerçekleştirilen sevkler aileleri için de psikolojik bir işkence haline getirilmektedir.

5275 sayılı İnfaz Kanununun 22(2) maddesi tutsakların hapishanelere alınmalarında, başka kuruma nakillerinde ve hastaneye yatırılmalarında, istekleri üzerine ailelerine veya gösterdikleri kişilere bildirimde bulunulması zorunluluğu getirmektedir. Ancak uygulamada ailelere asla haber verilmemekte, insanlar endişe içerisinde bırakılmaktadır.

Tutsakların kendi iradesi dışında bir şehirden bir başka şehre gönderilmesi aynı zamanda ailelerinden, yakınlarından uzaklaştırılması, aile ve arkadaş görüş yapmasının güçleştirilmesi, kıyafet, kitap, eşya, para gibi ihtiyaçlarının karşılanmasının güçleştirilmesi anlamına gelmektedir.

Her sürgün başına ne geleceğini, getirileceğini, nereye götürüldüğünü bilmeyen, ailesinden haber alamayan ve ailesini kendinden haberdar edemeyen, eskisinden daha fazla tecrit edilen tutsaklar demektir.

‘SAĞLIKSIZ KOŞULLARDA TUTULMAKTA’

Her sürgün zaten ekonomik zorluklar yaşayan tutsakların ve ailelerinin daha fazla masraf yapması, ekonomik sıkıntılar yaşaması demektir. Her sürgün hem tutsak hem ailesi için hayatın zorlaştırılmasıdır.

Pandemi koşullarında tutsakların talebiyle yapılacak tüm sevkler durdurulmuşken tutsakların iradesi dışında sürülmeleri onların sağlıklarının da hiçe sayılması demektir. Sadece iki müvekkilimize sürgün edildikleri hapishanelerde yaşatılanlara bakıldığında bile bu açıkça görülecektir.

Müvekkillerimiz hijyen koşullarının asla sağlanmadığı sağlıksız ortamlarda tutulmakta, daha önce yine karantinaya alınan kişilerin kullandığı temizlenmemiş yatak – battaniye gibi eşyaları kullanmaya zorlanmaktadır, ayrıca müvekkillerimizin temizlik malzemelerine erişmeleri engellenmektedir.

5275 sayılı İnfaz Kanununun 63. Maddesine göre her tutsağa “yöresel iklime uygun nitelikte yatak ve yeterli sayıda yatak takımı” verilmesi ve ayrıca hücre ve “koğuşlarda iklim koşulları göz önüne alınarak yeterli yer, ışık, ısınma, havalandırma ve hijyen” sağlanması gerekmektedir. Bunlar Hapishane İdarelerinin sorumluluğundadır.

‘ONUR KIRICI DAVRANIŞLAR YASAKLANMAKTA’

Normal koşullarda her tutsağa temiz yatak, yatak takımı ve hijyenik bir ortam sağlanması ve ihtiyaç durumunda temizlik malzemesi verilmesi gerekirken Covid-19 salgınının her gün onlarca can aldığı ve en hızlı bulaş riskinin toplu yaşanılan hapishane gibi yerler olduğu gözetilerek Hapishane İdarelerinin çok daha hassas davranılması gerekmektedir. Ancak pek çok hapishanede İdareler bu hassasiyete uygun davranmamakta ve tutsakların sağlığını hiçe saymaktadırlar.

Her sürgün sevk tutsakların gardiyanların saldırısına, çıplak aramaya maruz bırakılmaları demektir. İnfaz Kanununun 2. Maddesinde  “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.” düzenlemesi yer almakta, tutsaklara yönelen onur kırıcı davranışlar yasaklanmaktadır. Ancak yukarıda izah ettiğimiz birbirinden farklı iki hapishanede gerçekleşen olaylar bu yasaklamaya Hapishane İdarelerinin asla uymadığını ortaya koymaktadır.

Çıplak arama işkencedir ve müvekkillerimizin suç duyurusu dilekçeleri derhal işleme konulmalı ve sorumlular yargılanmalıdır! Müvekkillerimize insan sağlığına uygun, hijyenik koşullar sağlanmalı, müvekkillerimizin eşyaları kendilerine geri verilmelidir! Müvekkillerimiz üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır! Sürgün sevkler, onursuz aramalar ve tecrit işkencedir, tüm bu uygulamalara derhal son verilmelidir!”

Sosyal ağlarda paylaşın